Evin kapısı açıldığı zaman içerdeki soğuk hava beni ürpertmişti gözlerimi kırptığım anda yanağımdan süzülen bir damla yaş beni tamamen yok etmişti ne açlık hissi vardı ne de uyku şu an tek istediğim günlerce odamdan dışarı çıkmamaktı. Kaderimi kabullenmiştim ben arada insanların sadece göz ucuyla baktığı o küçük köpektim bana bakmaya karar verip sonra tekrar sokağa atılanlardandım ben yalnızken korkanlardandım. Kimdi o zaman benim her şeyimi bilen beni adım adım takip beni kendine aşık eden kimdi.
Artık havalar ısınmaya başladı güneş bazen bizi yakarken bazen de kendini aratıyordu. yine öyle güneşli bir günde aynanın karşına geçmiş hem mor tonlarında uzun tek omuzlu elbiseme uygun bir makyaj yapmaya çalışıyordum bugün o gündü Rosa’yla Henry’nin evlenecekleri gün, en son konuşmamızdan bu yana 1ay geçti o zamandan beri hiçbir not almadım sanırım Henry’nin komik olmayan, beni çok kıran bir şakası olmalıydı o evleneceğim dediği günden beri notlar kesildi açıkçası bekledim beni tekrar o şekilde mutlu edebilecek süprizler, ağlatsa bile mutluluktan olan gözyaşlarımı geri ister oldum tam bir ay bekledim sabah akşam ama hiçbir not yoktu bu sanırım Henry bana son görevini yapmak istedi onları gönderen sendin değimli Henry, teşekkürler. Evden çıkıp taksiye bindim,mekanın kapısına geldiğim zaman beni karşılayan uzun boylu yakışıklı Henry’di
-Damatlık yakışmamış
-Hoş geldin prenses gerçekten beğenmedin mi? doğru söyle ama lütfen
Yakışmıştı hem de çok yakışmıştı ama beni terk eden biri olarak ona iyi davranamazdım.
-Pekala biraz yakışmış olabilir ama azcık
Henry gülmüştü yüzdendeki bu mutluluk ifadesini ikinci görüşümdü biri ilk tanışmamızdaydı ve şimdi ona gülmek yakışıyordu.
-Bu mutlu günümde yanımda olduğun için teşekkürler Lucy. Bu arada elbisen sana çok yakışmış.
-Eminim öyledir. dedim ve Rosa’nın odasını sordum. öğrendikten sonra 2.kata çıkıp yanına uğradım.
-Girebilir miyim?
-Ah lucy sen misin lütfen gel
Karşımdaki kız masal kitaplarından çıkıp gelen bir peri ya da bir melek bence her ikisi de. sarı uzun saçlarını ensesinde topuz yapmıştı gelinliği ona çok yakışmıştı karşımdaki bir prensesti Henry’nin onu seçme nedeni belliydi içimden onlara mutluluk diledim sadece.
-Teşekkür ederim sen çok ama çok güzel olmuşsun Rosa sanırım seni kıskandım; dedim ve güldüm.
-beni utandırıyorsun sağol ama sen benden daha güzelsin emin olabilirsin. konuştuktan sonra odadan çıktım ve oturacağım masaya doğru ilerledim artık gelinle damadın salona girme vakitleri gelmişti. Onların mutlulukları gözlerinden okunuyordu benim kırgınlığım hayattaydı. Henry’e değil. saçmada olsa bana o notları gönderdiğin için teşekkürler Henry ve gözlerimin önünden geçen bu güzel çift size ömür boyu mutluluklar.
Henry evlendi ve buradan taşındı artık başım sıkıştığı zaman başımı yaslayacak bir omuzum yoktu ama bir derdimde yoktu artık notlar gelmiyordu bu yüzden rahattım fakat bazen yokluğu canımı yakıyordu.bu düşüncelerden uyanıp kendimi banyoya attım ilk başta vücuduma gelen su soğuk gibiydi ama zaman geçmeden alışmıştım banyodan çıktıktan sonra saçlarımı tarayıp kuruttum tam o sırada kapım çaldı şimdi kimdi bu saatte kapıya doğru attığım her adım neden bir şekilde kalbimin hızlanmasına neden olmuştu,nedensiz yere titriyordum,nedensiz yere ürküyordum kapı sanki ben yaklaştıkça kaçıyor gibiydi hep bir adım uzağımda gibi ,sonunda kapıya varmıştım ve açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞE DÖNÜŞ
Teen FictionKapısına gelen notlar ve gitmesi istenen yerler, üstesinden gelebilir mi? yoksa umursamayıp pes mi etmeli peki kim, bir şaka mı yoksa gerçek mi? Kaderini kendi bulmalı, yönünü kendi seçmeli ama emin olduğu bir şey vardı ki Anılar yol gösteren pus...