f o u r

487 44 9
                                    

programını anlatır mısın?” diye sordu ashton. çöreğinden bir parça ısırdı ve ağzının kenarını peçeteyle sildi.

irene başını iki yana salladı. “hayır.

ashton somurttu. “neden?

bir süre konuşmadı irene, tabağındaki çikolata kremalı çöreğiyle oynuyordu. başını eğdi. “çünkü… istemiyorum işte.” omuz silkti. “bana özel kalmasını doğru buluyorum.” insanlarla bir şey paylaşmadan önce onlarla yeterince yakınlaşmayı doğru buluyordu. ashton hayatına yeni girmişti, ayrıca onunla ilgili isminden ve telefon numarasından başka hiçbir şey bilmiyordu.

neden?

irene doğruyu söylemeye karar verdi. “seni tanımıyorum.

ashton dudağını büktü. “soğuk davranmaya devam edersen birbirimizi tanıyamayız,” dedi alınganlıkla.

seni tanımak istediğimi de nereden çıkardın?” diye sordu irene yüzünde buruk bir gülümsemeyle.

ashton omuz silkerken, “sezgilerim kuvvetlidir,” diyordu. “istersen ben başlayabilirim.

irene içini çekti. bu, onun için her neyse anlamına geliyordu. ashton’ın kendini anlatması da ona göre önemli değildi.

her şeye rağmen, “başla,” dedi. yapacak başka işi yoktu çünkü.

common [a.f.i + i.t.w]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin