e i g h t e e n

317 37 10
                                    

ashton uyurken bir şeylere sarılmalıydı, çocukluğundan kalma bir alışkanlıktı bu. irene yokken, ikinci yastığı bu isteğini gideriyordu. şimdi irene o yastığı kullandığına göre, bu boşluğu duygularını itiraf edemediği kırılgan kızla dolduruyordu.

irene ise pek sarılma insanı değildi, en azından uyurken. yattıkları zaman ashton kollarını ona doluyordu ve irene buna tepkisiz kalmayı tercih ediyordu. huysuzluk yapmıyordu ama ona sarılmıyordu da.

bu gece ashton onu çok sıkmamaya karar verdi. başını irene’in göğsüne yasladı ve sol kolunu kızın beyaz karnına koydu, sağ koluysa başını koyması gerektiği yastığın altındaydı. huzurlu bir uykuya dalmak üzereydi, gözleri yarı açıktı.

irene için huzurlu bir uyku yabancı bir kavramdı. uyku problemi yoktu ama sabah uyandığında, uyumadan önceki halinden bile daha yorgun hissederdi. şimdi de gözünü kırpmıyordu, başını göğsüne yaslamış olan ashton’ın dağınık saçlarıyla dalgınca oynuyordu. diğer eli de, ashton’ın karnına koymuş olduğu eline kenetlenmişti. oda arkadaşının uyuduğunu düşünüyordu.

buna güvenerek konuşmaya başladı. “sana bağlanmak istemiyorum, ashton,” dedi, sesi tıkanıyordu. “seni terk edememekten korkuyorum. ben iyi değilim, hiçbir zaman olamadım. acı çekiyorum. senin de benimle yanmana gerek yok.

common [a.f.i + i.t.w]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin