Duyuyor musun?
Derin uykunda bile gördüğün kabuslardan etkilenmeyen sen, insanların acıyla nasıl çığlık attığını duyuyor musun? Seni hapsedenler insan olduğu için mi onların ölmesi seni etkilemiyor, yoksa hala bana kızgın mısın duygularını hapsedip yok ettiğim için?
Peki ne yapacaksın? İnsanlar gelişirken sen uyuyorsun, derin ve uzun bir uykuya mahkum ettiler seni. Duyuyor musun karanlıkta saklanan canavarların kan donduran seslerini? Bir gün seni hapsedenler, o korkunç seslerden tırsarak sana sığınacaklar, kahraman olmanı bekleyecekler.
Uyan. Toprağın kızı, fırtınanın, ateşin ve sonsuz okyanusun kızı. Aç gözlerini, gör insanların zalimliklerini. Ve onlar bilinmezden korkarken kanlarını kontrol et, kemiklerini kır, oyuncak misali oyna onlarla. Zalim derler belki sana, o zaman anlayacaklar gerçek gücünü.
Ama merak etme, sana kızmaya hakları yok. Seni yalnızlığa ve karanlığa itenlerle, senden kahraman olmanı bekleyenler aynı kişiler. Şimdi git ve tozu dumana kat.
Kaos yakın. Savaşta akan kanların ve intikamının peşinden koş. Yok et, yok ol, sonsuz ol...
İlk rüya. Benim dünyaya gözlerimi açtığımda gördüğüm ilk rüyaydı bu sesler.
İnsan siluetinde bir şeytan olarak doğduğumda, her ne kadar onunla yıllarca karşılaşmamış olsam da, gördüğüm ilk şey yemyeşil gözlerdi. Normal bir insan dünyaya geldiği ilk dakikaları bırak, 2-3 yaşlarında yaptıklarının çoğunu bile hatırlamazdı değil mi? Ama ben hatırlıyordum. Karşımdaki yemyeşil gözlere elimi uzattığımda elimdeki kanı hatırlıyordum.
Ağlamamıştım, bir katil dünyaya gelirken ağlamazdı.
Kim olduğum, nereden geldiğim, kim olacağım, nereye gideceğim... Bütün sorular silindi beynimden ve aynı dünyada yaşayan yüzlerce insan gibi bana da bir yuva verildi. Bir anne, bir baba, bir ev ve... ve... evet, bir kardeş de vardı. Bir abim. Her şey normaldi.
Bak anne, dünyaya geldim. İnsanlar hala zalimler, aynı benim gibi. Onlara kolayca uyum sağladım. Okula gittim, arka bahçede gezindim, annem ve babamın her gün olduğu gibi işe gidişlerini izlerken o soğuk odayı izledim, büyüdüm, cezalar aldım, öldürdüm, öldüm, doğdum.
Sahi... kimim ben? Darci mi? Ada mı? Belma? Şeytan, insan, canavar? Bana bunlarla seslendiler, sahi, kimim?
Umurumda değil.
Bildiğim tek şey savaş. Derler ki, insanlar her zaman bilinmeyenden korkar. Korkuyorlar, benden korkuyorlar ama düşmandan daha çok korktular. Bu yüzden bu çabaları.
Bu yüzden ölümden saklanmak için şeytanın arkasına saklanışları.
Kanla kaplı toprakları, güneşin doğuşunu, ölü cesetlerin gömülüşünü en tepeden izliyorum. Takip etmem gereken yolu biliyorum, artık anladım. Karanlığa gömülüp kayboldum ama şimdi doğan güneş bile karanlığı aydınlatıp yolumu çiçeklerle süslemedi. Bunca yıl karanlıktan kaçmaya çalışmanın gereksiz olduğunu fark ettim. Neden mi?
Çünkü ben karanlığın ta kendisiyim.
Ve sen... sen tam da karanlığın merkezinden izleyeceksin çıkaracağım kaosu. İyi seyirler, öldürdüğüm ve öldüreceğim canlılar, insanlar, yaratıklar... Cehenneme hoş geldiniz.
*****
Seyra'nın ikinci kitabı... Yaklaşık olarak 3 yıldan biraz daha uzun süredir yazmaya devam ettiğim, dönem dönem yazmaktan vazgeçtiğim, dönem dönem Belma'nın karakterinden uzaklaştığım ve ona yaklaştığım uzun, zor bir dönemi tamamladım.
Ben üçüncü kitapla birlikte seriyi noktalamak için yeni bölümler yazarken sizi ikinci kitapla baş başa bırakıyorum. Bölümler perşembe ve pazar günleri (herhangi bir aksaklık olmadığı takdirde) saat 20.00'de gelecektir.
Ne düşünüyorsunuz? Sizce bu kitapta neler olacak?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seyra 2 - Layla'nın Çocukları
FantasySeyra'nın ikinci kitabıdır. .... Tüm duygularının kontrolünü kaybeden ve kişilik çatışması yaşayan Belma Ada, asıl kimliğini ararken tamamen uyanmış güçleriyle ne yapması gerektiğine karar vermeye çalışır; kendini, geçmişiyle geleceğinin arasında sı...