ılgaz : ya sikik
ılgaz : baksana mesajlara
ılgaz : açıklasana bana aq ne demek istedin
ılgaz : kafamı bozdun puşt
ılgaz : kendi kendime cevap bulamıyorum
ılgaz : cevap ver bana düzgün bir açıklama yap
ılgaz : cuma gecesi yazıp ertesi gün okul yok rahatım yazayım mı dedin naptın
ılgaz : bak yazmazsan kapına geleceğim
ılgaz : 3 dakikan var
ılgaz : ya bak çıldıracağım
ılgaz : bana bunu yapmamalısın
ılgaz : okey, size geliyorum
ılgaz : ister evde herkes olsun ister olmasın
ılgaz : paşa paşa anlatacaksın
ılgaz : :))
---
KAYA
Elimdeki telefonu kenara bırakıp kollarımı bacaklarıma sardım ve dün geceki şeyleri bir daha düşündüm. Bir anlık dalgınlığıma gelmiş ve yanlışlıkla direkt Ilgaz'a yazmıştım son mesajı mal gibi. Eğer şimdi eve gelirse ona ne diyeceğimi bile bilmiyordum. Her şeyden korkarken ve geri dururken aniden korktuğum başıma gelmişti. Daha durumu kendime bile açıklayamamıştım kaldı ki Ilgaz'a açıklayayım.
Sesli bir şekilde oflayıp yataktan kalktım ve odanın içinde volta atmaya başladım. Annem ve babam zaten işteydi, kapıyı açan olmazdı. Ama Aleda hâlâ evdeydi ve keman kursuna bir an önce gitmezse Ilgaz'a kapıyı o açardı ben açmasam bile.
Bir an için Aleda'yı evden göndermek aklımdan geçti ama inat yapıp gitmemesinden korktum. Yine de şansımı deneyip odadan çıktım ve odasına yöneldim. Aralık olan kapıyı açtım ve "Ne zaman kursa gideceksin?" deyip odada göz gezdirdim. Önündeki Laptop'tan gözünü ayırıp bana baktı "Arkadaşım arayınca çıkacağım, neden ki?" diyerek.
Hızlı bir cevap ile, "Hiç, sordum. Gelirken soda al diyecektim," dedim ve cevap vermesine izin vermeden odadan çıktım.
Kalbim hızlanmaya başlamışken hemen evden gitmesi için bir sürü dua ettim neredeyse. Yatağa uzanıp gözlerimi kapattım ve kendime düzgün bir açıklama bulmaya çalıştım. Derin nefes ile gözlerimi açıp doğruldum yatakta. Bir kez daha Ilgaz ve onunla yaşadığım olaylar zihnimde dolaştığında tüylerim diken diken oldu.
Tekrardan elime telefonu almam ile odanın kapısı açıldı. Kafasını içeri uzatan Aleda, "Abi ben çıkıyorum," dediğinde rahat bir nefes verdim. Fakat verdiğim nefes daha karbondioksit bile olmadan kapının çalma sesi geldi. Telaşımı belli etmemeye çalıştığım sırada tekrar konuştu Aleda. "Sen kalkma, ben çıkıyorum zaten açarım kapıyı."
Bir şey dememe izin vermeden çıktı ve başıma gelecekleri düşünmeye başladım. Nereden girmiştim bu işe?
Yaklaşık bir dakika sonra aralık olan kapıdan Ilgaz'ın bedeni girdi. Alt dudağımı dişlerim arasına alırken yavaşça içeri girdi. Gözlerim koluna astığı fotoğraf makinesine takıldığında olayı kaynatmak için, "Fotoğraf mı çekeceksin? Söyleseydin hazırlık falan yapardım ya," dedim gergin olan sesimi gülmeye zorlayarak. Göz devirip makineyi çalışma masasına koydu ve yanıma geldi "Belanı çekmeye geldim aslında," dedi ve oturdu.
Yuktunup gözlerine baktım. "Yok ya, fotoğrafımı çeksen iyiydi. Yine çıplak çekebilirsin hani."
Dediklerimi ikimiz de saniyeler sonra fark ettiğimizde bakışlarımı kaçırdım. Ilgaz'dan beklemediğim bir sakinlik ile sustu ve elini enseme götürdü. Tüy gibi hafif dokunuş ile saç diplerimi okşarken konuşmaya başladı.
"Kaya, mesajda ne demek istediğini açıklasan mesela. Kafamı karıştırmasan, ikimiz de güzelce anlaşsak... Güzel olmaz mı?"
Sesi o kadar güzel gelmişti ki kulağıma neredeyse mayışacaktım, ensemi okşaması da cabası tabii. Gözlerimi açık tutmaya çalışarak, "Ne mesajı?" diyerek salağa yatmaya çalıştım. Yüzünü biraz daha yaklaştırdı ve "Dün gece yazdığın mesaj. Eskisi gibi olamaman," dedi. Nefesi yüzümü okşarcasına çıktığında birkaç saniyeliğine gözlerimi kapattım ve açtım.
