İntikam

402 178 217
                                    

Keyifli okumalar ♥️


8. Bölüm İntikam :
AŞK HANÇER GİBİYMİŞ . SAPLANIRMIŞ KALBİNE VE HER KALBİN BİR  NASİBİ VARMIŞ.

Çağladan Devam;

Gördüğüm görüntü karşısında şoka uğradım. Deren ve Ekin birbirlerinin dudaklarındaki çikolatayı siliyorlardı.

Bu kadarıda fazlaydı, buraya taşınalı 4,5 gün olmuştu ve gelir gelmez en yakın arkadaşlarımı elimden almıştı. Bu da yetmezmiş gibi 2, 3 gündür sevgilimin evinde kalıyordu. Şimdide oturmuş sevgilimle yiyişiyordu. Bunu onun yanına bırakmayacağım.

Madem o benim sevgilimi elimden almaya çalışıyordu. Bende onu onun silahıyla vurmalıyım.
Ateşin etrafına oturup bir tanede şişe aldım ve herkesi buraya Çağırdım.

"Hadi çoçuklar şişe çevirmece oynayalım kim dürüst kim daha cesaretli bunu görelim"

Damla, Ekin ve Derenide çağırdı.
Şişeyi ilk çeviren Sıla oldu. Şişenin soru soran tarafı Ekine, cevaplayan tarafı ise Damlaya denk geldi.
Ve Damla doğruluğu seçti.

"Bu güne kadar benden bir şey sakladın mı?" diye sordu Ekin.
Damla bu soru karşısında afallamıştı. Emir ile birbirlerine bakıyorlardı.

"Hayır abi" dedi titrek bir sesle. Yalan söyledi. Emir ile sevgili olduğunu Ekin bilmiyordu.

Ve şişe tekrar döndü.

Bu sefer bana ve Savaşa geldi. Savaş soran,ben cevaplayan ,o sormadan "Cesaretlik" dedim.
Savaş sinsi sinsi güldü. "Burdan istediğin birini öp dedi ve göz kırptı." Sanırım Ekini öpeceğimi düşünüyordu.

Madem sen benim sevgilimi elimden almaya çalışıyorsun ve sen Damla bu kızı çok seviyorsun. Beni anlaman için bunu yapacağım.

"Peki o zaman Emiri öpmek istiyorum." dediğimde herkes gözlerini açmış, şaşkınlıkla bana bakıyordu. Damla ise öfkeli bakıyordu. Emirin yanına gittim ve onu öpmek için yanağına yaklaştım.

"Çağla kes şunu" Damlanın öfkeli sesine kulak asmadım. Emirin yanağına öpücük kondurup yerime geçtim. Ekin dışında herkes bana şaşkınlıkla bakıyordu. Ekin ise Damlaya bakıyordu anlamsızca.

DEREN'DEN DEVAM;

Bu kız ne yapmaya çalışıyor acaba.
Şimdide Emire mi yürüyordu? Bu oyunu daha fazla sürdürmek istemedim.

"Ben daha fazla oynamak istemiyorum. " dedim ve kalkıp uyumak için çadıra girdim. Uyku pijamalarımı giyip uzandım. Bir şey düşünmeden gözlerimi yumdum...

Kumsala vuran huzur verici dalga sesi ile uyandım. Gözlerimi ovuşturarak, kendime gelmeye çalıştım. Çadırda kimse yoktu.

" Uykunda öldün sandım çirkin bacaklı, kalk hadi kahvaltı hazırlanmış." Gelen ses üzerine çadırın girişine kafamı çevirdim. Üstünde gri eşofman ve vücudunu saran siyah bir tişört giyen,bana kaslı yeşil gözlü bir ayıyı anımsatan Ekini gördüm.

Güne nasıl başlarsanız öyle gider derler ya böyle bacağınıza takık bir ayı ile güne başlamak işkence. Umarım günüm güzel geçer.

Kahvaltı yapmak için çadırdan çıktım. Hava gerçekten çok güzeldi. Ne kavuran bir güneş ne de üşüten bir güneş vardı. İlkbahar güneşi muazzamdı. Dalgalar kumsala vuruyor kum tanelerini ıslatıp tekrar geri kaçıyordu.

"Kanka kahvaltıdan sonra denize girmeye ne dersin " Savaş her zamanki gibi neşeliydi. Sesi de kendi gibi neşeliydi. Savaşın gözlerinde çoğu zaman neşe oluyordu fakat bir burukluk olduğunuda düşünüyorum. Sanki gülerek, neşeli davranarak burukluğu gizlemeye çalışıyordu.

TENİMDEKİ İMZA 🦋(DÜZENLENİYOR) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin