O gün yeni evimizde yediğimiz ilk akşam yemeği olacaktı. Anneme yemeği hazırlaması için yardım ediyordum. O sırada mutfak penceresinden bir çocuk gözüme takıldı. Beyaz kapşonu kanlar içinde kalmıştı, hafif uzun kumral saçları beyaz kapşonunun şapkasından hafifçe sarkıyordu. Yardım etmek istedim ama onu tanımıyordum zaten göz açıp kapayıncaya kadar karşıdaki siteye girmişti. Gözümü nedense ondan ayırmak istemedim. Düşünsenize pencerenizden, kan revan içinde kalmış biri görüyorsunuz ve o kişi sizin komşunuz çıkıyor. Bu halde misafirliğe gideceğini hiç sanmıyorum belli ki evi bu sitedeydi...
* * *
Ertesi gün okula gitmek için servisimin beni alacağı yerde beklemeye başladım. O sırada yanıma bir kız ile erkek kardeşi geldi. Saçlarının arasından bir tutam pembe saç görünen bu kız, adının Nina olduğunu söyledi, beni erkek kardeşiyle tanıştırdı. Nina çok cana yakındı, erkek kardeşi Chris de fazlasıyla şirindi. Nina, ona prensim diye hitap ediyordu. Nina ve kardeşi bu mahallede yıllardır yaşıyorlardı ve benim yeni başladığım okulda öğrenim görüyorlardı. Bir an kendimi onlara yakın hissettim ve şu beyaz kapşonlu çocuk hakkında birkaç soru soracaktım ki servisim kornasını çalmaya başladı. Onlara görüşürüz deyip, servisime binmek zorunda kaldım.
* * *
Öğle yemeği için kantine gittim ve yemeğimi aldım aslında çok aç değildim fakat Nina'yı görme umuduyla gitmiştim. Evet Nina oradaydı hemen yanına gidip lafı uzatmadan başımdan geçenleri ve gördüklerimi anlattım daha sonra ondan beyaz kapşonlu çocuk hakkında bana bilgi vermesini istedim ne de olsa aynı mahallede yaşıyorlardı Nina onu tanıyor olmalıydı. Nina bana şaşkın gözlerle donmuşçasına baktı. Ona ne olduğunu sordum ama o cevap veremedi. Gidip kantinden su aldım ve Nina'ya içmesi için verdim fakat Nina suyu ne aldı ne de içti. Bir anda beni omuzlarımdan ittirerek oturttu ve o çocuğun ''Jeff'' olduğunu ve kendisinin Jeff'e platonik aşık olduğunu söyledi sonra tekrar o endişeli yüz ifadesiyle, Jeff'e ne olduğunu sordu. Ben de ona bilmediğimi söyledim zaten ben bunu merak ettiğim için ona gitmiştim. Biz konuşurken, kantine 4 çocuk geldi. Onların gelmesiyle beraber tüm kantindekiler oradan uzaklaşmaya başladı. Nina kolumdan çekerek beni arka kapıdan çıkmam için zorladı. Belli ki o 3 çocuk Nina için hatta belki de herkes için tehlikeliydi. Nina ile arka kapıdan çıktık fakat daha zemin katı çıkmadan çığlık sesleri duyduk bu bir çocuğun çığlık sesiydi. Nina tüm hızıyla koşarak sesin geldiği yöne doğru koşmaya başlamıştı, ben de onu takip ettim. Koridora doğru koşmaya başlamıştık. Ses bahçeden geliyordu, bahçe kapısına çıktığımızdaysa gözlerimin resmen bir kabus gördüğünü düşündüm ama bu gerçekti çünkü benle birlikte Nina'nın da aynı şeyleri yaşadığı gözlerinden okunuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jane The Killer
ParanormalBu kitap Jane The Killer, Jeff The Killer, Nina The Killer aşk üçlemesinin en iyi teorilerinden yola çıkılarak benim tarafımdan hazırlandı. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar :) This book was prepared by me on the best theories of the trilogy of The...