f i v e

421 49 6
                                    

sincap!” diye çığlık attı ashton sevinçle. “sincap gördüm, küçük sevgilim!” ashton ona bazen böyle seslenirdi.

nerede?

ashton daha önce irene’in fark etmediği bir ağacı işaret ederken koşmaktan nefret eden kızı elinden tutarak sürüklüyordu. irene yüzünü buruşturdu.

ashton sincap falan görmüyorum ben,” diye söylendi irene.

bir sincap görmenin sevinciyle arkadaşını bile duymayan ashton, yukarıya bakarken parmak uçlarını ağaç kabuğuna sürterek ağacın oldukça kalın gövdesinin etrafında dolanıyordu. aylardır sincap görmemişti, onun için büyük bir andı bu.

ağaca çıktı çünkü,” diye cevapladı garip arkadaşını sakinlikle. sırıtarak ona döndü. “peşinden gidelim.

irene bir adım attı geriye doğru. “hayatta çıkmam.

ashton çevresine bakındı. “yasak değil ki, çıkabiliriz.” gözlerini kıstı. “korkuyor musun?

gözlerini deviren irene, “hem de bir tavuk gibi,” dedi. “sen istersen çıkabilirsin.

beş dakika sonra ikisi de ashton’ın kucağındaki sincabı beslerken kalın bir dalda oturuyorlardı.

ashton sırıttı. “gördüğüm en uslu sincap,” dedi. “normalde bütün sincaplar suratıma saldırmaya çalışırlar.” yüzünü buruşturdu.

irene bir tepki vermeden sincabın eline oyalanması için kozalak tutuşturdu ve ashton’a baktı. “çünkü suratını kıskanıyorlar,” dedi. “onların seninki kadar güzel yüzleri yok.

ikisi de birbirlerine bakarak gülümsedi.

common [a.f.i + i.t.w]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin