Taehyung'un anlatımıyla
"Sevgiliniz bir şizofren ve beyninin kullanamadığı, çalışmayan kısmı yüzünden ellerini kontrol edemiyor"
Tokyo'ya inmiştik Jimin'in ani çığlığı ve bayılması üzerine yetkililerin bizi yönlendirdiği St. Luke's intarnational hospital'a acilen jimini kaldırmıştık. Hoseok jungkook ve ben doktorun ağzından dökülen kelimelerle olduğumuz yerde ağzımız açık çakılmıştık. Nefes almak zordu o an hemde fazla zor.
"N-nasıl?"
Hoseok'un titreyen ve kekeleyen sesi duyuldu. Gözünden bir damla süzüldü yavaşça yerle buluştu. Boğuk sesi odayı doldurdu derin iç çekişler çığlıkların en beteriydi. Beyinleri yaşanan en büyük kum fırtınalarından daha bulanık bir görüşe sahipti.
Jungkook çoktan ağlamaya başlamıştı
"O şizofren değil" Hoseok'un omuzlarına gömdü kendini Hoseok o zaman ağlamaması gerektiğini düşünerek hemen gözyaşlarını sildi jungkook'un sırtını sıvazlayarak"değil jungkook eğer öyleysede biz varız biz ona bir şey olmaz olamaz" buruk çıkan sesini öksürerek düzeltti net bir ses tonuyla konuştu.
Ben mi? Ben hiç bir şey söylemedim hiç bir tepki vermedim beynimi kontrol edemiyorken bu tepkiler anlamsızdı.
Jimin'i görmek istiyordum şuan sadece onu görmek istiyordum "onu görebilir miyim?"
"Şuan görmemen daha iyi o neden bu kadar çok düşünüyor bunu bulun o kendisiyle içinden konuşurken demek ki şeytanla tanışmış"
Herkes anlamayan bakışlar attı
"Şizofrenilik genelde bundan olur yalnızlıktan kendini suçlamaktan içinizde kendi kendinize cevap ararken şeytan fısıldar şizofreniler şeytanları görebilir onlarla konuşabilir hatta cinlerlede"
" bu onda ne kadar kötü etki bırakır"
"Şeytan hastanın her sorusuna suçlunun hasta olduğunu, yalnız olduğunu hastayı kimsenin sevmediğini ve intihar etmesi gerektiğini söyler. Ve jimin'in korkup bayılmasının sebebi ilk defa şeytanı görmesi"
Jungkook daha çok ağlamaya başlamıştı.
Hoseok artık jungkook'u avutamıyordu."Söylediklerine aşırı tepki vermeyin o kendince doğru olanı söyler. Ve onu asla yalnız bırakmayın, jimin sizin yanınızda böyle şeyler düşünemez onu şeytanıyla yalnız bırakmayın"
Doktor kapıya yöneldiğinde
"Yapılan iğnenin etkisi 10 dakikaya geçer o zaman girebilirsiniz"dedi
Dışarı çıktı
Kapı kapandı
Ses odayı doldurdu
Bu çığlıkların arasında sadece Jimin'in sesi yoktu.
Jimin'in odasına yöneldim camdan ona baktım masum bir çocuktu o. Sarı saçları alnını kapatmış minik vücuduyla öylece bu koca yatakta kayboluyordu.
Cama yöneldi elim eğer ona dokunamayacağım ya da ona bir şey olmaz korkusu içimi yakıyordu alev alev olmuş kalbim kömür oluyordu onu gördükçe. Böyle düşündükçe.
Jimin'in odasına girdim yavaşça yaklaştım buz gibi olmuş ellerini tuttum. Öptüm uzunca onu elini ısıttım ellerimi yüzüne götürdüm o sırada elleri kıpırdadı gözlerini ovuşturarak kalkmakta çalıştı karşısında beni görünce ilk korktu yavaşça elini uzattı yanağıma dokundu. Anında çekti "Taehyung sensin"
Derin bir nefes aldı.
Derin bir nefes aldım.
Gözlerimi vücudunda gezdirdim zaten zayıf olan ama şu aralar iyice zayıflayan vücuduna günden güne çöküyordu. Yavaşça ölüyordu acı çeke çeke
Hastaneden taburcu olma zamanı geldi. Babamın tuttuğu eve yerleştik iki katlı birleşik bir evdi. Üst katta biz kalacaktık alt katta jungkook ve hoseok her şey planlanmıştı. Jimin'i bir kez bile yalnız bırakmayacaktık hatta onu o iblislerden uzaklaştırmak için tuvalette bile yanında olacaktım.
Ona zarar gelemezdi.
