"Bugün görüşeceğiz. Bugün. Görüşeceğiz."
Kihyun bir yandan saçlarını düzeltip diğer yandan hızlı adımlarla şirket binasına yürürken oldukça heyecanlıydı. En sevdiği takım elbisesini ve favori mavi gömleklerinden birini giymiş olması da kendince bu heyecanını dışa vurur nitelikteydi.
Minhyuk'la geçirdikleri o güzel günün arından iki gün geçmişti. Ormandan el ele çıktıktan sonra aralarında pek bir konuşma geçmemişti. Yalnızca yemek yemişlerdi ve ardından Minhyuk onu eve bırakmıştı.
Tabii Kihyun da arabadan inerken yanağına bir öpücük kondurup 'dikkatli git' demeyi ihmal etmemişti.
Her şey iyiydi, güzeldi. Fakat o gün ayrıldıktan sonra iki gün boyunca hiç konuşmamışlardı. Beraber o kadar güzel zaman geçirdikten sonra telefonunda ne bir mesaj ne de bir arama gören Kihyun kendine itiraf etmekte zorlansa da hayal kırıklığına uğramıştı.
Kendisi aramayı veya mesaj atmayı denemiş miydi? Elbette. Telefonu eline alıp rehberde numarasının üstüne pek çok kez gelmişti ama hemen sonrasında utanıp telefonu yatağa fırlatması bir olmuştu.
Normalde insanlar sevgilileriyle her gün konuşur muydu? Yoksa canları ne isterse onu mu yaparlardı? İki gün konuşmayınca karşı tarafı özlemek normal miydi?
Bunların hepsi keşfetmesi gereken şeylerdi. Sonuç olarak bugün projenin gidişatını konuşmak üzere buluşacaklardı. Derin bir iç çekerek binaya girdiğinde birden yavaşlayıp çevresine bakındı. Hyunwoo Kihyun'a asansörü yenilettiğini söylemişti ama görünüşe bakılırsa girişin aydınlatmasıyla da biraz oynamış gibiydi.
Adımlarını merdivene çevirdiğinde etrafın daha huzur verici gözüktüğünü düşündü. Merdivenlerin başına geldiğindeyse aniden durdu.
Bir an için o kadar katı çıkmayı hiç istemediğini düşündü. Öte yandan korkularıyla başa çıkmaya da başladığından eğer asansörü bekleyen biri daha varsa onunla çıkabileceğini düşündü. Şanslıydı ki biri bekliyordu.
Şirketin grafik tasarım bölümü yetkilisi Moon Byulyi.
Güzel ve dikkat çekici bir dişi alfa olan Byulyi'nin normal şartlarda Kihyun'la pek bir irtibatı yoktu. Yalnızca yoldan geçerken selamlaşıyorlardı işte ama bu yeterliydi.
Asansörün gelmesiyle Byulyi'nin hemen ardından koşarak içeri girdi. Birbirlerine başlarıyla selam verdiler ve inecekleri katlara bastılar. Tam kapı kapanıyordu ki uzaktan birinin asansöre doğru koştuğunu gördüler.
Byulyi'nin asistanı Kim Yongsun.
"Kapıyı tutar mısınız lütfen!"
Byulyi gülerek kapıyı açma tuşuna bastığında Yongsun da onlara yetişmişti. O da Kihyun'a selam verip Byulyi'nin yanına geçti.
"Tam zamanında yetiştim sanırım."
"Yetişemesen de olurdu güzelim, seni bekleyebilirdim."
"Teşekkür ederim. Tırnaklarıma bak! Dün yaptırdım."
"Çok güzel gözüküyorlar."
"Senin kadar güzeller mi peki?"
İkili kendi aralarında kıkırdaşırken Kihyun bir köşede kendini sorguluyordu. Yongsun güzel bir omegaydı ve Byulyi ile aralarında bir şeyler olduğunu uzun zamandır biliyordu.
Sadece... Eskiden olsa bu konuşmalar ona çok sevimsiz gelirdi ama şimdi kulak kabartmış diğerinin nasıl bir dönüt vereceğini bekliyordu.
Onlar katlarında gülüşerek indiklerinde Kihyun kendi başına iki kat daha yukarı çıktı. Başarmıştı. Üstelik son iki katta biraz tedirgin olması dışında hiç korkmamıştı.