Circles.

2.3K 307 87
                                    

İlk gözlemlerim, hatalarım ve daha bir sürü şey.

İlk izlenim kanımca -düşünülenin aksine- gösterdiğiniz tavırdan öte gözlemlerinizdir. Çünkü en derinde sergilediğiniz her tavrın temeli gözlemlerinizle oluşur. Kişiyi tahlil edersiniz ve nasıl davranmanız gerektiğine karar verirsiniz. Ben de Chan'a karşı böyleydim. Onu tanımadan çok önce aslında çoktan tanışmıştık. Zihnimde olmuştu ve temeli, ona dair temellendirdiğim her şey gözlemlerim sayesinde oluşmuştu.

Chan okulda popüler dediğimiz o ekibe dahildi. Üst sınıflarla takılırlar, partilerlerdi. Çoğunlukla Jae, Wooyoung, Minho ve Hyunjin ile takılırlardı. Yakın arkadaşlarından bir ikisini tanırdım. Kendi döneminden Minho'yla bir iki muhabbetimiz olmuştu. Garip birisiydi. Bazen aniden bağırırdı ama nedenini anlayamazdınız.  Alttan aldığı dersin sınavında tanışmıştık. Kendi dönemimden Hyunjin ile konuşuyordum. Hyunjin herkesle konuşuyordu tabii o ayrı. Grup içinde de önemli biriydi. Hatta arkadaş grubunu Hyunjin ayakta tutuyor bile diyebilirdim. Sürekli parti planları yapar, herkesle flört havasında konuşur ve genelde kendini sevdirirdi. Bir iki kere okulun arkasında öpüşmüştük bile Hyunjin'le. Üzerine düşündüğüm bir şey değildi. Hyunjin'in öpmediği birini bulamazdınız zaten fakültede. O kadar alışılmış bir şeydi ki kimse zamparalık olarak algılamıyordu . Hyunjin'e özgü bir tokalaşma  gibiydi. Yine de kafeteryada bir iki tokat yediğini görmüştüm bu yüzden. Herkes aşırı rahat değildi. Değil mi?

Ben de daha çok kafası rahat olan insanlarla arkadaştım. Jisung ve Seungmin ile aynı dönemdik.  Jisung da popüler sayılırdı bana göre. Minho ile çok yakınlardı ve genelde Chan ve ekibi onu nerede görseler selam verirlerdi. Yine de ne düşündüğünü anlamak çok zordu. Kendinden hiç bahsetmezdi. Kapalı kutu tabiri onu bir bütün olarak en iyi tanımlayan şeydi. İki senedir konuşuyorduk ama evine hiç gitmemiştim mesela. Erkek arkadaşıyla kaldığını söylemişti bir keresinde. Ama onu Minho'yla sarmaş dolaş gördükten sonra pek inanasım gelmemişti. Kendinden bahsetmese de birini aldatacak yapıda biri değildi. Büyük ihtimalle çevresindekileri uzak tutmak için uydurduğu bir şeydi. Jisung karmaşıktı ve ben onu çözmek için çok tembel biriydim. Ama bütün bu gizemlere rağmen iyi bir arkadaştı. Çoğu insanda olmayan dinleme yeteneğine sahipti ve ciddi anlamda sevimliydi. Seungmin'leyse kampüsteki büyük kütüphanede tanışmıştık. Projem için aldığım kitapları teslim etmek adına kütüphaneye gittiğimde koskoca salonda tek başına kitap okuyordu. Vize haftası bitişiydi ve bütünleme sınavları için de erken bir tarihti. İlgimi çekmişti. Bu yüzden yanına gidip burada ne yaptığını sormuştum. Başta tersleyeceğini  düşünmüştüm. Şu "asosyalim ama mutluyum"cular gibi duruyordu. Fakat tahminlerimin aksine kısaca;
"Kafamı dinliyorum." diye cevaplamıştı. Genelde insanlardan uzak duran ama iletişim bozukluğu olmayan hatta çoğu zaman anlattıklarınızı çok iyi kavrayabilen biriydi. Konuşmalarında hafif bir iğneleyici ton sezerdim hep. Bana İngiliz komedyenlerini hatırlatırdı. Çok okuyan biriydi. Hoşuma giden bir diğer özelliğiydi. Şu popülerler gibi değildi mesela. Onların elinde kitap dahi göremezdiniz. Bir de hazırlıktan Chenle vardı. Onunla hâlâ nasıl tanıştığımızı hatırlamıyorum. Yine de konuşkan ve eğlenceli bir yapısı vardı. Komik gülüşünü duymak hoşuma gidiyordu.

