Ev Faciası

396 148 78
                                    

Keyifli okumalar. ❤️

10. Bölüm Ev Faciası :
AVUÇLARIMIN TAM ORTASINDA EN  İÇİNDE HAYAL KIRIKLIĞI VAR BENİM, ANLATSAM ANLAR MISINIZ?


Telefonumun sesiyle uyandığımda hoşnutsuzca yüzümü buruşturdum, sabah sabah hangi densizin aradığına bakmak çin Ekinin verdiği telefona uzandım, Ekin Patron arıyor. Yok artık bu kadarda olmaz ama, telefona kendini Ekin patron diye kaydetmekte ne oluyor. Gözlerimi devirerek aramayı cevaplandırdım.

"Efendim?"uykulu ve boğuk çıkan sesimi düzeltmek için bir kaç kez öksürdüm.

" Kapıyı aç." duyduğum sözcükler üzerine hızlıca yataktan kalkarak pencerenin önüne geçip aşağı baktım, arabasına yaslanmış o da buraya bakıyordu, aynanın karşısına geçip dağılan saçımı kulağımın arkasına iterek kahkülümü düzelttim.

"Tamam açıyorum." telefonu kapatarak hemen gidip kapıyı açtım, bir şey söylemeden içeri geçip tekli koltuğa oturdu, bu adam tam bir görgüsüzdü, ben davet etmeden geçip oturdu inanabiliyormusunuz, kafamı kapıdan çıkararak sokağı kolacan ettim, sabahın beşinde evime genç bir erkeğin girmesi pek hoş karşılanmazdı elbette. Kimsenin olamadığına kanaat getirdiğime göre kapıyı kapatıp Ekinin karşısındaki koltuğa geçtim.

Bakışlarını uykulu gözlerime çevirerek konuşmaya başladı.
"Bu gün ilk günün küçük, bir haftan var sana vereceğim kağıtları ona bir şekilde imzalatıp onunla sevgili olacaksın." seside yüzü gibi soğuk ve sertti.

"Ya sana ihanet edip, her şeyi Araza anlatırsam," onun yaptığı gibi bakışlarımı yüzüne diktim. Söylediğin şeyi duymazdan gelerek sözlerine devam etti.

"Bu iş bitene kadar, bu evde kalmayacaksın, Damla ile birlikte kalacaksın o sana yardımcı olacak, " bakışlarını telefona çevirmiş telefonla ilgileniyordu.

Şaşkın suratımı ona çevirerek "Anlamadım?" dedim. Bu kadarda fazlaydı ama kendini ne sanıyordu. Üstümde hakimiyet kurabileceğini mi?

Telefondan kafasını kaldırarak bana döndü.
"Gayet iyi anladın, 5 dakika içinde hazır ol," dediğinde aval aval suratına bakıyordum.

"Ben evimden gitmek istemiyorum, " uykulu olmama rağmen güçlü çıkan sesime hayran kaldım.

"Sana isteyip istemediğini sormadım." dedi kendinden emin bir sesle.

"İstediğin hiç bir şeyi yapmayacağım, anneme bir şey yaparsan seni hapishanelerde süründürürüm." cümlemi bitirdikten sonra, mutfağa giderek dolaptan cam su şişesini çıkarıp bir bardak su doldurdum. Sinirlerim tepeme çıkmış dans ediyordu. Elimde duran bardağı sıkarken gözlerimi yumdum ve derin bir nefes aldım, gözlerimi açıp arkamı döndüğümde buraya doğru geldiğini gördüm, önüme dönerek doldurduğum suyu içip bitirdim. Suyumu bitirdiğimde o da dibimde bitti.
" Evimden gider misin?" elimdeki bardağı sertçe tezgaha vurarak bıraktım, üç adımlık mesafeyi iki adımda kapattı. Tam önümde durduğunda, kollarını iki yanıma koyarak tezgah ile kendi arasında sıkıştırdı beni, ilk kez ne kadar uzun olduğunun farkına vardım, uzun bir kız olmama rağmen kafam onun boynuna geliyordu, göz teması kurmak için kafamı kaldırmam gerekiyordu.
"Evinden gitmezsem ne yaparsın küçük?" Sağımda duran elini kaldırıp kahküllerimden yüzüme düşen tutamı kulağımın arkasına itti, çeneme kayan parmakları çeneme baskı yaparak kafamı kaldırmamı sağladı, bakışlarımız buluştuğunda yeşil gözlerinde ufacık bir umut ışığı aradım ama yoktu, bu durumdan kurtulmak için iki elimi göğsüne koyarak itmeye çalıştım. Çalışsamda başarılı olamadım.

Bakışlarını yüzümden gözümden çekerek " Anneni özledin mi ufaklık?" diye sordu alaycı bir ses tınısıyla. Sol eliyle cebinden telefonu çıkardı, Sağ koluyla belimi kavrayarak arkama geçip belime doladı ellerini, kafasını omzuma koyarak görüntülü arama başlattı, kalbim korkuyla atmaya başladı, bu adama bu kadar yakın olmak korkutuyordu beni.
Aramayı, geçen gün annemle resmini gördüğüm kadın açtı, kadın kamerayı anneme çevirdiğinde uyuyan anneme doğrulttuğu silahıda gösterdi, korku dolu kalbim göğüs kafesimden çıkmak istercesine atıyordu , dizlerimin bağı çözülmüş gibi hissediyordum, dizlerimin üstüne düşecek gibi olduğumda belimdeki el baskısını arttırarak kendine daha çok bastırdı, "Sana son kez soruyorum kabul ediyor musun?" kulağıma fısıldayarak konuşurken , nefesi hâlâ boynumdaydı, Düşünmeden korkuyla kafamı evet anlamında salladım. Yaptığım hareket yüzünden dudakları boynuma sürtündü. Bir kaç saniye daha durduktan sonra beni iterek bıraktı, bırakmasıyla birlikte yeri boyladım. Gözümden düşen yaşı elimin tersiyle silerek düştüğüm yerden kalkıp odama gittim. Annem için yapmak zorundaydım, bavulu açıp içine kıyafetlerimi yerleştirdim. Arkamdan sürükleyerek içeri geldiğimde Ekinin içeride olmadığını dışarı çıktığını anladım, kapıyı kilitleyip arabaya bindim. Yol boyunca ikimizde konuşmadık. Tanıdık lüks evin önünde durdu, kapıyı açan Damla, karşısında beni görünce sarılmak istedi, ama sarılmasına izin vermedim.
Her şey Onun yüzünden oldu, bana o
şirkete gitmemi söyleyen oydu, eğer söylemeseydi belkide böyle olmazdı. Hiçbir şey söylemeden koltuğa oturdum.
Damla yanıma geldi , bağdaş kurarak oturdu ellerimi avucuna alarak konuşmaya başladı. "Bana kızgın mısın?" sesi üzgündü.
Cevap verme gereksinimi duymadım,
"Ben mecbur kaldım özür dilerim ," diyerek devam etti.

TENİMDEKİ İMZA 🦋(DÜZENLENİYOR) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin