3. BÖLÜM ( ÇIĞLIKLAR DUYULMAK İÇİNDİR)

15.8K 743 31
                                    



3. BÖLÜM ( ÇIĞLIKLAR DUYULMAK İÇİNDİR)

Yalanlar yol olmuş yüreğime. Kalbime giden o yolda; sen masum ve günahsız değildin, hayat . Beni kendinde tutabilmek ,kaderin oyununda piyon yapabilmek için yalanlarına inandırdın. Söylediğin her yalan benim ayağıma pranga olurken senin beline yük oldu . Hayatın söylediği her yalan bana hapis ,kendine suç oldu . Ama sorun şu ki, suçların bedelini de çeken bendim.

Yargılanan sadece ben olurken yaşanan tüm suçlar kabulümdür. Yalnız bunca zamandır yürüdüğüm bu yolun bir sonu olmasını dilerim. Gün gelsin ve ben gözlerimi yeniden açtığımda başladığım noktaya geri döneyim.

Bu hayat bana bir çok kötülük getirdi , karanlık getirdi , güç getirdi ,azap getirdi...Bu yol artık bana huzur ve çıkış getirsin . Yolların bir sonu olmalı ,yol sonunda ulaşılan bir ev olmalı , öyle değil mi?

Yolların beni şu an getirdiği ev her şeyin çözümü olacak . Kaya ailesinin aile bağları gözlerimi doldururken herkes çoktan odalarına yerleşmişti. Fırsattan istifade biraz yaramazlık yapacaktım.

Yalnızlığın verdiği güvenle evde dolaşmaya başladım. Elif Kaya bana odaları üstün körü göstermişti ama yeter miydi hiç kör ,topala ?

Bu evin her bir metre karesini gezmem gerekiyorsa öyle yapacaktım , karış karış gezecektim odaları. Ilgaz Kaya’nın evde bir çalışma odası olduğunu biliyorum ama burada çokta kayda değer şeyler tutmadığını söylemişti Mete . Bunun sebebini sorduğumda ise ; abisi ,Murat Kaya’ya güvenmiyor , demişti.

Bunun dışında dışarda ki korumalar eve giremiyor diye biliyordum ama aksi bur durum mümkündü. Tehlike anında veya şartların getirdiği gerekliliklere göre eve girip girmeme durumları göz önünden geçirilebilirdi.

Onlara da dikkat etmem gerekiyordu . Neticede hepsi Ilgaz Kaya’dan para alıyordu ,bir amaç doğrultusunda bazı şeylerden , haklarından feragat edip bu kapının önüne dizilmişlerdi . Evin içinde onların ilgisini pek çekmezdim ama bahçe dışında ki depo... Oraya bir gün gireceğimi biliyorum ama yakın zamanda bu anlara şahitlik eder miyiz onu bilemiyorum.

Tek tek kartları öne sürüp böyle profesyonel düşünmen ; göz alıcı mı desem , iyi bir hilekar mı oldun desem?

Göz alıcı bir hilekar diyebilirsin.

Bu baktığım kaçıncı oda  bilmiyorum ama herhangi bir tuhaflık görmemiştim. Yakalanmamak adına daha fazla etrafta görünmeden bana verdikleri odaya geçtim.

Gözlerim odanın boş duvarlarında gezinirken geçmişin pas kokusu burnuma doluyordu. Rutubet zihnime böyle işlemişken gördüğüm sahnelerin kaçı is arkasında kalmadan canlanıyordu?

Pas kokusuna karışmış rutubetin is için de kaybolmasıydı beni bugün buraya taşıran sel.


Yatağımın üzerine otururken  cebimden telefonumu çıkarıp Mete’yi aradım.

Kardeşimi göremiyordum ama en azından onlardan mahrum değildim. Bu en azından yaşanan , yaşanacak günlere ışık tutuyordu.

Küçücük ışıklar yeter mi yaşamaya ? Karanlıkta yeter yaşama ,bak bana yaşıyorum.

Kaç kere söyleyeceğim sana ? Sen yaşamıyorsun! Doğru nefes alıyorum.


