KAYA
Kapı zilinin çalması ile oturduğum yatağımdan kalkıp odamdan çıktım. Saat 9'a geliyordu ve anlaştığımız üzere Ilgaz gelmiş olmalıydı.
Kapıyı açıp kenara çekilirken içeri girdi. "Hoş geldin," diyerek arkasından kapıyı kapattım. Aynı şekilde bana karşılık verip elindeki poşeti bana uzattı. Poşetin içine baktığımda bira ve votka şişeleri vardı ikişer tane. Ilgaz ceketini çıkarırken ona takılma amacıyla, "Maaşın yattı sanırım, eli bol gelmişsin," dedim.
Sırıtıp odama doğru ilerlerken "Onun gibi bir şey oldu," dedi ve kendini yatağa bıraktı.
Yatakta yanına kendime yer edinirken bana dönüp, "Herkes nerede?" diye sordu. Poşeti yanımdaki masanın üstüne koyup cevap verdim. "Babamın arkadaşıyla yemeğe gittiler az önce." Bu doğruydu, bunu fırsata çevirip Ilgaz'ı çağırmıştım tek kalmak yerine. Anladığını belirten bir mırıltı çıkarıp poşete uzanmaya çalıştı. Elini tutup, "Aç mısın? Aç karnına içki içmek yapacağım son şey benim," dedim elini bırakıp. Oflayıp "Yemek var mı ki?" diye sordu sabırsızca.
Kafamı sallayıp beraber mutfağa doğru ilerlerken onun ne ara bu kadar içki meraklısı olduğunu düşünmeye başladım. Daha sonra düşünmek yerine ocağın üstündeki yemeğin altını açtım. Sandalyeye oturmuş telefonuyla ilgilenirken bende karşısına oturdum, "Eylül'le hâlâ konuşuyor musunuz?" diyerek.
İçten içe cevabının olumsuz olmasını istiyordum, en yakın arkadaşımı bir kıza kaptırmak istemiyordum henüz. Bu konuda biraz kıskanç olabilirdim; benimle sürekli konuşur ve vakit geçirirken birden kızın biri gelip nu süreyi daha aza indirsin istemiyordum. Ilgaz'a gerçekten fazla bağlıydım ve onun da benim için öyle olduğunu biliyordum ama aksini düşünmeden de edemiyordum pek.
Kafasını kaldırıp birkaç saniye yüzüme baktıktan sonra "Sabah biraz konuştuk ama daha yazmadı, bende yazmadım," dedi. Kendi kendime biraz mutlu olup anladığımı söyledim kısaca.
Birkaç dakika sonra yemeği yakmak üzere olduğumu anlayıp hemen altını kapattım ve üst raftan iki tabak çıkardım. Yemekleri koyup önüne uzattım. Daha sonra yerime geçip fazlasıyla aç olan karnımı doyurdum. Ilgaz geleceği için yemek yememiş, onu beklemiştim. Tek başına yemek yemekten nefret ederdim, konuşmasak bile yanımda birinin olmasını isterdim.
Yemekleri bitirdikten sonra odama geçmiştik tekrardan. Elini karnına koyup yatağa uzanan Ilgaz'a baktım gülerek. "Şiştim oğlum, ye ye bitmedi yemek. Votkaya yer kalmayacak diye korktum."
Yanına uzanıp kafasına vurdum. "Başıma alkolik mi olacaksın pezevenk?"
Gülüp bana çevirdi kafasını. Gözlerime biraz bakıp, "Evet, içip içip karısını döven adamlar gibi gelip döveceğim seni," dedi. Gözlerimi devirip, "Komik değil pek," dedim. Bugün onda tuhaflık var gibiydi. Genelde ben zevzeklik yapardım fakat bugün yerleri değişmiş gibiydik. Bu durum çok hoşuma gitmese de boş verip yatakta doğruldum.
Masadaki poşete uzanıp içinden iki birayı çıkardım. Elimden bir tanesini alıp hemen açtı. Büyük bir yudum alırken birasından gözümü devirdim ve bende içmeye başladım. Yine konuşacak konu aklıma gelmeyince "Eylül'le tam olarak nesiniz şimdi?" diye sordum. Bir yudum yeniden içip omuz silkti. "Hâlâ flörtüz."
"Peki ona karşı bir şey hissediyor musun?"
Göz devirip bacaklarını toplarken, "Bir şey hissetmesem flört eder miydim sence?" dediğinde gözlerine odaklamıştım. Bu sefer de ben bir yudum alıp, "Ne hissediyorsun tam olarak o zaman geri zekalı," dedim.
Bir süre duvarı izleyip bana döndü. "Beğeniyorum işte onu. İyi ve güzel bir kız. Neden birlikte olmayalım ki?"
Kafamı olumlu anlamda sallayıp biramdan büyük bir yudum aldım.
---
Saat iyice ilerlemiş, Ilgaz sarhoş sarhoş davranmaya başlamıştı. Bedeni gibi bünyesi de bana göre biraz daha zayıf olduğu için benden daha önce kafası güzel olmuştu. Yatağımda karşılıklı oturup beraber saçmalamaya başlamıştık. Ona sarhoş diyordum ama bende çok sağlam değildim. Olayları idrak etmem zaman almaya başlamış, onun gibi davranmaya başlamıştım.
