#
Su gızımız da mı gelmiiiiş? Hoşgelmiş,safalar getirmiiiiş!
Bu ne?
Bu, birazdan duyma ihtimalimizin epey yüksek olduğu bir cümle. Çünkü şu an geldiğimiz yer, bu cümleyi söyleyebilecek olan, yeryüzünün muhterem simalarından birisi... Balıkçı Erkan amca...
Balıkçı Erkan amca bizim mahallenin en sevilen insanıdır. Çünkü mahalle ahalisine balık ekmeği bedavaya verir. Bir gün batacak ama henüz haberi yok. El birliği ile bu haberi kendisinden saklıyoruz. Haberi alırsa eğer batmadan önce tası tarağı toplayamadan Hakk'ın rahmetine kavuşabilir.
Erkan amcacığımız isminin hakkını yiyerek -ciddi manada yiyerek- tonton bir amca olma sıfatına erişmişti. Ama cidden tonton... Böyle sabah akşam yanaklarını sıkmak isteyeceğiniz cinsten. Ama tabii elin adamının yüzünü niye mıncıklayalım? Daha sevdiğimize bir kere bile sarılamamışken?
Erkan amcanın gözünüzde canlandığına eminim. Bir de Erkan amcanın küçük bir büfesi vardı. Üç duvarının üçüne de Fenerbahçe bayrakları, atkıları, futbolcuların fotoğrafları asılıydı. Yoo, hayır. Fenerbahçe'li falan değildi. Saçmalamayın, yok öyle bir şey. Nereden çıkarıyorsunuz bu saçma şeyleri?
Neyse işte konumuz Erkan amca değil bizim.
Ayaz'la beraber yaklaşık 7-8 adım sonra Erkan amcanın büfesine giriş yapacaktık. Ve o yine beni o müthiş cümlesiyle anacaktı. Tabii an itibariyle büfeye giriş yapmıştık...
"Ayaz oğlan hoşgeldin!"
"Hoşbulduk Erkan abi!"
Güzel. Ben de hoşbuldum. Hoşgeldin falan demene gerek yok Erkan amca.
"Su gızımız da mı gelmiiiş? Hoşgelmiş, safalar getirmiiiş!!"
Ama Erkan amca... Oluyor mu şimdi senin bu yaptığın Ayaz oğlanın yanında?
Tabii Ayaz oğlan durur mu? Başlar gülmeye. Çocuk öyle bir gülüyor ki ne zaman biteceğini tahmin etmek mümkün değil. Meteoroloji gelse tökezler. Çünkü meteoroloji hava bilimidir. Ne işi olur Ayaz'ın kahkahasıyla..?
Sonunda gülmeyi kesen Ayaz oğlan, Erkan amcaya döndü. Erkan amca da tabii alışmış Ayaz'ın gülmelerine, ses çıkarmıyor.
"Erkan amca, hani demiştin ya 'Sıcağını buldun mu durulursun' diye. Sonra bana 'Ama bulunca ilk bana getir ha' demiştin. Ben de getirdim."
Ve Erkan amca da gülmeye başlar. Neyse ki Erkan amca tatlı gülüyor.
Şu an bir şey fark ettim: Etrafımdaki herkes gülüyor, ben ise salak gibi onları izliyorum. Bir gün ben de güleceğim ve o zaman diğerleri aval aval bakan taraf olacak!
Ve bir şey daha: Ayaz şu an beni buraya Erkan amcaya tanıtmaya gelmiş. Aslında göstermeye demek daha mantıklı. Çünkü zaten tanışıyoruz. Ama bu durum; benim, Ayaz oğlanı durultan sıcak olduğumu değiştirmiyor. Hayatta bazen güzel şeyler de oluyor.
"Ayaz oğlan, sen su gızımı nasıl buldun? Kaç yıldır aynı mahalledeyiz, yeni yeni başladı bizimle konuşmaya."
Ayaz oğlan sırıtmaya başlıyor. Çünkü aklına mazi geliyor. Neyse ki 'ben onu bulmadım o beni buldu' demiyor.
"Yok Erkan amca, zaten ben onu değil o be- ah!"
Diyordu... Ama bir dirsek her zaman insanın sesini kesebilir.
"Ne vuruyorsun kızım?"
Çünkü benim tikim var, sevdim mi vuruyorum. Tik işte n'aparsın?
"Yanlışlıkla oldu afedersin."
Ay birazdan kendimi tutamayıp ben de güleceğim ya..!
"Yanlışlıkla böbreğimi iflas ettirdin, farkında mısın?
Hala gülüyor...
"Böbreğin orada değil bir kere!"
"Ama olabilirdi."
"Ayaz oğlana bak! İnsan anatomisine meydan okuyor!"
"Belki benim anatomim problemli?"
"Sen merak etme, öyle olsaydı vurmazdım!"
Sessizlik...
Habire susuyoruz ya... Mükemmel bir şey... Ek olarak yüzlerde hafif tebessüm. Az önce tartışmışız ama gülüyoruz. Çünkü hayatımızda ilk defa tartışırken bu kadar eğlenmiştik. Biz cidden malız. Kötü bir eylemi yaparken nasıl iyi bir eylemi devamında getirebiliriz ya?
"Ne tatava yaptınız be çocuklar. Gelin size balık ekmek yaptım, yiyin."
İşte aslında mahalle ahalisinin balık ekmek yemesinin nedeni. Balık ekmek yerken insan küs kalamıyor, kızgın olamıyor, nefret duymuyor.
Ha bir de para ödemiyor...
Zaten insanlar kendilerini mutlu eden şeylerin koşulsuz olduğunu fark etseydi, hayatı şartlandırmazdı.
#
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz ile Güz • texting •
Cerita PendekGüz: Beni biraz sevsen diyorum... Ayaz: Şu an meşgulüm. Ayaz: Belki sonra...