Arabayla eve gittik eşyalıydı bu iyiydi
Hemen yattık biz üst kata Hoseok ve jungkook alt kata ,jiminle kalmama hiç razı değillerdi ama ikna etmiştim bir şekilde
7 ay sonra
"Hoseok hyung ! Nikah memuru geldi mi?
"Evet jimin herkes seni bekliyor aşağıda hadi in artık"
Son kez namjoon ve jinin fotoğrafına baktım
"Hyung bak benim evlenmemi çok istiyordun bugün evleniyorum şahitlerim olacaksınız aklınızdan bile geçirmeyin siz ölü değilsiniz! Bugün benim her zaman yanımda olduğunuz gibi olacaksınız sizi seviyorum bana ordan gülümseyeceksiniz namjoon hyung senin zıpladığını şimdiden görüyorum jin hyung gözündeki damlayı sil bıgün mutlu olacağız tamam mı? Sizin orda çok mutlu olduğunuzu biliyorum orda da birliktesiniz siz asla ayrılmazsınız sizi çok seviyorum" fotoğraflarını elime alarak dışarıda bekleyen Taehyung'un yanına yaklaştım onlar beni iyileştirmişlerdi artık daha az yanımdaydı şeytan artık mutluydum ben, ben mutluydum gerçekten hayatımda yaşadığımı hissettiğim tek yıldı sevgi her şeyin ilacıdır derlerdi doğru gerçekten doğru. Taehyung'un elini tuttum bana öyle güzel bakıyordu ki dudağına yapışmamak için zor durdum ben bunu yapmak için kudururken o yapıştı dudaklarıma uzun süre ayrılmadı masum bir öpücüktü.Nikah masasına geçtik alkışlarla, sadece Taehyung'un ailesi liseden arkadaşlar ve jungkook ile Taehyung vardı. Şahit masasına namjoon ve jinin fotoğrafını koydum jungkook ve hoseok bunu anlayışla karşılamışlardı. Aslında bu teklifi onlar sunmuştu bende asla hayır demezdim. Heyecandan duyamadığım seslerle sadece "evet" diye bağırmak ile yetindim.
"Baba" diye bağıran sese kafamı çevirdim gözlerimi sonuna kadar kısarak güldüm çocuğumun beni tebrik edişini duydum.
Taehyung'un elini tutmuş mutluluk tablomu inceliyordum hayatımın en mutlu anı şüphesiz şuandı. Taehyung ile evleniyordum. Tüm sevdiklerim buradaydı ve çocuğum...
Taemin'i yanımıza çağırarak kucaklarıma aldım uzun süre öptüm onu evlat edineli 4 ay olmuştu ama o bizim her şeyimizdi. Taehyung'un evet diyen sesi duyuldu salon inledi. Hala tokyo'da yaşıyorduk koreye dönek gibi bir fikrim hiç olmamıştı ama evimi özlüyordum namjoon jin ve annemden hatıra kalan evimi özlemiştim kokusunu .....
Gözümden akan yaşla güldüm annemi namjoon'u ve jin'i çok özlediğimi farkettim fotoğraflarına baktım akan yaşlar arttı kafamı Taehyung'un omzuna gömdüm ağladım uzun süre uzaklaştım oradan Taehyung koşarak arkamdan geldi iyi olup olmadığımı sordu değildim.
"İyiyim Taehyung geliyorum"
"Tamam sevgilim"
Yüzüne gülümsedim içimden ağladım bağırdım
Telefonuma gelen bildirimler irkildim tanınmayan bir numaradandı nikah fotoğrafçımız vardı namjoon jin taemin Taehyung jungkook Hoseok hepimiz gülüyorduk çok güzel bir fotoğraftı hemen ardından bir fotoğraf daha geldi. Bu fotoğrafın yırtılmış haliydi ben yoktum...
Arkasından bir mesaj geldi
"En güzel aile tablosu "
"Değil mi oğlum?^^"
İçim titredi ama yinede ben olmasamda mutlu olabilmelerini diledim eğer ben olmazsam mutlu olsunlar tanrım nolur diye yalvardım. Umursamıyordum bu mesajları artık Fotoğrafları dolabıma koymak için dolaba yöneldim normalde olmayan bir şey takıldı gözlerime bu neydi?
![](https://img.wattpad.com/cover/210812532-288-k704373.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
either you or me? //vmin
Novela JuvenilJimin korkuyordu ellerinden, sevdiğinin saçları arasında gezen ellerinden çünkü o elleri ona sevdiğinin hayatını gösteriyordu öleceği zamanı... Karanlık çok seviyordu aydınlığı ama aydınlık sevmiyordu onu? Hep zıttındaydı. Karanlık her şeye rağmen...