"İyi, hoş... Ben buraya geldim... Ama karşısına çıktığımda ne söyleyeceğim?"
İşe gelecek hafta başlama kararı almalarına rağmen Minhyuk yaklaşık üç gün sonra yeniden Hyunwoo'nun şirketinin önünde bitivermişti. Üstünde en sevdiği kazaklarından biri ve ince bir kot ceket vardı.
Niçin mi gelmişti? Tabii ki Kihyun'u görmek için.
Görüşmedikleri süre içinde hiç ummadığı anlarda kendini birden onu düşünürken buluyordu. İki defa gördüğü biri olduğundan gözünde canlandıracak pek kare yoktu tabii ve bu onu deli ediyordu.
Sadece iki kere gördüğü birinin kendisini bu denli etkilemiş olması...
İki..."İnsanların yollarının ortasında öylece dikilmek gibi bir hobin mi var?"
"Bununla beraber üç oldu."
Minhyuk kafasını odakladığı yerden kaldırdığında gerçekten 'yolun ortasında öylece dikildiğini' fark etti. Gözleri kendisine seslenen Kihyun'u bulduğundaysa yüzü istemsizce sorgular gibi bir ifade almıştı.
Gökyüzünde güneş yoktu ama onun gözlerinde kocaman bir güneş gözlüğü vardı.
"Sen sormadan ben söyleyeyim, gözlerim alerji olmuş. Bulutların arkasındaki güneş bile canımı acıtıyor."
"Geçmiş olsun..."
"Sen niçin buradasın?"
"Ben... Bay Son odasında mı?"
"Normalde olsa ben nereden bileyim, gördüğün üzere henüz içeri girmedim derdim ama... Bugün gelmeyecek."
"Şirketi biraz gezmek istemiştim. Gelmişken ona da bir selam veririm diye düşündüm."
"Şirketi mi gezmek istemiştin?"
"Evet..?"
"Bildiğin şirket işte..."
"Gezemez miyim?"
"Senin canın çok sıkılmışa benziyor."
"Biraz."
Gözlerini gözlükle kapatmış olsa da göz devirdiği hissediliyordu. Derin bir nefes aldı, sonra yürümeye başladı. Minhyuk'u sollayıp şirketin kapısına vardığında aniden durdu ve Minhyuk'a döndü.
"Şirketi gezeceğim demiştin."
"Ah... Evet."
Aldığı güçle hızlı bir şekilde kapıya yürüyüp Kihyun için açmaya ve centilmenlik etmeye yeltenmişti fakat kendisi geldiğinde Kihyun içeri girmişti bile.
Siyah saçlı sonunda içeri girdiğinde Kihyun gözlüğünü çıkarmıştı, o koca şeyi trençkotunun cebine sokuyordu. Arkasına bile bakmadan ilerlediği sırada Minhyuk peşinden koştu ve ona seslendi.
"Kihyun?"
"Efendim?"
"Bana eşlik edebilir misin? Kaybolmak istemiyorum."
Sorduğu soruyu ne kadar saçma bir şekilde bağladığının farkına vardığında Kihyun çoktan kendisine dönmüştü bile. O gün yüzüne hiçbir şey sürmemişti ve makyajsız yumuşacık gözüküyordu.
Minhyuk o an için bir tepki vermemiş olsa da elbette ki yanaklarını ne kadar sıkmak istediğini daha sonra düşünebilmek için bu anı kafasına not almıştı.
"Beş yaşında falan mısın?"
"Hayır. Ama bana eşlik edersen daha eğlenceli olur diye düşünmüştüm."