“Mete.” Dedim zihnim de ki sayısız düşüncenin aksine gayet düz ve soğuk bir sesle. Öyle ki bu ses tonu üşümeme sebep olmuştu.
Sen hep üşürsün.  Karanlık , soğuk ,betondan odalar daima soğuktur. Çünkü onların içinde sevgi yoktur . Herkes bilir ki sevginin terk ettiği evler ,odalar sadece taştan , duvardan ibarettir. Sevginin getirdiği yokluk ile buz tutan duvarlar esaret altında karanlığa gömülür.
 

Bu demek oluyor ki hiçbir şey söyledikleri kadar kolay olmayacaktı.Kolay olmasını beklemek akılsızlık olurdu daha  ne aradığımı bile bilmiyordum. Sadece elimde kurallar vardı ve bunlara uymam gerektiğini kulağıma fısıldayan robotik bir ses.

“Efendim güzelim.” Dedi benim aksime sıcak ve huzurlu bir sesle. Onu duymak ,onunla konuşmak iyi geliyordu. Diğerleriyle de öyleydi . Onlar benim tutunup da gözlerimi kapatacağım tek insanlardı.

Ama şöyle bir sorun vardı ,onlar bana her şeyi anlatmazlardı. Kendi haklarında , görev hakkında , atılan adımlar hakkında. Her şeyi en son öğrenen kesim arasındaydım. Ve bu beni gerçek anlamda zorluyordu. İnsanın kan akan damarlarını bir tel gibi gerip diken üstünde tutan bir şey varsa ,o da kesinlikle bilinmezlik dolu olmaktı.

“ Yerleştim . ” dedim istemsizce duraklarken “ Evi dolaştım , attığım ilk adımdan başlayarak şu ana kadar yalan söyledim—”


“ Yapma .” dedi az önce ki hevesini kaybedip benim yerime acı çeker gibi.

Bırak üzülme . Çok üzüldük biz , demek istesem de rapora kaldığım yerden devam ettim .“ Çocuklarla tanıştım . Kız olan erkek çocuğuna göre daha çabuk alışacaktır büyük ihtimalle bana.”  Sesim titremiyordu  ya da herhangi bir duygu barındırmıyordu. Ama öylesine donuktu ki bu bile yetiyordu öncesinde yaşanmış günlerin ağırlığını anlayabilmeye.

“ Bana rapor vermek zorunda değilsin ,bunu biliyorsun .” dedi artık devam etmemi istemiyordu . Ama neden, benim görevim bu değil miydi? Bunu yapmak zorundasın diye bana defalarca insanlık dışı davranışlarda bulunmamışlar mıydı?

“ Elif Kaya tam bahsettiğiniz gibi bir kadın. Sürekli dibimde bitiyor inanabiliyor musun ? Ve daha ilk günümdeyim.”

“ Sana alışması biraz zaman alacaktır. Biraz pimpirikli bir kadın ,senin yüzünü görmeye alıştığı gün etrafında dolaşmayı da bırakır.” Dedi pes etmiş bir şekilde. Bu konuşmaya ne derse desin devam edeceğimi biliyordu ve elinden başka hiçbir şey gelmediği için ayak uydurmak zorunda kalıyordu.

Biz zorundalıkların bir araya getirdiği çocuklardık. Evet çocuk çünkü hiç birimiz çocukluğumuzu yaşayamamış üstünde bu yaşta birer köle olmuştuk.

Hayatın onları karşıma çıkarmasına minnettardım. Ama bu şekilde olsun istemezdim ,hem de hiç istemezdim.

Böyle karşılaşacağımı bilsem ,hiç istemezdim.

“ Çocuklar çok tatlıydı...” işte bu sözlerin ses tellerimi aşıp dudaklarımı hareket ettirmesi çok zordu. 

“ Efe’yi özlediğini biliyorum.” Dedi benim dilime dolanan kelimeleri anlamış gibi.  Eğer az önce ses tellerim hiç bağırmamış olmama rağmen yırtılıyormuş gibi acıyor olmasaydı ,ona kardeşimi soracaktım. Ama soramamıştım.

Biz çok bağırdık... Aşındı o yollar ,bundandır acır konuşmadan da sızlayan hatta içine içine kan akıtan ses tellerin .

