How to fight loneliness.

1.2K 242 96
                                    

Tehtitler, şüpheler ve daha bir sürü şey.

'İnsan pek çok şeyde olduğundan başka türlü görünmeyi başarabilir, ama asla mutluluk taslayamaz.' der Borges Gölgeye Övgü'de.

Dışarda birçoklarının yanında mutluymuş gibi yaparız. Ama içimiz kaosta sallanan yapraksız ve dalları kurtlanmış bir ağaç gibidir. Sesi çıkmaz rüzgarda yaprakları olmadığı için. Ve fakat bu savrulmadığına rüzgarda, üşümediğine bir kanıt mıdır?

Dışardan mükemmel görünen hayatında her şey yolundaymış gibi davranan ama mutsuzluğu derinden yaşayan birini biliyorum. O gerçekten de çok başka görünebiliyor ve fakat mutluluk taslayamıyordu. Hwang Hyunjin umursamaz, acımasız ve mükemmelmiş gibi davranabiliyordu. Fakat o; mutluluk taslayamıyordu.

Sol amfide Devlet teorisi için Seungmin'e tuttuğum yere birinin oturmasıyla soluma döndüm.

"Pardon oraya arkadaşım gelecek-" Hwang Hyunjin'i görmemle bir anlık duraksadım.

"-ti."

Eninde sonunda Hyunjin'le karşılaşacağımı biliyordum. Changbin'le ev arkadaşıydım. Chan'le ilgileniyordum ve Minho'yla yakın sayılırdım.

Fakat bu karşılaşmanın bir kafede tesadüfi bir denk geliş ya da okul koridorunda bir bakışmayla olur sanmıştım. Hwang Hyunjin'in direkt yanıma gelip oturmasıyla değil.

"Başka bir yere de oturabilir." dedi Hyunjin yavaşça gülümseyerek.

Bu onun istediğimi yaparım yüz ifadesi gibiydi.

Sessizce önüme dönüp 700 küsür sayfalık lisans kitabını açıp okumaya başladım. Tek isteğim onun odağından çıkmaktı. Chan'le konuştuklarımız aklımda cirit atıyor gerildikçe geriliyordum.

"Çok da konuşkansın." dedi Hyunjin dirseğiyle kolumu dürtüp.

"Dersten önce konuyu okumak istiyorum." dedim aklıma ilk gelen şeydi bu. Halbuki sene sonunda not dilenip kitap kapağını açmayacak tiplerdendim.

"Öyle mi?" dedi Hyunjin alayla.

"Yalnız yasa oluşum nedenleri'ndeyiz."

"Neredeyse yüz sayfa atlamışsın." dedi kitabımı önüne çekip olduğumuz konuyu açarken.

Kendime lanet okuyup ona döndüm.

"Ne istiyorsun Hyunjin?" dedim sinirle. Cidden sinirlerimi hoplatıyordu.

"Neden sürekli arkadaşlarımın yanında dolanıyorsun?" dedi dişlerinin arasından. Hayatımda gördüğüm en soğuk gözlerle bakıyordu. Eğer onun nasıl şen şakrak biri olduğunu görmesem bu haliyle ruhunun çekilmiş olduğuna emin olurdum.

"Neyden bahsediyorsun?" dedim kuyruğu dik tutarak. Hwang Hyunjin de olsa kimse hayatıma elini kolunu sallayarak müdahale edemezdi.

"Bilmiyormuş gibi yapma Felix." dedi. Ufak bir tebessüm vardı dudaklarında. Güzel bir çocuktu Hwang Hyunjin diliyse zehir gibiydi.

"Changbin gelip kendi yerleşti evime." dedim aynı küçük gülümsemeyle.

"Kimseyi benimle ev arkadaşı olsun diye zorlanmadım."

"Ayrıca unutmadan," dedim ona tam dönüp.

"Changbin senin arkadaşın falan değil."

Hyunjin Changbin'in ismiyle biraz geri çekildi. Aralarındaki bu sorunun sebebi neydi kimse bilmiyordu ama Hyunjin Changbin'den çok daha fazla etkilenmişti. İkisinde de gördüğüm -görmekte olduğum- yegane şey buydu.

eternity and a day. chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin