''Belma Ada DEMİR. Doğum yeri, İzmir/Türkiye. Doğum tarihi, bilinmiyor. Annesi, Nergis DEMİR. Babası, Furkan DEMİR.'' Bir zamanlar kimliğimi oluşturan bilgileri tekdüze bir sesle mırıldanırken Liam içkilerinden birini kafasına dikti. Onu ilk gördüğüm zaman da içiyordu, tıpkı Ömer gibi. ''Doğru olan bir tarafı var mı yoksa bunların hepsi de yalan mı?''
''Hepsi doğru,'' dedi. Öne eğilip işaret parmağını bana doğrulttu. ''Ve hepsi yalan.''
''Sağ ol ya,'' diye söylendim. ''Gerçekten açıklayıcı oldu.''
''Rica ederim. Eee, ne zaman gideceksin? Senin şu kırılabilir görüntünden sıkıldım.'' Ağzımı açıp itiraz etmeme fırsat tanımadan karşı çıktı. ''Kırılgan değilim falan demeye kalkma çünkü şu an eski senden eser yok. Belma Ada nerede? Bulursan bana da söyle.''
''Neden herkes başka biriymişim gibi konuşuyor?''
''Çünkü öyle davranıyorsun. O cadının sana dedikleri kafanı fena halde karıştırmış. Üstüne bir de uykusuzluk ve fazla güç eklenince... Bütün bunları kaldıramayacak kadar zayıf olduğunu bilmiyordum.''
Öfkeyle ona baktım. Cadıdan kastı Regina'ydı ve sözleri tamamen beni kendime getirmek için özenle seçilmişti. Liam, Alaz değildi; yanımda olduğunu söyleyip beni rahatlatmaya çalışmazdı, tam tersine beni daha da öfkelendirip kontrolden çıkmamı sağlayarak tekrar kontrolü ele almaya zorlardı. İkisinin yöntemine de akıl sağlığımı korumak için ihtiyaç duymak hoşuma gitmiyordu.
''Alaz'ın sana iyi geldiğini fark ettin mi?'' Cevap vermek yerine uçurumun kenarından ayaklarımı sarkıttım. ''Dün birlikte uyudunuz değil mi? Biraz olsun sakinleşmiş duruyorsun.''
''Uyuyakalmışım. Kasıtlı bir şey değildi.''
''Onun yanında rahat hissetmemiş olsaydın uyuyakalmazdın. Hem sakinleştirmiş derken ciddiydim, öfken o günkü kadar kuvvetli değil.''
Söylediklerinde haklıydı ama Alaz'ın son zamanlarda öfkemi durdurabiliyor olmasına bir açıklık getiremiyordum. Ona karşı hala bir şeyler hissetmezken nasıl oluyordu, emin değildim. Liam da bu konuda pek yardımcı olacak gibi durmuyordu, her şeyi kendi başıma çözmemi bekliyordu. Tıpkı şu an ben sağ elime bakarken beni izlediği gibi. ''Kalp nasıl aynı anda hem daha çok kararıp hem de daha çok aydınlanır ki?'' Elimi yumruk yapıp sıktım, tırnaklarım avuç içime battı, orada hilal şekilli izler bıraktı. ''Belki de bir şeyler hissetmeye başlıyorum? Daha çok öfke, daha çok kontrolsüzlüğün içinde belki de daha çok insani duygularım ortaya çıkıyordur.''
''Sevgi mi?''
''Sevgi olsaydı ardından böyle bir zamanda üzüntü de gelirdi.''
Omuzlarını silkti. ''Ömer'e karşı sevgi hissettin mi? Abi sevgisi falan?''
''Bilmiyorum.'' Ayaklarımı sallamaya başladığımda birkaç toprak parçası aşağımızda köpüren ve kayalıklara çarpan denize düşüp gözden kayboldu. ''Birisi duygularımı kilitlemiş gibi hissediyorum. Benden izinsiz yönetiyor gibi. İnsanlardan özellikle uzak durmamı istiyormuş gibi.'' Elimi anlamsızca havada sallayıp şu an konuştuğumuz konu havadaki bir dumanmış gibi dağıtmaya çalıştım. ''Boş ver şimdi bunları. Daha güncel konulardan bahsedelim. Mesela Regina.''
''N'olmuş ona?''
''İnsan bedenine sahip ama enerjisi ben yaratığım diye bağırıyor. Bana sürekli Amara diyor ve bunu sanki benim gerçek adım oymuş gibi söylüyor. Yüzümüzde aynı yara izini taşıyoruz. Benimkini zaten o açtı ama neden aynı deseni taşımamızı istemiş olabilir? Benden görüşümü aldığında içimdeki güçlere çalıntı-''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seyra 2 - Layla'nın Çocukları
FantasySeyra'nın ikinci kitabıdır. .... Tüm duygularının kontrolünü kaybeden ve kişilik çatışması yaşayan Belma Ada, asıl kimliğini ararken tamamen uyanmış güçleriyle ne yapması gerektiğine karar vermeye çalışır; kendini, geçmişiyle geleceğinin arasında sı...