#
Güz: Hey, Yaz'ım!
Güz: Ne yapıyorsun?
Ayaz: Tanem'e hediye arıyoruz
Güz: Peki, kolay gelsin.
Güz'ün mesajına görüldü atıp hediye fikirlerine geri döndüm. Ece Tanem'e bir kutu çikolata almayı önerdi. Ama Deniz, Tanem'in diyette olduğunu söyledi. Ne diyetiydi şimdi bu durduk yere? Tığ gibi kızlar niye diyete girip tığ gibi olmayan kızları üzüyordu. Caniler...
"Şiir yazsanıza Tanem'e."
İşte bu son fikir bizim pek değerli baba yiğitimizden gelmişti. Keşke gelmeseydi. Şiir ne Allah aşkına! Cahit Zarifoğlu'muyuz biz?
"Biz nasıl yazalım şiir? Sözel okuyoruz diye bizi şair mi sanıyorsun?"
Deniz bu sefer Eren'e 'mal mal konuşma, çakarım ağzının ortasına iki tane' der gibi bakıyordu. Ah, pardon! 'ne husus hakkında konuşuyoruz beyefendi, idrakım sizin için kifayesiz kalıyor' gibi bakıyordu.
"Geçen sene şiir yarışmasında hiç öyle gözükmüyordu ama..."
İşte bomba cümlenin başlangıcı...
"... Tek gecem olsun ki seni düşünmeden geçirdiğim
İşte o zamandır, belki de aşkından geçtiğim, derken pek şairane duruyordun."Ve bam!!!! Deniz sadece Eren'e ağzının payını vermekle kalmamış; ayrıca geçen sene yarışmada Eren'in yazıp söylediği şiirden okuduğu dizelerle de üzerine mum dikmişti. Mumu çoktan yakıp üflemiş bile olabilir.
"Ağabey... Kız seni fena paketledi."
Deniz yine utançtan kızarmıştı. Madem kızaracaksın neden laf sokuyorsun kızım?
"Ama güzel fikir. Tenefüslerde şiir karaladığın bir defterin vardı, ondan yazarsın bir iki tane."
"Komple defteri versene."
Deniz'in hevesle söyledikleri Eren'i yeniden şoka uğrattı. Çocuk Tanem'e iki yıl içinde düzinelerce şiir yazmıştı ama onları Tanem'e verme konusunda hep çekimserdi. Aşıktı işte... Bir yanı mahcup bir yanı hevesli.
"Ama ben o deftere öylesine yazıyorum. Pek güzel şiirler yok içinde."
"Ya sen onu bunu boşver. Tanem'e o defteri verirsen Koskoca Artemis'i bile mat edersin."
Deniz, Eren'in şiir defterini duyduğundan beri yerinde duramıyordu. Hani yüzünde güller açıyor, derler ya... Öyleydi işte. Şu an yüzü gül bahçesiydi.
"Şimdi ben defterimi ona verince ya beni yanlış anlarsa?"
Deniz'in bu seferki bakışları 'lan dümbelek, nesini yanlış anlayacak' gibiydi. Bu sefer harbi harbi öyleydi.
"Nasıl bir yanlış anlaşılma? Senin onu sevdiğini falan mı düşünürdü?"
Eren derin bir nefes aldı. Sanırım şu an hepimizin, Deniz'in; Eren'in Tanem'e olan hislerini anladığını anladığımız vakitti.
"Sen sevgini yanlış anlaşılabilecek bir şey gibi mi görüyorsun? O yüzden mi sevgini anlasın diye dağlara taşlara onun aşkını haykırıyorsun?"
Üüüüüüfff!! Bu kıza bu gün bir şeyler olmuştu. Yine de iyi ki olmuştu.
Ama garip bir şekilde garip hissediyordum. Bu gün Deniz fazlasıyla göze batıyordu. Ondan beklemediğim, beklemediğimiz, şeyler yapıyordu. Ve benim aklıma Güz'ün dedikleri geliyordu.
Sen Deniz'in nasıl birisi olduğunu bilmiyor musun? O sana yazar mı be?
Bu gün öğrendik ki: Bildiğimiz Deniz aslında bilmediğimiz Deniz'miş. Yani Deniz bana yazabilir? Yani o zaman Deniz Güz olabilir?
Hayır, olamaz...
Daha az önce bana mesaj yazmıştı ve Deniz telefonuna hiç dokunmadan bunu yapamazdı.
Deniz, Güz değildi.
Bu beni üzüyordu. Çünkü Güz beni böyle severken; benim onun yerine başkalarını koymaya çalışmam çok alçakça gibiydi. Yine de kim olduğunu bilmek güzel olabilirdi. Tabii bunu o söyleyene kadar bilemezdim.
Yine de bunu bilmeme gerek yoktu. Güz'ün de dediği gibi: Onu sevseydim ölür müydüm sanki?
#
Babbarabbaaaaaaaa!!!! Adeta saçmalıklarımı yarıştırıyorum. Ey gidi ey...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz ile Güz • texting •
Historia CortaGüz: Beni biraz sevsen diyorum... Ayaz: Şu an meşgulüm. Ayaz: Belki sonra...