otuz altı

2.9K 189 300
                                    

ILGAZ

Dün gece tam uyuyacakken Kaya'nın mesaj yağmurları yüzünden bir türlü uyuyamamıştım. Art arda mesaj atıp uyutmamıştı ve yarın -yani bugün- yüz yüze konuşmak istediğini söylemişti. Bir sürü dil döküp konuşmayacağımızı söylesem de rahat bırakmamıştı ve uyutmamıştı. En sonunda pes edip kabul etmiştim, sırf sussun diye. Zaten büyük ihtimal konuştukça kendini batıracaktı ve hiçbir işe yaramayacaktı konuşması.

Aklıma o gece yazdığı mesajlar gelince tekrardan boğazımdan kalbime kadar bir yumru yerleşti. Her şeyi kendisi başlatmış ve sanki benim fikrim gibi bana tüm suçu yine bana yüklemişti. Bu huyundan nefret ediyordum. Asla akıllanmayacaktı. Aslında bakılırsa onunla bir süre daha karşı karşıya gelmek istemiyordum. İçimde aniden ortaya çıkan ve büyüyen hisleri susturmanın tek yolu buydu çünkü.

Onu görene kadar iyiydim, gördüğümde ise kalbimin kontrolünü kaybediyordum. Nefesimin sürekli titrediğini hissediyordum ve beni rahatsız ediyordu ama mazoşist gibi hoşuma da gittiğini inkâr edemiyordum. Onun yanında karmakarışıktım. Düşüncelerim birbirine giriyordu sanki. Kalbimi parçaladıktan sonra bunun biteceğini düşünmüştüm fakat hiçbir şey olmamıştı. Siktiğimin aptal hisleri aynıydı ve bu çok canımı sıkıyordu. Kendimi yeni kabullenmişken bunları sindiremiyordum.

Düşüncelerimi bölen ayak sesi ile oturduğum merdivenden kafamı kaldırarak önümdeki bedene baktım. Boş boş yüzüne bakıyordum ancak Kaya'nın gözleri parlıyordu neredeyse. Bunu boş vererek, "Ne konuşacaksan konuş," diye sertçe söylendim. Bütün öfkemi kusmak istiyordum ama yapamıyordum. Güçsüz hissediyordum, nefesimi buna tüketmemeliydim. Ne de olsa mal yine maldı.

Yanıma oturduğunda yüzüne bakmak yerine boş sokağa diktim gözlerimi. Yüzsüzün yüzünü görmeye ne gerek vardı ki?

"Bak, bana ne kadar kızgın olduğunun fazlasıyla farkındayım. Haklısın da ama beni biliyorsun. Sinirlenince tam sinirlenirim ve bunu bir yerden çıkarmam gerek-"

Aniden sözünü keserek bakışlarımı ona çevirdim. "Ne yani çıkaracak bir şey bulamadın diye beni mi seçtin?"

Oflayıp işaret parmağını dudaklarıma bastırdı ve "Önce dinle, sonra istediğini söylersin sen de," dediğinde göz devirip parmağını ittirdim ve konuşmasını belli ettim. Ellerini saçlarına daldırıp karıştırdı ve devam etti.

"İşte kendime olan sinirimi çıkaramamıştım. Birden dolmuştum ve gelip sana patladım. Çünkü sen dayanamıyordun bana yine affedersin sanmıştım. Biliyorum çok saçma ama öyle düşündüm. O kadar ileri gideceğimi anlayamadım ama yemin ederim hiçbirinde ciddi değilim. Ne olursa olsun ilk günkü Ilgaz'sın benim için."

Sözünü bitirip birkaç derin nefes aldığında onu izledim. Sözlerindeki samimiyeti gözlerinden anlamaya çalıştım. Az önceki parıltı hâlâ yerini koruyordu. Gözbebekleri büyümüş ve belki de pişmanlık kırıntıları vardı.

"Seninle bugüne kadar birçok kez kavga ettik ve hiçbiri 3 günü geçmemişti, yine öyle olur sandım, özür dilerim Ilgaz. Pişmanlıktan geberiyorum, çok özlüyorum seni. Belki abartı diyeceksin ama sensiz hiçbir şeyden zevk alamıyorum. Anlık öfkeyle söylenen ve ciddi olmayan şeyler yüzünden aramızın bozulmasına gerek var mı sence?"

Kendimden habersiz kafamı belli belirsiz salladığımı birkaç saniye sonra fark etmiştim. Ağzımı açacağım sırada umutla gülümsemesi ile dudaklarımı birbirine bastırdım.

Aniden elini yanağıma koyduğunda hareketsizce baktım yüzüne. An be an yüzlerimiz yaklaşırken yine bir şey yapmadım. Yapmaya da korktum tabii. Yüzlerimiz arasında kısacık mesafe kalmışken kalbim yine hızlanmıştı. Kesik kesik nefes aldığım sırada duyduğumuz ses ile aniden ayrıldık.

stay with me [bxb] +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin