Liam'ın sesini takip ederek otelden ayrılmamız üzerine, yaklaşık 5 dakika içinde yanlarına varmıştık. Oturdukları bankın yanında üç şişe alkol vardı, ikisi de ruhsal bir yorgunluğa esir olmuş gibi görünüyorlardı. İkisini de orada boğasım gelmesine rağmen sessizliğimi korudum.
Çıkmadan önce dün giydiğim ceketin cebine koyduğum kağıdı Alaz'a verip koordinatların gösterdiği yere en kısa yolu belirlemesini istedim.
''Harmen, yardımcı olur musun?''
''Ne zamandır bu kadar kibarsın?''
''İkide bir oradan oraya gitmeni istediğim için rahatsızlık duymaya başladığımdan beri.'' Alaz'a dönsem de Liam'a da hitaben, ''ara sokaklardan birine girelim,'' dedim. ''Oradan bir çatıya çıkarız, Harmen buraya inemez.''
''Çatıdan fark edilebiliriz,'' dedi Liam. ''Ara sokak bile olsa ara sıra insanlar geçiyor buradan.''
''Bir fikrin var mı, dahi çocuk?''
Yaptığım imayı umursamadı. Bileğindeki bilekliklerden birini çıkarıp Lloyd'a verdi. ''Ara sokaklardan birine girip insanların olmadığı bir vakitte görünmez olacağız. Alaz seni görünmez yapar, sen de yukarı, Harmen'e doğru uçarsın. Bu bileklikler görünmezlik büyüsü barındırıyor, ikimizin de kanatları olduğundan uçarak size eşlik edeceğiz.''
''Pardon?'' dedim sesimi yükselterek. ''İkiniz de ne demek oluyor?''
''Sakinleş, o düşman değil. Öyle olsaydı şimdiye kadar yardım etmek yerine saldırırdı. Bunu sana anlatmama gerek var mı?''
Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. ''Onu bir saniye içinde öldürebilirim. Kendimi tuttuğum için dua etmek yerine onları öldürmek için kullanacağımız taşı bulmak için bizimle birlikte gelmesini önermediğini söyle bana. Dalga geçilecek zaman değil, komik olma.''
''Dalga geçmiyorum. Bizimle gelecek dedim, bizimle geliyor. Ve düzeltiyorum, Taşlar onları öldürmek için değil, Ejder'i çağırmak için. Ejder, yaratıkları tekrar adalarına hapsedecek ve-'' Ellerim kendiliğinden kasıldı, sözlerini dinlemek dahi istemedim. Öfkem beni delip geçiyordu. Uzun soluklu aldığım nefesler sakinliğimi korumakta yeterli değildi. Lloyd benim zorlamam üzerine dizlerinin üstüne çöktüğünde elleri dünkü gibi titredi, dünden farklı olarak kemik kontrolünden kurtulamadı. ''Belma Ada. Kes şunu.'' Liam da sakinliğini yitirmek üzere görünüyordu. Darci kontrolü eline almamıştı, dün kendi gücümle Lloyd'u durduramamış olmama rağmen bugün işe yarıyordu. Terslik olduğunu ancak Darci'nin sesini duyduğumda fark ettim.
Amara... Dur. Dur, ya-yalvarırım. Bu şekilde güçlerimi zorla benden alırsan... ruhumu tüketirsin. Lütfen!
Gözlerimi açtım, etrafımızda enerji artışım ile dönüp duran rüzgar sakinleşti. Gözümün önüne gelen saçlarımı kenara çektim.
''Senin gözetiminde Liam. Dostları, hain diyerek bize saldırırsa ya da senin yüzünden cezasını ben çekersem bunu ödetirim. Bedelini ağır ödersin.''
Arkama bakmadan ara sokaklardan birine girdim. İkinci kez gitmesine izin vermiştim. Alaz arkamdan koşup bana yetişti. İnsanlardan yeterince uzaklaşınca Harmen'in varlığını tam üstümüzde hissettim. ''Hazır mısın?''
Alaz az önceki olaylara yorumda bulunmadan başıyla onay verdi. Elimi tutup ikimizi de görünmez yaptı, yukarı doğru uçtuk. Harmen'in üzerinde harekete geçmemizle biraz gerimizden uçmaya başladılar. Lloyd'un kanatları da neredeyse Liam'ın kadar büyük ve tam zıttı renkte siyahtı. Yarasa kanatlarının büyük versiyonu gibi görünüyordu. O kanatları en son gördüğümde yeryüzüyle aramda gökdelen kadar mesafe olduğunu, o mesafeden yere düşüşe geçişimi anımsıyordum. Sırtlarından çıkan kanatları tişörtlerini yırtmadan açmak için gömleklerini bellerine bağlamışlardı, soğuğa karşı durabiliyor gibi görünüyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seyra 2 - Layla'nın Çocukları
FantasySeyra'nın ikinci kitabıdır. .... Tüm duygularının kontrolünü kaybeden ve kişilik çatışması yaşayan Belma Ada, asıl kimliğini ararken tamamen uyanmış güçleriyle ne yapması gerektiğine karar vermeye çalışır; kendini, geçmişiyle geleceğinin arasında sı...