Konu nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde yine bana -daha doğrusu yönelimime- gelmişti. Kafayı benle bozmuş olmalıydı yoksa bu kadar bunu dillendirmesi çok mantıklı değildi. Ya da mantıklıydı, bilmiyordum.
Biraz daha bana yaklaşan Ilgaz, "Hâlâ düz olduğunu mu düşünüyorsun?" dediğinde gözlerimi bilmem kaçıncı kez devirdim. "Evet, Ilgaz evet. Düzüm ben uğraşma artık."
Dudaklarını dudaklarına bastırıp bekledi biraz. Bugün gerçekten tuhaftık. İkimiz de rolleri değiştirmiş gibiydik ve eski halimize dönelim istiyordum. Ben yavşaklık yapayım, bana göre daha olgun davransın Ilgaz.
Bunu düşünürken onun daha da dibime girdiğini yeni fark etmiştim. Ne yaptığını soracakken benden önce davrandı. "Ya düşündüğümüz gibi değilsen? Gerçek kimliğini bulmak istemiyor musun?"
Elimde olmadan sinirlenirken, "Saçmalamaya başladın iyice amına koyayım. Heteroyum işte uzatma," dedim. Geri çekileceğini sanırken olduğu yerde kalıp, "Yardım edende kabahat," diyerek homurdanmaya başladı.
Hevesini kırdığımı anlayıp bu sefer ben yaklaştım ona. Neyin hevesi olduğunu anlamasam da gönlünü almak amacıyla, "Ne geçiyor aklından o zaman? Nasıl düz olmadığımı fark ettireceksin bana?" diye sordum. Anında gözleri gözlerimi bulurken mutlu olduğu belli oluyordu. Hâline gülmeden edemedim.
Ondan bir açıklama beklerken, beni yanıltıp yüzünü yüzüme yaklaştırmaya başladı. Bu ana kadar kendimi ayık sanırken aslında sarhoş olduğumu yeni idrak ediyordum. Yüzlerimiz arasında küçük santimler kaldığında durup önce gözlerime, daha sonra dudaklarıma baktı. "Tek bir hareket belli eder aslında bunu."
Daha sonra dudakları dudaklarıma belli belirsiz temas ederken ne yapacağımı bilememiştim. İçimden bir ses dudaklarımın üstündeki dudakları merak ediyor, öpmemi söylüyordu. Hâlâ mantıklı düşünebilen yanım ise onu itmem için bağırıyordu. Her şeyden önce arkadaşlığımızı düşünüp mantıklı olanı seçtim ve göğsünden itip uzaklaştırdım onu kendimden.
"Ne yapıyorsun amına koyayım?" diyip sesimi yükseltmeye çalıştım ancak pek başarılı olamamıştım.
"Daha bir şey yapmamıştım." Pişkin pişkin söylediği şeye gülüp sarhoşken gerçekten aptala döndüğüne emin oldum.
Aramızda bir sessizlik oluşurken az önceki şeyi düşünmeden edemiyordum. Aklıma dudaklarımın üstünde duran dudaklar geldikçe içimdeki merak artıyordu. Kesinlikle kafası iyiydi, yoksa böyle bir şeyi yapmazdı. Veya yapardı, emin olamıyordum şu an. Düşünme fiilini bile eksik yapıyor, net bir şeyler oluşturamıyordum kafamda.
Böylece anlık bir kararla karşımdaki bedene uzanıp dudaklarımı dudaklarının üstüne kapattım. Ilgaz'ın gözleri kocaman açılırken ben gözlerimi kapatıp onu beklemiştim. Şu an kesinlikle mantıklı açıklaması olan bir davranış yapmıyordum ve sikimde de değildi. Ne olacağını merak ediyordum.
Beni çok bekletmeyip dudaklarını araladığında kalbimin küt küt attığını hissettim. Her şeyi unutmuş bir şekilde aralanan dudakları ile alt dudağını öpmeye başladım. Benim gibi üst dudağıma yöneldiği sırada alt dudağını emmeye başladım.
Kalbim yaptığım şey karşısında hızlanmıştı. İçimde yeşermeye başlayan kötü hisler yükselerek boğazıma diziliyordu. Bunu neden yapıyordum? Gerçekten yönelimimi gözden geçirmek için mi? Yoksa yapmak istediğim için mi? Veya Ilgaz'ın başlayıp bitiremediği işi bitirmek için mi?
Hiçbirinin cevabını bilmiyor ve cevap bulmak istemiyordum.
Boğazımdaki his yeterince büyüdüğünde hızla ondan ayrılıp kolumla dudağımı sildim. Soran gözlerle bana baktığında, "Cevabını biliyorum artık, heteroseksüelim dediğim gibi," dedim.
Cevap vermesine fırsat vermeden banyoya yöneldim, elimi yüzümü yıkamam gerekiyordu.
Az önceki olay hiç yaşanmamıştı.
____
ulan zera ne fenasın heee yine sarhoşları öpüştürdün dşkdğekdğwşswü
uzun oldu çok yorum bekliyorum bb
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stay with me [bxb] +18
Short Story"Her anımız ölümsüz olsun bundan sonra." ° (Earth kitabının Ilgaz ve Kaya karakterlerinin hikâyesi.)