Yalvarırcasına, "Üstüme gelme," dediğimde kafasını olumsuz anlamda salladı ve "Geleceğim," dedi. Gözlerimi gözlerinden ayırıp dudaklarına indirdim. "Gelirsen kaçarım."
Onun da gözleri dudaklarıma kaydığında bir kez daha yaklaştı yüzüme. "Kaçmana izin vermem." Gözlerimi kapattım ve ne demem gerektiğini düşündüm. Olayı uzatıp gerçekten kaçabilirdim ama içimde tutamadığım şeyler de vardı.
Hâlâ ensemde olan eli biraz daha yukarı çıkarak saç tutamlarımı esir aldı. Hareketi bütün bedenimi uysallaştırıyordu ve bunun farkındaydı büyük ihtimal ile. Gözlerimi açıp gözlerine baktım uzunca. İçimi ürperten bakışları aynı zamanda içimi ısıtıyordu ve kafamı daha da karıştırıyordu. Kendime engel olamayarak içimin bir kısmını dökmeye başladım.
"Kaç gündür korktuğum ve kaçtığım şey başıma geldi. Nasıl yapacağımı bilmiyorum, ne diyeceğimi bilmiyorum. Düşünmekten yoruldum, dinlenmek istiyorum Ilgaz."
Dediklerimden bir şey anlamadığını belli eden yüz ifadesi ile bakıştım. Kendini toparlayıp, "Yanımda dinlenebilirsin," dediğinde gülümsedim. Zaten küçük olan mesafemizi sıfıra indirerek dudaklarına yöneldim. Hiçbir şey yapmadan üstünde bekleyen dudaklarımı çekmedim birkaç saniye. Ardından küçük bir öpücük bırakıp kafamı omzuna koydum.
Kollarım benden bağımsız bir şekilde Ilgaz'ın bedenini sardığında belli belirsiz gülümsedim.
"Bu hareketin sadece şimdilik beni sakinleştirir." Söylediğine gülüp ani bir cesaret ile flörtöz bir sesle, "O zaman hep böyle yaparım," dedim ve boynunu öptüm. Abartılı bir kahkaha atarak, "Sik tamam mı? Bütün dengemi sik ve sarıl," dediğinde kinayeli sesini umursamadan sarılmaya devam ettim.
"İleride her şeyin acısını çıkaracağım senden, Kaya."
Neyden bahsettiğini anlamayarak 'hıhı' diyerek onayladım onu geçirtiticesine. Daha sonra bu sefer sulu bir öpücük bıraktım boynuna. Ardından bir kez daha...
Kendime engel olamayarak sayısız öpücüğün ardından ince deriyi dişlerimin arasına aldım. Kendimce iz bırakmaya çalışırken Ilgaz'ın inlemesiyle serbest bıraktım. Fısıltılı bir sesle, "Yapma," dediğinde kafa salladım ve dudaklarımı boynuna yönlendirdim. Farklı bir yeri aynı şekilde dişlerim arasına aldığımda önce inledi, daha sonra "Kaya-ah, çocuklar anlayacak- yani yanlış anlayacak," dedi.
Omuz silktim ve kısa bir süreliğine rahat bıraktım boynunu. "Bana ne, ne anlarlarsa anlasınlar." Sözümü bitirip tekrar işime döndüm ve ısırıklar bırakmaya devam ettim. Her emerek iz bıraktığımda Ilgaz da inliyordu ve durma isteğimi yok ediyordu.
En sonunda kendini benden ayırarak, "Yeter," dediğinde sırıtarak boynundaki izlere baktım. Kaşlarını çatıp telefonunu çıkardı ve boynuna bakmaya çalıştı. Saniyeler sonra gözleri kocaman açıldı ve üstüme atladı. "Hayvan! İnsanlara ne diyeceğim ben şimdi?"
Kahkaha atarak yatağa uzandığımda ellerimi üstüme çıkan Ilgaz'ın omzuna koydum. Saçımı çekiştirmeye çalışırken ona engel olamıyordum fakat gülmeye devam ediyordum.
"Gülmesene amcık. Saçını kopartacağım."
Elleri rahat durmazken onu durduramadığımı anlayarak elimi ensesine götürdüm. Hızla ensesinden tutarak dudaklarını dudaklarıma yapıştırdığımda anlık şaşkınlık ile durdu. Dudaklarımı hareket ettirmeye başladığımda Ilgaz'da bana ayak uydurarak karşılık verdi.
O yoğun öpüşmede anladım ki ben erkeklerden deli gibi etkileniyordum. Ve sadece ben değil, Ilgaz'ın altında hissettiği sertlik de.
___
milyonlarca yürek, tek ses; şükür amkçocu
Kaya'nın üstüne gelmeyelim o biraz salak🥰🥰ŞSÖRWŞKDWŞEKWĞLS
bbooll yorum olursa mutlu olurum ve diğer bölümü çabucak yazarım ve yakın zamanda kavuşurlar 🙏🏻🙏🏻🤲🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stay with me [bxb] +18
Short Story"Her anımız ölümsüz olsun bundan sonra." ° (Earth kitabının Ilgaz ve Kaya karakterlerinin hikâyesi.)