“ O evde olmanın senin için ne kadar zor olduğunu da biliyorum , gittiğin eğitimlerin ne kadar ağır olduğunu biliyorum—”

Sözlerini keserken “ Ama elinden bir şey gelmez .” dedim . Acımasızlık yine baş göstermişti bedenim de. Bu acımasızlık tohumları öyle bir zamanda ekilmişti ki bedenime ,hasat zamanı geldiğinde boyumdan büyük olurdu ekinler .

“ Elimden sadece yanında durmak ,seni korumak geliyor.” Lütfen yapma der gibiydi. Ama ne fark ederdi ki ? Sonuçta şu an ben buradaydım , Efe uzakta ,evimiz daha uzakta ,annem ,babam cennete .


“ İyi o zaman iş yükünü hafifleme olmuş.” Dedim  bana yabancı gelen bu odayı incelerken “ Artık kendimi koruyabiliyorum. Hatta sen bana bulaşanlar için korkmalısın artık. ”

Bakışlarım bir anda kanlı ellime inmişti. Telefonu alan elimden kan akıyordu ,dizlerimin üstünde olan avucumun içine doğru. Kanlar avucumda birikiyordu ,birikiyordu ,birikiyordu... Akan damla ile bu son , taşacak şimdi etraf kirlenecek diyordum . Ama kan hiç taşımıyordu , öylece küçük avucumun içinde birikiyordu .

Kimindi bu sahipsiz kanlar ?
Benim?
İçimde ki diğer benlerin?
Belki de yabancıların ?

“ Efe’yle konuşmak istiyorum.” Dedim onun sessizliğinin verdiği cesaretle. Bana bir cevap vermemişti çünkü ne diyeceğini o da bilmiyordu . Nasıl profesyonel bir katil yarattıklarını biliyordu ve bundan hiç hoşlanmıyordu.


Tabi kardeşi ile tehdit edilen , kocaman bir evin içinde ajan olan, yalandan bir geçmişe ev sahipliği eden bir arkadaş onda da çok trajik geliyordu . Ah ne acınası bir hikaye değil mi ? Kadını nasıl da esir etmişler?

“Mete, aylardır Efe’nin ne yüzünü nede sesini duyuyorum.” Her konuda ama her konuda korkusuz kesilip bir canavar olabilirdim . Ama söz konusu Efe’yken ben sadece küçük ,sevgiye aç bir ablaydım . Ailemden geriye sadece o kalmıştı. Ona ihtiyacım vardı ,bana ihtiyacı vardı.
“En azından beni bir kere olsun konuşturun . Benim bu hayatta ondan başka hiç kimsem yok .” sesimi biraz daha kısıp vicdanına oynamaya çalışıyordum. Evet arkadaşımdı ama bu bana karşı olan sevgisini kullanmayacağım anlamına gelmezdi. Efe için her şeyi yapardım ve o da bunu çok iyi bilirdi.

Kimsemi benden esirgemek en büyük suçlarıydı .Bu yüzden kimse yaptıklarım için beni yargılayamazdı.



“Deneyeceğim . Elimden gelen her şeyi yapacağım, Efe’yle konuşman için.” Bana söz vermesi yeterdi çünkü bunu ne olursa olsun yapardı.

“ Ama şunu bilmeni isterim ki ,Efe çok iyi . ” dedi bir an beni yoklarken “ O da seni özledi ama ona en iyi şekilde bakılıyor.”
İyi olduğunu ,iyi bakıldığını biliyorum  ama ben olmadan onun da eksik hissettiğinin farkındayım. Kalbimiz eksik kalıyordu bizim ayrıyken.

Annemiz babamız öldükten sonra bir gün olsun ayrılmamıştık. Ama şimdi tanımadığımız insanların oyunlarında farklı sahalarda rüzgardan kaçmaya çalışıyorduk. Mete’nin ona gözü gibi baktığını biliyorum ,Efe’yi korumak için canını bile verirdi. Ama ona ablasının şefkatini veremezdi.

Hiçbir şey söylemeden telefonu kapattığımda şimdi de farklı bir odanın yabancı kokusuna alışmaya çalışıyordum. Yabancılığı sindirmeye çalışıyordum.

Yatakta geriye doğru uzanırken geçmiş kapılarını açmış beni çağırıyordu. Gitmek istemiyordum ama çoktan çekilmeye başlamıştım bile .




CEZA ÇİÇEKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin