Melek Kız

607 38 26
                                        

Jane' den...

Kolumu hangi böceğin ısırdığına karar vermeye çalışırken tekrar bir çadırda olduğumuzu farkedip çırpınmayı kestim. Jeff bu gece bir çadırda kalmamızın daha iyi bir fikir olduğunu söylemişti ama kendisi uyumuyordu ve neredeyse bütün gecedir arabanın önünde nöbet tutuyordu. Kalkıp Nina' yı uyandırmadan sessizce çadırdan çıktım ve Jeff' in silahını temizlediğini gördüm. Yanına gittim ve üşüyüp üşümediğini sordum. O ise asla kaybetmediği muziplikle ''sadece uyu'' dedi. Bunu söylerken hafiften tebessüm ettiğini düşünüyordum ki onun yanaklarının kesik olduğunu hatırlamamla içimde küçük bir fırtına koptu.

Yaptığı esprinin ne mânaya geldiğini bilmeden konuştum:

— Bu espri eskidi sanki.

 — Asla eskimeyecek ve daima birilerinin dilinde olacak.

 — Sahi. Uyuması gereken birkaç aptal vardı, ne oldu onlara ?

 —Uyudular.

 —Uyuyanlara ne oluyor ?

Nina: —Ölüyorlar melek kız.

Nina yanımıza doğru geliyordu:

— Biliyorum söylediğim şey senin gibi yani melek gibi birini üzdü ama korkarım ki Jeff' in gerçekleri bunlar. Onu kabulleneceksen tüm  bu gerçekleriyle kabullenmelisin. Tıpkı benim gibi.

Tam ağzımı açacakken Jeff, Nina' yı kolundan tutup çadıra doğru adeta sürükledi. Aralarında ne konuştuklarını bilmesem de geri döndüklerinde Nina' nın yüzündeki ışıltıyı karanlıkta dahi farkedebiliyordum. İçimde tekrardan ne olduğunu bilmediğim bir fırtına koptu. Kendimi oldukça kötü hissettiğim için biraz yürümeye ve ilerideki büfeden su almaya karar verdim.

Büfeye girerken içeride -her kim varsa- bulunan kişilerin yargılayıcı bakışlarına maruz kalmamak adına yüzümü öne eğdim. Su alırken Nina da hemen yanımda bitivermişti. Gözlerim hemen bir tuhaflık olduğunu sezmiş mi diye içerideki kişileri ararken, büfede kimsenin olmadığını fark ettim.

Nina' nın yüzü gerçekten ışıl ışıl parlıyordu. Bir fikri varmışçasına parlıyordu. Cebinden çıkardığı silahla olduğum yerde donakaldım. Nina silahını bana doğrulttu ve ''artık seni yaşadığın dünyadan soyutlamanın vakti geldi melek kız'' dedi.

Ne yapacağımı bilmeden olduğum yerde takılı kaldım. Gerçekler bir rüzgar gibi yüzüme çarptı. Günlerdir yanlarında kaldığım iki katile karşı hiçbir önlem almamıştım. Birinin düşmanım, birinin de benden nefret eden eski arkadaşım olduğunu bilmeme rağmen.

 Nina' nın laflarıyla düşüncelerimden sıyrıldım:

— Hadi seni şu meleklerin dünyasına gönderelim melek kız. 

Gözümden bir damla yaş düştü.

Korktuğumdan değil sadece zamanında en güvendiğim insanlardan , benden bu denli nefret edeceklerini nasıl sağladığımı düşündüğüm içindi. Hangi ara dostlarım düşmanlarım olmuştu?

Hangi ara daha dün neredeyse en yakın arkadaşım olacak kişi şimdi bana silah doğrultacak kadar benden nefret etti?

Sadece bir gözyaşıyla bir ton düşünce geçen zihnim bir silah sesiyle yankılandı.






Jane The KillerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin