Alarmın sesi beni uyandırdığında perdenin kenarından güneş gözlerimi alıyordu. Okula gidecektim. Yatağımdan kalkıp banyoya gittim. Banyoda işlerimi hallettikten sonra Eslem'e bakmak için evi yokladım. Balkona çıkmış hava alıyordu sanırım. Bugün de hava güneşliydi. Yanına gittim.
"Ooo uyanmışsın uykucu."
"Uyandım da senin ne işin var balkonda? Hazırlan da çıkalım."
"Tamam"
Odama geri döndüm. Benim en sevdiğim renk olan siyahla bir kombin yapmak istedim. Siyah sweatshirt ve siyah mom jean ile mükemmel bir uyum olmuştu. Bir de siyah kemer mükemmel olurdu doğrusu. Tamam, siyah kemeri de aldım. Yanıma güneş gözlüğü alsa mıydım? Neyse gerek yok aslında. Sonra saçlarımı taradım ve hafif bir makyaj yaptım. Siyah çantamı da sırtıma taktım. Odadan çıktım.
"Eslem ben hazırım çıkalım istersen"
"Tamam ben de birazdan geliyorum sen Burak'a mesaj at onlar da hazırsa kapının önünde buluşup çıkalım"
"Tamam"
Telefonumu elime almam ile mesaj gelmesi bir oldu.
*Kuş'tan bir mesajınız var *
Neydi şimdi bu? Tesadüf, kader? Hangisi?
Mesajı açtım.
"Günaydın Ada, hazırsanız çıkalım."
"Ben hazırım Eslem'i bekliyorum."
"Tamam senden haber bekliyorum görüşürüz"
"Görüşürüz."
Bu kısa mesajlaşmadan sonra nihayet Eslem de geldi, siyah Vans ayakkabılarımı giydim ve aşağı indik. Burak'a mesaj attım aşağıda olduğumuza dair. Apartmanın girişinde bekliyorduk. Az sonra Burak ve Mert de merdivenlerden iniyordu.
Burak'a şöyle bir baktım da, siyah güneş gözlükleri, hafif kalkık ve dağınık sarıya çalan kumral saçları, pürüzsüz cildi, incecik dudakları, her defasında sert durmayı başarabilen kalkık kaşları... Kelimenin tam anlamıyla mükemmeldi. O da ne? Siyah Vans mı giymişti o?? İşte uyum. Merdivenleri teker teker iniyor. Her bir basamakta sanki ben eziliyordum.
Eslem kolumu dürttü.
"Heeey iki saattir sesleniyorum daldın gittin. Bu kadar da belli etme çocuğa düştüğünü."
"Tamam tamam geliyor sus."
Mert Burak'a bir şeyler söyledi aşağı inerken. Burak bir kahkaha attı. O gülüş var ya o gülüş... Sanki Güneş onun güldüğünü anlamıştı çünkü Güneş gözümü iyice alıyordu. Gülerken dudağını kenarı öyle bir kıvrılıyordu ki...
Birazdan yanımıza geldiler. Hala Burak'tan gözlerimi alamıyordum. Bir şeyler konuşuyor ama sesini duymuyorum sadece dudaklarının hareketlerini izliyorum.
Güneş gözlüğünü çıkardı, bana yöneldi.
"Ada, birkaç kere seslendim duymadın iyi misin?"
"Çok iyiyim, hatta bayağı iyiyim. Sen de iyisin. Sen çok iyisin. Sen mükemmelsin. Aşırı iyi olmuşsun. Uff ne diyorum ben ya? Hı efendim. Ha iyiyim evet sen nasılsın?"
Mert büyük bir kahkaha attı.
Burak saçmalamama gülüyor. Gülüşünü izliyorum. Rezil oluyor oluşum umurumda değil.
"Ben de iyiyim de sen pek iyi değilsin galiba Ada"
Dedi gülerek. Yine gülüyor. Gülme ama dayanamıyorum. Ya da gül. Uf yine saçmalıyorum.