Yani kısaca her gün yanından geçtiğiniz yüzlerce insandan birkaçı benim arkadaşımdı. Ben de o yüzlerce kişinin içinde olan ve etrafındakileri sürekli izleyen çok göze batmayan ama ilgi çekmek isterse bunu becerebilen biriydim. Chan'ı fark edişim de bu gözlemlerim sonucu olmuştu.

Aslında onu tam olarak tanıdığımı söyleyemezdim. Çoğu zaman kampüste çimlerde tek başına -sonradan evinde gördüğüm kadarıyla- yasemin çayı içerdi. Onu, bir zamanlar tiyatro kulübünün binbir dil dökmeyle yaptırdığı betondan yapılma yer yer çatlakların olduğu amfi tiyatrodan izlerdim. Onu izlerken fark etmeden çatlaklardan çıkan otları, çiçekleri yolardım. Doğa kendini onardıkça, yaralarını sardıkça ben tekrar tekrar açıyordum o yaraları sanki. En sevmediğim huyumdu. Aslında sevmediğim çok huyum vardı. Ama genelde kendim dışımda bir canlıya zarar vermezdim. Yolduğum zavallı çiçekler hariç.  Chan hayatıma dahil olduktan sonra temelli tiksindim bu özelliğimden.

Onunla ilk etkileşimimiz de bu özelliğimden dolayı olmuştu.

Amfi tiyatronun orta basamaklarına sırt üstü uzanmış yüzüme vuran güneşin tadını çıkarıyordum. Dersim iptal edilmişti ve arkadaşlarım da yemekhanedeydi. Kafamı dinlemek için iyi bir zaman dilimiydi yani. Güneş beni ısıttıkça daha da mayışıyordum. Kollarımı açıp üst ve alt basamaklara uzattım. Kafamı yasladığım  çantama daha da yüzümü gömdüm. Bu yüzden burun deliklerimden biri kapandı ama umurumda değildi. Üst basamağa koyduğum elimin altında çimenler vardı. Ya da yabani otlar. Emin değildim. Gözlerim kapalıydı. Ne olduğunu anlamak için elimin altındaki otları çekiştirdim. Zaten bi' çekmelik canı olan otlar direkt parmaklarımın arasında ezilmişti. Gözlerimi açmadan elimi kokladım. Ezilmiş çimen kokusu o kadar hoşuma gitmişti ki otları yolmaktan sadistçe  bir zevk bile almıştım. O yüzden el yordamıyla otların tünediği çatlağı tekrar bulmaya çalıştım ama elimde gelen tek şey kavisli bir deriydi. Beklemediğim bir şey olduğu için ürkerek gözlerimi açtım. Güneşe direkt baktığım için gözlerim kamaşmıştı bu yüzden tekrar gözlerimi yumdum ama o kısacık anda bile bunun bir insan ayağı olduğunu ve üst basamakta oturan silüetin bir  parçası olduğunu anlamıştım. Silüet de güneşten dolayı göremediğimi fark ettiği için üzerime eğilmişti. Yüzümün üstünde oluşan gölgeden böyle hissetmiştim en azından. O yüzden gözlerimi tekrar açtım. Chris'in yüzü -eğilmekten dolayı hafif tombullaşmış  haliyle- karşımdaydı. Onu görmeyi beklemiyordum aslında. Bu yüzden şaşkınca baktım. O ise normal olarak şaşırmış falan değildi. Hafif bir sırıtış bile  vardı suratında ama alaycı olanlardan değildi. Hatta biraz şapşal bir hava kattığını söyleyebilirdim.

"Doğaya zarar verme güneş çocuk."

eternity and a day. chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin