1.1

1.2K 140 153
                                    

"Az kalsın onu öpüyordum. Ne düşünüyordum ki? Ne düşünüyordum... Tanrım... Neden onu öpmek istedim?"

Kihyun kafasında bir galon düşünceyle tanıdık mavi boyalı binanın önüne geldiğinde yaptığı ilk iş pencerelere bakmak olmuştu. Işıklar yanıyordu.

Bu durum onu mutlu etmişti. Çocuklar artık huzurlu olmalıydı. Geniş bir gülümsemeyle kapıyı çaldı. Fakat açan olmamıştı.

Tam tekrar çalmaya hazırlanıyordu ki içeriden bir kilit sesi duyuldu. Kapı açıldı, Hyojin gözüktü.

Kihyun'un gülen yüzü onu görmesiyle birden soldu. Hyojin ağlıyordu. Kırmızı yanaklarından süzülen gözyaşları adeta Kihyun'un kalbine damlayıp inanılmaz bir acı yaşatıyorlardı ona.

"Hyojin? Ne oldu? Neden ağlıyorsun?"

"K-Kiki... Kiki..."

Küçük kızın yanaklarını okşayıp sarıldığı sırada omzunun üzerinden içeri baktı. Hansung amca da dahil tüm ev halkı bir köşeye sinmiş kapıya bakıyordu.

Üstelik tanıdık iki sima da yaralı yüzleriyle aralarındaydı. Yoonsuk ve annesi.

"Aman Tanrım... "

Kihyun koşarak içeri girdiğinde herkesin yüzünde tarif edilemeyen bir tedirginlik vardı. Yoonsuk'un annesinin gözü mosmordu, dudağı patlamış ve saçları birbirine girmişti. Yoonsuk'un yüzündeyse kocaman bir tokat izi vardı. İkisi de ağlıyordu.

"Size ne oldu? İyi misiniz? Ne zaman geldiniz? Herkes neden burada?"

Sorularının yanıtsız kalması kendisini sinir etmeye başlamıştı. Ağzını açıp bağırmak üzereyken az evvel içeri girdiği kapının sertçe çarpılarak kapatıldığını duydu. Gözleri kocaman açılmıştı, kalbi çok hızlı atıyordu.

Yavaşça kafasını çevirip arkasına baktığında kapının yanında kahverengi saçlı, iri bir adamın durduğunu gördü. Elmacık kemiğinin hemen altında taze olduğu her halinden belli olan bir çizik vardı. Yüzüne oldukça ürpertici bir ifade hakimdi.

"Vay vay vay... Yoo Kihyun sen misin?"

"Evet. Siz kimsiniz?"

"Ben kim miyim? Ben kimim..."

Adam ağır adımlarla duvara sinen kalabalığa yaklaştıkça çamurlu botlarının tahta zemine vurduğu ses her yandan duyulacak bir şekilde yankı yapıyordu.

"Ben, Seonghun. Yoonsuk'un babasıyım."

Kihyun bir şey söylemek yerine Yoonsuk ve annesinin önüne dikilince adam birden durdu. Histerik bir kahkaha atıp alev saçan gözlerini Kihyun'unkilere sabitledi.

"Bu küçük deliğin sorumlusu sensin demek."

"Evet, benim. Bir şey mi soracaktınız?"

"Bir şey soracaktım... Evet, evet bir şey soracaktım."

Adının Seonghun olduğunu öğrendiği adam Kihyun'u hiç beklemediği bir anda tek eliyle yakasından tutup kendisine çekti.

"Senin sahibin nerede?"

"Benim bir sahibim yok."

"Saçma sapan işlere girişmişsin, farkındasın değil mi?"

"Ne demek istiyorsun?"

"Söylesene, böyle bir yer kurmak nereden aklına geldi? Sokaktan işe yaramaz insanları toplayıp yaşamalarını sağlamak..."

"Buradaki kimse işe yaramaz değil. Onlar kaliteli bir şekilde yaşamayı hak eden insanlar."

Essence // KihyukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin