-9-

75 11 19
                                    

#Multimedia: Amanda..

***

Burası çok güzel ve yeşil bir yerdi. Yani yeşilden kastım bir sürü ağaçlık yer vardı. Bir eve girdik. Herhalde arabayı kullananın evi olmalı. İçerisi de geniş ve güzeldi. Biraz oturup dinlendikten sonra yemek yedik. Daha doğrusu ben yemedim pek. Yani yemiş gibi yapıp yemedim, yiyemedim. Hiç iştahım yoktu..

Yemekten sonra koltuklara geçtik. Sohbet konusu açılmayınca aklıma Dylen'a söylemediğim şey geldi. Hatırladığım..

"Dylen.. Ben galiba birşeyler hatırladım!"

Önce şaşırdı , sonra da endişeli gözlerle bana baktı. Bi ara şu arkadaşıyla göz göze gelip kaş gözle konuştular. Sonra tekrar bana döndü.

"Aa.. öyle mi?? Ne hatırladın ki?"

"Ya bilmiyorum aslında pek de öyle hatırlama değil. Sadece bir kardeşim olduğunu, Lucas diye bir adamı, annem ve babam olduğunu.. Sonra bana çıkma teklif ettiğini.. "

Gülümsedi. Ben de gülümsedim. Arkadaşı Dylen'a 'isterseniz ben çıkayım' bakışı attı. Tabiki de şaka yapıyordu. Dur biraz.. bu bakışı ben nerden tanıyorum? Sanki aynı yüzde aynı bakışı daha önce de görmüştüm.. Neyse.

"Bak Amanda.. son cümlen dışında diğerleri hakkında konuşmayacağım.."

Tam ağzımı açtığımda işaret parmağını dudağıma bastırıp beden dili ile bana 'sus!' dedi.

"Bunları öğrenmen için daha çok erken. Bak Amanda olaylar sandığın gibi değil. Her şey çok karışık. Senin zaten aklın başında değil, kendinde değilsin.. Bir de sana eskileri hatırlatmaya çalışarak daha beter aklını oymayalım.. Lütfen anla beni, hepsi senin iyiliğin için. Seni seviyorum.. "

Bu.. ilginçti. Çok değişikti. Karnımın içine böcek girmiş de beni kemiriyor gibi hissediyordum. Ah.. galiba bu böceğin adı 'aşk'..

"Teşekkür ederim.."

Ne? Ağzımdan çıkan bu şeye ben bile şaşırmıştım. Sana 'seni seviyorum' diyen birine 'teşekkür ederim' demek.. saçmalık! Bana şaşkın şaşkın bakındı. Olayı düzeltmeye çalıştım.

"Yani.. beni düşündüğün için. Ve yanımda olduğun için."

"Haa.. anladım. Genelde sana 'seni seviyorum' dediğimde karşılığında 'ben de seni seviyorum' cevabını alırdım da.."

Utandım. Yüzüm sıcakladı. Bu konuyu kapatmam gerek..

"Biliyorsun.. Daha seni o kadar da iyi tanımıyorum. Yani.. tanışalım mı?"

"Olur.. ben Dylen, sevgilinim, ve tanıştığıma memnun oldum, matmazel. "

"Güldürme beni!"

Birlikte gülüşürken şimdiye kadar varlığını unuttuğumuz şu çocuk yapay bir şekilde öksürdü.

"Ah evet.. Amanda, bu da Martin. Bana benim en iyi dostumdan bile daha yakın.. Aslında siz çok iyi anlaşıyordunuz. Yani hep üçlü olarak takılırdık okulda."

"Selam Martin. Şey.. Dylen bana biraz su getirebilir misin lütfen?"

"Tabi, hemen."

O gider gitmez Martin'e döndüm.

"Martin, bana anlat lütfen. Benim kardeşim, ailem nerde? Yaşıyorlar, öyle değil mi? Peki beni hiç mi sormuyorlar? Martin, onları görmek istiyorum ve Dylen'ın pek de izin vereceğini sanmıyorum.. Yardım edebilir misin?"

Tam ağzını açtığı sırada Dylen geldi ve suyumu getirdi. Bir yudum alıp bardağı sehpaya koydum. Biraz konuştuk falan. Burası Martin'in yazın Dylen'la birlikte gelip tatil yaptıkları yermiş. Yani sessiz sakin bir yer, gayet de güzel bir tatil yeri..

Biraz sıcak olmaya başlamıştı. Gittikçe sıcakladı hava, ve terlemeye başladım. Nerdeyse su fışkırıyor gibi ter aktı vücudumdan. Titremeye başladım. Hem üşüyor, hem terliyordum. Ah.. yine o iğrenç his. Evet, galiba kriz geçiriyorum.

"Amanda, iyi misin? Amanda titriyorsun! Amanda!"

Üşüdüğüm için ellerimi belime sarmıştım, ama aynı anda da terliyordum. Başım gittikçe daha fazla ağrımaya başladı. Resmen çatlıyordu! Gözüm kapandı.

"Amanda!"

/// DYLEN \\\

~

"Martin! Bir şeyler yap! Amanda krize girdi!"

"Ne krizi noluyor bu kıza?"

"Uyuşturucu!"

Biraz afalladı. Sonra Amanda'nın halini görünce onu kucağına aldı.

"Napıyorsun?!"

"Banyoya götürüyorum. Öncelikle sakin ol ve git küveti yarısına kadar soğuk suyla doldur!"

Önden koşup suyu açtım. Arkamdan da Martin kucağında Amanda'yla birlikte girdi. Elimi üstünü çıkarmak için uzattığımda Amanda'nın eli buna engel oldu. Demek ki hala kendindeydi. Bizi duyuyor, ama tepki veremiyordu. Onu küvetin içine soktum. Kafası yukarı gelecek şekilde uzandırıp suyu kapattım.

"Hap bulmamız lazım, yoksa kendinden geçer, hatta ölebilir!"

"Saçmalama Dylen, ölmez. Ama yine de hap bulmalıyız. Şimdilik az az kullansın. Sonra doktora gider tedavi sürecini başlatırız. Doktor onu.."

"Martin kes sesini ve git şu lanet olası hapı bulup getir!"

Kükremiştim resmen. Ama şu an kendimi kontrol edemiyordum. Amanda'ya bir şey olursa kendimi affetmezdim. Sonuçta bunların hepsi benim yüzümden geliyor başına..

Biraz titremesi azalmış gibiydi. Korkuyordum. Martin nerden bulacaktı şu hapları? Ya bulamazsa? Amanda ölür müydü ki?..

***


AMANDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin