t w o

614 52 12
                                    

aklındaki bin bir düşünceyle yine de hiçbir şey düşünemeyecek kadar boş hissederken, en sevdiği plakçıda vakit öldürüyordu. bu sefer büyük kulaklıklarını almıştı yanına. the doors dinliyordu.

plakları tek tek dikkatle incelerken önüne sürülen bob dylan plağıyla kulaklıklarını boynuna indirip başını kaldırdı.

otobüsteki çocuk gülümseyerek ona bakıyordu.

sevebileceğini düşündüm,” dedi neşeli bir sesle.

irene, çocuğun yarı zamanlı iş olarak insanları takip edip etmediğini düşündü. bir sapıkla uğraşmak zordu.

başını iki yana salladı. “hayır, teşekkürler.

çocuğun gülümsemesi soldu. “bob dylan sevdiğini sanıyordum.

o geçen haftaydı. bu sefer the doors haftasındayım.” tuttuğu plağı yüzünün hizasında kaldırdı.

irene her hafta müzik listesinde güncelleme yapardı. aylar öncesinden bir program ayarlayıp hafta boyunca dinleyeceği tek sanatçının şarkılarını indirirdi. böylece dinlemediği şarkı kalmazdı.

bu da ne demek?” çocuk kaşlarını kaldırdı.

haftanın sonuna kadar sadece the doors seveceğim demek.” kulaklıklarını yeniden taktı. “bob dylan artık ilgimi çekmiyor.” plağı yerine koydu ve hızlı adımlarla dükkandan çıkıp otobüs durağına yöneldi.

common [a.f.i + i.t.w]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin