#
"Ağabeyim ne zaman gelecek?"
"Gelir birazdan."
Işıl'ın sürekli sorup durduğu ve sormaktan asla bakmadığı soruya; Deniz her zamanki cevabı vermişti.
"Ama biraz önce de aynısını demiştin."
Deniz, Işıl'ın söylediğiyle kahkaha attı. Sesinin çok fazla çıktığını düşünerek etrafı kolaçan etti. Kimsenin ona bakmadığına emindi ama yine de tedirgindi.
"Merak etme, kimse duymadı."
Oturdukları çardağın arkasından gelen sesi duyunca kalbi hızla atmaya başladı. Gözleri irileşmiş, bedeni hareket edemiyordu. Ayaz yanlarına gelip tam karşısında oturduğunda; Deniz'in yaptığı tek şey masadaki poşetlere bakmaktı.
"Bak işte, birden seni görünce dondu yine."
Deniz dehşete düşmüş bir şekilde Işıl'a bakarken; Ayaz, sırıtıyordu.
"Hep böyle yapıyor. Aşık mıdır nedir?"
Deniz endişeyle gülümseyip önündeki poşeti açtı. İçindeki dürümü çıkarıp kağıdını açtı.
"Sen şimdi açlıktan ne dediğini bilmiyorsun. Ye şimdi bunu, daha mantıklı konuşmaya başlayacaksın."
Deniz, dürümü Işıl'ın eline verdi.
"Ben daha 7 yaşındayım. Mantıklı konuşmak için bir sürü senem var."
Ayaz, Işıl'ın söylediğine kahkahalarla gülüyordu.
"Şöyle gülmesene, vicdansız."
Deniz'in mıırldanarak söylediğini Ayaz duymamıştı. Çünkü hala gülmekle meşguldü.
"Ağabey, Güz ablam sana vicdansız dedi."
Deniz bu sefer Işıl'a bakmak yerine bakışlarını direk Ayaz'a çevirdi. Ayaz da kahkahalarına son vermiş, Deniz'e bakıyordu.
"Demek Güz ablan bana vicdansız dedi."
Deniz utançla bakışlarını indirmişti. Ayaz oturduğu yerden masaya doğru eğildi.
"Aşk olsun Güz ablası, ben vicdansız mıyım?"
Deniz'in yanakları kızarmıştı. Bir an ne diyeceğini bilemedi. Cebinden telefonunu çıkardı. Ayaz, Deniz'in ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. Birkaç saniye sonra Ayaz'ın telefonuna bir mesaj gelmişti. Böylece Ayaz, Deniz'in ne yaptığını anlamıştı.
Güz: Yok canım, ne vicdansızı?
Güz: Sen de vicdansızsan... Dünyada artık vicdan diye bir şey kalmamış demektir.
Ayaz mesajları gülümseyerek okuyordu. O mesajları okurken Deniz ise onu izliyordu. Ayaz kafasını kaldırıp ona baktığında Deniz utanarak telefonuna bakmaya devam etti.
"Yüzüme bakamazken mesajlarda yürümek mi? Efsanesin."
Deniz yeniden bir şeyler yazmaya başladığında Ayaz da telefonuna baktı.
Güz: Efsane değil; klavye aşığıyım ;)
Ayaz ufak bir kahkaha attı.
"Yürümüyorum, koşuyorum diyorsun yani. Gülücük falan..?"
Güz: Cidden ha!
Güz: Yürek mi yedim ne ettim?
Güz: Düşüp bayılacağım şimdi.
Güz: Gözlerine öldüğüm karşımda duruyor,
Güz: Gözlerinde kaybolamıyorum.
Deniz, Ayaz'a baktığında ekrana bakıp gülümsediğini gördü. O, Ayaz'ın gülümsemesine dalmışken Ayaz kafasını kaldırdı. İkisi göz göze gelmişken Deniz her zamanki gibi utanıp başını eğmişti.
"Sizi anneme söyleyeceğim."
Deniz ve Ayaz şaşkınlıkla Işıl'a bakıyordu.
"İkisi de beni unutup başka şeyler yapıyor diyeceğim."
Deniz paniklemişti. Işıl'ın saçlarını okşayıp yanağını hafifçe sıktı.
"Saçmalama Işıl'ım. Biz ne zaman unutmuşuz seni?"
Işıl lokmasını yutar yutmaz konuşmaya devam etti.
"Unuttunuz işte! Hem senin ağabeyime yürüdüğünü de söyleyeceğim. Hem de beni kandırmak için saçlarımı okşadığını."
Deniz hayretle gözlerini almıştı. Ayaz ise gülmemek için kendini zor tutarak onları izliyordu.
"Bir kere ben seni sevdiğim için saçlarını okşuyorum. Seni kandırmak için değil."
Işıl bir süre düşündü. Ardından küçük isyanlarına devam etti.
"O zaman ben de sadece ağabeyime yürüdüğünü söylerim!"
Deniz sıkıntıyla derin bir nefes aldı.
"Söyle, bakalım annen sana mı inanacak bana mı?"
Işıl dudaklarını büzdü. Sonra aklına gelen şeyle sırıtmaya başladı.
"Bana inanacak tabii. Annem de senin ağabeyimi sevdiğinden turşulanıyor."
Ayaz, Işıl'ın kuşkulanıyor yerine turşulanıyor demesine gülerken; Deniz ona sinirle bir bakış attı.
"Sen gül tabii! Burada çırası yanacak olan benim."
Ayaz yüzündeki gülümsemeye engel olamıyordu. Bu durum Deniz'in yanaklarının daha da kızarmasına neden oluyordu.
"Bir şey olmaz. Anneme karşılıklı yürüdüğümüzü söylerim."
Deniz gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Ayaz'ın annesi; Deniz'in, oğlunu sevdiğini öğrendiğinde ne tepki verecek diye mi düşünseydi? Yoksa Ayaz'ın, Deniz'e yürüdüğünü iddia etmesine sevinse miydi? Gerçi iddia etse ne olacaktı? Ne yürüdüğünü görmüştü ki?
"Bir de turşulanması gereken tek şeyin senin bana olan hislerin olmaması gerektiğini söylerim."
Ayaz, yüzünde gülümsemesiyle geriye doğru yaslandı.
"Biraz da oğlunun sevgisinden turşulansın."
#
Bittiiiii!!!! Turşulanmak ne güzel kelime yaw. Geçen hafta kuzenimden duygum.
"Ada abla beni turşulandırıyorsun." kgdhfjjgdkhdkhddyı Annesi eve gelene kadar ne demeye çalıştığını anlamadım.
Neyse çok boş yapmayayım.
Hadi hoşçakalın!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz ile Güz • texting •
Storie breviGüz: Beni biraz sevsen diyorum... Ayaz: Şu an meşgulüm. Ayaz: Belki sonra...