wyatt gülerek küçük bir bebek gibi ellerini çırptı. "tanrım, bunu görmek için resmen ölüyorum! hadi yapın!"
sophia başını eğip utancını gizlemeye çalışsa da gaten ve millie çoktan onu teşvik etmeye başlamıştı bile. finn yanağının içini ısırarak kazağının üstündeki yünleri yoluyor, yüzü kan toplamasın diye soğuk ve derin soluklar alıp veriyordu.
sadie dilini şaklattı. "hadi soph, ne kadar zor olabilir? finn senin eski sevgilin. daha önce binlerce kez yaptınız bunu."
sophia başını iki yana sallayıp sadie'nin bacağına bir çimdik attı. genç kız acı içinde çığlık atınca jaeden ve caleb kahkahalara boğuldu.
şöyleki, yıllardır sıkı dostlar olan bu arkadaş grubu bu gece için ufak bir toplanma partisi yapmışlardı ve gecenin ilerleyen saatlerinde yerinde duramayan jack kendi uydurduğu bir oyunu ortaya atmış ve herkesi oynaması için zorlamıştı.
oyunun kuralları basitti. çember biçiminde yere oturan insanların ortasına cam bir şişe konuluyordu ve her turda şişe iki kez döndürülüyordu. çevirme sonucu şişenin ağız ve alt kısmı hangi iki kişi arasında durursa bu onların öpüşmek zorunda olduğunu gösteriyordu. eğer şişe ikinci turda yine aynı iki kişi arasında durursa bu öpüşme sırasında dillerini de kullanacakları anlamına geliyordu. peki ya üçüncü turda şişe yine aynı kişileri yakalarsa? tipik bir komedi, kişiler o an ne kadar ileri gidebiliyorlarsa o kadar kâfiydi.
ve finn dakikalar önce oynamayı zorla da olsa kabul ettiği için şimdi kendinden bolca nefret ediyordu.
çünkü şişe onu ve eski sevgilisi sophia'yı yakalamıştı.
wyatt sarhoşluğun verdiği etkiyle gülerek bağırıyor, oakes ise umursamazca noah'nın omzunda uyuyordu. jack ve millie'nin öpüşmesi için şişeye bile gerek olmadığından, onlar kendi hâlindelerdi.
finn çekingen gözlerle sophia'ya bir bakış attı. bunu yapmayı isteyip istemediğinden bile emin değildi doğrusu. sophia ile sadece iki buçuk sene beraber kalmışlardı ve ikisi ayrılalı üç seneden fazla oluyordu. en son IT isimli filmde oynarken hayranlardan gizli gizli sevgili olmuşlardı ve kamera karşısında her zaman arkadaş gibi davranırlardı. ikisi de o zamanlar yalnızca on beş yaşındaydı. finn onunla sevgili olmaktan pişman değildi fakat onunla ayrı olmaktan pişmandı.
sophia en az millie'ninkiler kadar uzamış kızıl saçlarını kulağının arkasına koydu ve bunun ne kadar zor olabileceğini düşündü.
tabii, eski sevgilimi arkadaşlarımın önünde öpmek ne kadar zor olabilir ki? onunla üç senedir doğru düzgün iletişim bile kurmuyoruz. kolay olacak. eminim. ikimiz de umursamayacağız. olacak ve hemen bitecek. tıpkı eski ilişkimiz gibi.
"daha bekleyecek miyiz acaba?" aidan alay edince sadie onu susturdu ve olacakları merakla izlemeye başladı. jeremy mısır kasesini kucağına çekmiş bir hâlde gözleriyle finn ve sophia arasında mekik dokuyordu. ortamda en çok heyecan duyan kişiyse herhalde wyatt'dı.
finn öne çıkıp kıza yaklaştı ve kimsenin duyamayacağı bir şekilde ondan özür diledi. sophia gözlerini yumup sorun değil dercesine tebessüm etti.
sonunda dudakları birleşince finn ellerini sophia'nın çilli ve yumuşak yanaklarına koydu. geri çekilene kadar ise tadı olabildiğince hissetmeye çalıştı.
belki dışarıdan söyleyemedi ama içindeki çoşku göğüs kafesini bile yakmıştı.
dudaklarının tadı çilekli sophia. tıpkı hatırladığım gibi.