0.7

1.2K 148 193
                                    

"Anne? Neden ağlıyorsun?"

"Anneye yine kötü şeyler söylediler... Ama anne iyi, merak etme."

"Benim yüzümden mi seni üzüyorlar anne?"

"Ne? Neden öyle düşündün?"

"Dün Yoongi'nin annesi beni parkta görünce dedi ki-"

"O kadın hep boş konuşuyor biliyorsun. Sen benim biriciğimsin. Bana güç veren tek şeysin."

****

"Anne... Lütfen ağlama! Benim canım zaten o bisküviyi o kadar çok istemiyordu. Paramız vardı ama bize vermedi. Kendisi para kazanamadı. O üzülsün. O parayla daha güzel bir şey alabiliriz."

"Oğlum... Güzel oğlum... Anne artık çok üzülüyor..."

"Neden anne?"

"Özür dilerim. Onu alamadık çünkü anneyi kimse sevmiyor. Herkes anneye kötü şeyler söylüyor. Her şey anne yüzünden..."

"Ama sen kötü biri değilsin anne. Sen benim en sevdiğim şeysin."

"Anne artık dayanmakta güçlük çekiyor güzel oğlum..."


Kihyun yüzüne vuran güneş ışığıyla gözlerini araladığında başı bir hayli ağrıyordu. Gözleri ve yanakları yeni ağlamış gibi nemliydi. Belki de uykusunda ağlamıştı. Yaşamadığı bir şey değildi.

Azıcık açtığı göz kapaklarını baş ağrısından ötürü uzun süre açık tutamadı. Derin bir nefes aldı ve uzandığı yerde dönmeye başladı.

Yatağı ne zamandan beri bu kadar güzel kokuyordu? Hatırladığı kadarıyla yumuşatıcısını yakın zaman içerisinde değiştirmemişti.

Koku tam olarak ne kokusu bilmiyordu ama odunsu bir kokuydu ve bir ormanda geziniyormuş gibi hissettiriyordu. Ferahtı ve insanı rahatlatıyordu. Bir kokunun böyle hissettirmesi ne kadar mümkündü?

Kafasında pek çok soru işareti bulunsa da kesin olan bir şey vardı.
Bu koku... Bir şekilde tanıdıktı.

Baş ağrısı yavaş yavaş yerini tatlı bir dinginliğe bıraktığında gözlerini tamamen açtı. Kendi yatağında değildi ve nerede olduğunu bilmiyordu.

Beyaz ve bej renkleri ağırlıklı döşenmiş oldukça aydınlık bir yatak odasında, kocaman bir yatağın sol yanındaydı. Üstünde önceki gün giydiği kıyafetleri vardı.

Geceye dair son Minhyuk'la yemek yediklerini, sonra arabaya bindiklerini hatırlıyordu. Kötü bir gündü ama panikten bunu bile unutmuştu.

Tam o yattığı yerde doğrulduğu sırada içeriye Minhyuk girdi. Üzerinde hala saten bir pijama takımı olsa da kendisinin biraz daha ayık gibiydi. Yatağın yanına yaklaştı ve boş olan tarafın ucuna oturdu.

"Uyanmışsın. Nasıl hissediyorsun? İyi misin?"

"Neredeyiz?"

"Benim evimde. Arabada uyuyakaldın ve uyandırmak istemedim. Kesinlikle artniyet yok, inan bana. Seni yatırıp pijamalarımı aldıktan sonra odaya girmedim bile."

"Rahatsızlık vermemişindir umarım..."

"Asla. Belki inanmayacaksın ama salondaki koltuklar da çok rahat. Ben bazen keyfi olarak orada uyuyorum."

Kihyun neden yaptığını anlayamasa da birden kendini tekrar yatar konuma getirmişti. Kendisine sevimli bir şekilde gülümseyen Minhyuk iyi olup olmadığı sorusuna yanıt bekliyor gibiydi.

Essence // KihyukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin