19

4.9K 610 213
                                    


Bölüm Şarkısı: Mor Ve Ötesi - Oyunbozan

Bölüm Şarkısı: Mor Ve Ötesi - Oyunbozan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Güney Yaman

Ekrana düşen bildirimlerden Sare'nin cevapsız aramasını, Ada'nın attığı fotoğrafı, ikizlerle olan grubumuzdan yığılan mesajları bir kenara ittim. Canımın içinde bir düğümü daha sıkar gibi hiçbir bildirim gelmemiş olan konuşmaya girip var olan üç beş mesaja baktım. Kırmızı üç. Nefes boruma uslanmaz bir taş yerleştiren bu iki kelimeyi söylerken yüzünde oluşan öfkeli ifadeyi düşünmek dudaklarımın kıvrılmasına sebep olmuştu. Otomatik bir hareketle fotoğrafına tıklayıp büyütürken ne göreceğimi biliyor olmak, beni bu sahilde çekilmiş, ensesinde topladığı kızıl saçların omuzlarındaki çillere arsızca döküldüğü haline bakmaktan alıkoyamıyordu.

Daha telefon verdiğim komutu tam yerine getiremeyip fotoğraf henüz ekranı kaplayamadan çalan telefondan çok, karşımda beliren isim tarafından dudaklarımı zorlayan bir küfre mahkûm edilmiştim. Güzseven. Derin bir nefes alıp telefonu açarken böyle bıçak gibi araya giren arkadaşıma kızamıyordum bile. Öfkem en çok kendimeydi. Sıkı bir düğümün ortasına hem kendimi hem Jülide'yi atan kendime.

Telefonu açmamla bu gece bozuk bir arabanın başında dikiliyor olmama sebep olan olaylar zincirinin başlangıcına adım attığımı bilmiyordum. Anıl çok bunaldığını ama farklı bir şey yapmak istediğini söylediğinde, Berat'ın bildiği ve tanıdık biriyle karşılaşmayacağımız bir gece kulübüne gitmeyi önerdiğinde bütün hücrelerim reddederek haykırmış olsa da dilimden tek bir kelime dökülmüştü: Olur.

Kahvaltıda Jülide'nin üzgün gözlerle yüzüme bakıp bütün bunlar yaşanmasaydı dediği andan itibaren boğazıma sarılmış eller tarafından yönetiliyor gibiydim. Masaya dönüp bir saat boyunca hiçbir şeye dokunmadan, Gönenç'e dair içimde büyüyen bir nefretle bir heykel gibi oturma imtihanımdan sonra Jülide'nin yüzünü bir daha görmemiştim. Adımlarım beni her seferinde ona doğru götürme çabasına girse de kendimle ters düştüğüm bu harpte kazanan olmak için öne sürdüğüm gururum tarafından engelleniyordum. Bir de Jülide'nin kırık cam parçaları gibi canıma batan bakışları. Hayal kırıklığı. Ağzından dökülen üç beş kelimenin keskin bir bıçak gibi kalbimi ikiye yarması.

"Ya ben sizin yapacağınız işi..." derken ellerimi hırsla saçlarımdan geçirdim. Bozuk arabanın önünde dikilirken sarhoşluktan gözleri kayan iki arkadaşıma gelmiş geçmiş en yaratıcı küfürleri etmemek için dilimi dişimi sıkıyordum.

"Ağabeyciğim..." diyen Berat çok komik bir şey varmış gibi gülerek konuşurken şu anda Jülide'yle beraber olabileceğim gerçeği de karşıma geçip bana dil çıkarıyordu. Ömrümü ateşe vermeye niyetli olan saçlarını omzundan bırakıp öfkeyle çattığı kaşlarının altından hakaretler etmek için üzerime sabitlediği gözlerini görmek istiyordum. İtirazsızca kedi gibi sokulmasını, neşeli kahkahasını, ezelden beridir karanlığıma ışık olmayı bekler gibi çıkagelmesini özlüyordum. "Bunu yapamayacak ne var?" Berat'ın yayvan kelimeleri düşüncelerimin arasına girip beni gerçekliğe çektiğinde cehennem kadar sıcak bir yaz gecesinde yolda kaldığımızı tekrar fark etmiştim.

Rüyalar Gerçek OlsaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin