Burak'tan
Ada özel odaya alınmıştı. Yaklaşık iki saattir başında uyanmasını bekliyordum. Mert ve Eslem de kantine kahve içmeye gitmişlerdi. Onlar da geceden beri çok yorulmuştu.
Ada'yı öylece izliyordum. Vücuduna takılı o bin bir çeşit aletlere rağmen tüm güzelliğiyle yanı başımda uyuyordu. Onu öyle görünce içimde kopan fırtınalar dinmek bilmiyordu. Uzanıp ellerini tuttum. O küçücük elleri... Serum takılmış eller... Sonra uzanıp alnından öptüm. Saçlarını okşadım. Yanında olduğumu anlasın da uyansın diye.
"Ada... Hadi uyan artık, yanındayım korkma. Ben varım. Aç gözlerini bir tanem. Hepimiz seni bekliyoruz. Özellikle ben bekliyorum. Sen beni bırakmazsın. Hadi güzelim..."
Olmuyor, olmuyor, olmuyor... Bu hali beni çok yıpratıyor. Ben bile bu haldeyken, O kim bilir ne kadar acı hissetmiştir... Canım benim. O ela gözlerini görememek ne kadar acıtıyor canımı.
"Ada, yapma ama böyle. Lütfen... Bak sen güçlü bir kızsın. Canım benim, güzel göz-"
Ada gözlerini açtı. Şaşkınlığımı gizleyemeden ona bakıp gülüyordum.
"Burak..."
"Buradayım canım, merak etme yanındayım."
Elini öptüm. Hemen hemşireye seslendim. Az sonra içeriye hemşire girdi. Ada'ya bağlı cihazları kontrol edip tek tek not tuttu.
"Hastamız gayet iyi görünüyor. Kan değerleri normale dönmüş. Bir şeye ihtiyacınız olursa yatağın kenarındaki düğmeden bana ulaşabilirsiniz. Geçmiş olsun."
"Teşekkürler." diye mırıldandım.
Aklıma Eslem ve Mert geldi, onlara haber vermem gerekiyordu. Telefonum karşıdaki küçük masanın üzerinde duruyordu. Almak için yeltendiğimde Ada elimi tuttu ve hafifçe sıktı.
"Gitme Burak..."
"Gitmiyorum hiçbir yere. Merak etme güzelim. Telefonumu alacağım. Eslem ile Mert'e haber vereceğim. Hem ben seni bırakır mıyım?"
Elimi tutan ellerini tekrar öptüm ve elimle elini kenara koydum.
"Alo, Mert çabuk buraya gelin. Yok kardeşim bir şey olmadı. Gözlerini açtı. Tamam bekliyoruz."
Kısa konuşmanın ardından Ada'nın yanına tekrar yöneldim.
"Şimdi daha iyi misin canım?"
"İyiyim merak etme."
Sesi buruk ve kısık çıkıyordu. Ah benim kuşum. Ne kadar da canı yanmıştı...
Durdu. Bir süre düşündü ve gülümsedi.
"Çok mu korktun?"
" Çok..."
"Korkma. Ben seni bulmuşken bırakacak bir kız değilim. Daha elimden çekeceğin var Burak Bey. Hele şuradan bi çıkalım seninle görüşeceğiz."
"Görüşelim güzelim. Sen iyi ol da."
Az sonra içeriye Eslem'in sesi doldu. Koşarak yanımıza geldi.
"Ada, çok korktuk kızım iyi misin?"
"İyiyim."
Mert söze girdi,
"Ulan Ada, daha dün o bıcır bıcır gözlüklerle koluma girmiş yürüyordun ne ara yataklara düştün kzım? Işınlanmayı bulmaya mı niyetlendin?"
Hep beraber gülüştük. Ada gülüyodu. O güldükçe ben ölüyordum... O haliyle bile bir insan bu kadar mı güzel olabilirdi, aklım almıyordu. Bir an olsun gözlerimi ondan ayırmıyordum. Her an ona bir şey olacak korkusuyla yanıp tutuşuyordum.