26

4.8K 628 216
                                    


Türkeri - Güzelden Güzel

Filmi biraz geri sarma ihtiyacıma engel olamamıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Filmi biraz geri sarma ihtiyacıma engel olamamıştım. Bütün gece uyuyamadıktan sonra duş almış, çalan telefonuma cevap verip Ada ve Sare'yle buluşmuştum. Buraya kadar bile olaylar benim açımdan fantastik bir seyirde ilerlemişti. Belki de uykusuzluktan delirmiştim. Güney Yaman'ı kapımda perperişan bir şekilde bulduğuma göre bir yerlerde kendimden geçmiş olmalıydım. Kızlarla buluşmama bile şüpheyle bakıyordum bu noktada. Her şeyi ben uydurmuş olabilir miydim? Güney'in karşımda durmasından daha gerçek geliyordu bu ihtimal. Çok fazla ağlamaktan tıkanan burnum beynime oksijen gitmesine engel olabilirdi neticede.

Sessizliğimi yanlış yorumlayan Güney'in çatılan kaşları gök gürlüyor mu diye gökyüzüne bakmak istememe sebep olmuştu. Yaklaşan bir fırtınayı bu kadar anımsatıyor olması dizlerimin bağını çözüyordu. Dünkü karşılaşmamızın anıları hala birer hayalet olup etrafımda dolanıyorken karşımda bulmayı beklediğim en son insandı. Kendimi çoktan bir daha yüzüme bile bakmayacağına alıştırmıştım. Onu evimin önünde aşk ilanı yapmaya geldiğini söylerken bulmak planlarım arasında kesinlikle yoktu. Bir saniye aşk ilanı mı? Benim bu zavallı dünyalı kulaklarım doğru mu duyuyor?

Kendimi gülerken bulmak bana bugünün kaçıncı şoku olmuştu bilemiyordum. Sanki başrolünün ben olduğu bir tiyatro oyununu seyrediyordum dışarıdan. Gerçek bir gülüşle yakından uzaktan alakası olmayan yanak kaslarım zorlanırken ellerimi karnıma yerleştirip yüksek sesli bir kahkaha patlattım. "Bir şey diyeyim mi?" derken iki büklüm olduğumu fark edip tekrar doğrulmuştum. "Sen delirmişsin."

Sözlerimi büyük bir ciddiyetle dinleyen ve halime daha çok kaş çatmaktan başka bir tepki vermeyen Güney aynı ciddiyetle cevap vermişti. "Bunun için kimi suçlamalıyız acaba?"

O kaşları daha ne kadar çatabildiğini merak ediyordum. Huysuzluğunun bir sınırı var mıydı? Böyle aşk ilanı mı olurdu canım? Burada bir veya birden fazla kişi bazı sakıncalı içecekler içmiş olmalıydı. Adı lazım değil Güney Yaman Dağlı ve pek saygıdeğer şahsım Jülide Güzseven. İsmimin yanına soyismimi kaç kere yazdığımdan haberin var mı acaba? Olsa karşımda böyle yüce dağlar gibi duruyor olmazdın herhalde.

"Ben hiçbir şey yapmadım." Aniden ciddileşerek diklenişim karşısında kılını bile kıpırdatmamayı tercih etmişti. Bu ani ruh hali değişimlerime alıştığı için mi anlamadığı için mi tepki vermiyordu çözemiyordum.

"Ben burada bir şeyler için çabalıyorum değil mi?" diye yükselmesi karşısında sıklıkla gözlerimi kırpıştırdım. Şu an delilik sınırlarını zorlayan tek kişi ben değildim ve bu açıkça görülebiliyordu. "Her şeyi tek başına yaşıyormuş gibi yapamazsın Jülide." Hırsından burnundan soluyordu. "Tek başına üzülüyorsun, tek başına ağlıyorsun, tek başına seviyorsun." Son söylediği kelime beklemediğim bir balyozu tüm gücüyle kafama indirmişti. "Ben burada ne haldeyim? Bir sorsana." Bir adım daha yaklaşıp yüzünü yüzüme yaklaştırdığında titreyen çenemi sabit tutmaya çalışarak gözlerinin içine baktım. Buz gibi sular mavilerinden akıp içime dolarken kalbimi bu alaboradan sağ çıkarmaya çalışıyordum. "Sormazsın," Sesi kısılıp o suları aratmayan bir soğuklukta kanıma karışırken devam etti. ""Çünkü sen hep tek başınasın."

Rüyalar Gerçek OlsaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin