16.Bölüm

9 6 0
                                    

Canmore kendine seslenildiğini hissetti birisi ona telaşlı şekilde kalkması için sesleniyordu. Adam Canmore'u yerden kendi başına kaldırmayı denese de imkansızdı, yerinden bir santim bile kımıldatamıyordu. 

"Hadi, kalkmalısın." 

Canmore kendine gelmeye başladı birden nefesi kesilse de vücudunu yerden kaldırabildi. İlk önce göğsünü kontrol etti yarası bir süreliğine kanamayı kesmiş gibi duruyordu. Adamın omuzuna girerek yerden kalktı, aceleleri olduğuna göre belli ki yerlerini başkaları bulmuştu ya da hareket etmezseler bulacaklardı. Canmore biraz daha iyi hissediyordu kulakları durmadan çınlasa da, görüşü ne kadar kötü olsa da, hareket bile etmekte hala zorlansa da durumu öncesine göre çok daha iyiydi. Etraflarında ki ayak seslerinin hepsini duyuyordu çok fazla olmalıydılar hemde yakın da olmalıydılar. Bu gezegenden bir an önce ayrılmalıydı, diğerlerinin durumu nasıldı çok merak ediyordu aynı zamanda endişeleniyordu kendini bu halde bulmuşken kim bilir onlar nasıl halde olacaktı diye düşünüyordu. Tek isteği iyi olmalarıydı tekrar bir araya gelirseler gölgeye karşı son bir kez şanslarını denerlerdi hiç yoktan. Şu başka bir gezegene portal açmayı hiç bir zaman öğrenmediği için pişmandı başka bir gezegene gitmek için hep portal kapılarını kullanmışlardı eğer kendisi bir portal alanı oluşturmayı öğrenseydi şu an da her şey daha kolay olacaktı ama öğrenmekle uğraşmamıştı işte. Buradaki duruma bakılırsa işi biraz zor gibi duruyordu, etrafta bu kadar kişi varken görünmeden hareket edemezdi dışarıda gezen savaşçılardan birisi onu illa fark ederdi üstelik bu kadar yavaş hareket ediyorken birine yakalanmaması imkansızdı. şu anlık bu aile ile hareket etmesi daha iyiydi belki de askerlere teslim olmalıydı sonuçta ona durduk yere saldıracak değillerdi ama bu düşüncesi garip gelmişti eğer ailenin yanından ayrılırsa onları öldürebilirlerdi kimin iyi kimin kötü olduğunu bilmeden hareket etmek istemiyordu. İlerlerken Canmore nefes nefeseydi attığı her adım giderek daha fazla canını yakıyordu daha fazla hareket edemiyordu, dizinin üstüne çöktü daha fazla dayanamıyordu ama hareket etmezler ise yakalanacaklardı. Canmore yanından geçen okları hissetti bir tanesi ona yardım eden adamın bel kısmına saplandı bir tanesi ise kendi sırtına saplandı diğer iki tanesi ise boşa gitmişti. Canmore kafasını çevirerek arkasına baktı kaç kişi olduklarını görmek istedi ona göre ne yapacağına karar verecekti. Peşlerinde on üç kişi vardı dört tanesi yanlarında kılıç ve yay taşıyordu üzerindeki zırhlar hareket etmelerini engellemeyecek türdendi, arkalarında iki kişi vardı her hangi bir silah taşımıyordular ama yanlarında taşıdıkları eşyalara bakarsa bunlar daha çok büyü veya sihir kullananlar olabilirdi ne dediklerini bilmiyordu bu kişilere. Diğer üç kişi ise kılıç ve kalkan klasik silahları kullanıyordu aslında bu kalkan kullanan birilerini gördüğü ilk zamandı hatta yay kullanan birilerini de ilk kez görmüş olabilirdi.  Genel de çift kılıç ya da tek bir kılıç kullanıyorlardı. Lalan ikilinin uzun bir kılıcı yoktu ama hançer benzeri silahlar taşıyordular daha çok suikast veya rakibinin yanına girmeye odaklı kişiler olduğunu anladı eğer rakibinin yanına yeterince yaklaşabilirseler uzun kılıçların pek anlamı kalmıyordu ama hançerler yine de işlevini koruyordu. Önde duran iki kişi vardı belli ki birisi grubun lideri diğeri ise yardımcısıydı, zaten giydikleri zırhlar diğerlerinden daha üst rütbeli olduğunu açık şekilde belirtiyordu. Liderleri çift kılıç taşıyordu yanında duran yardımcı ise kılıç ve kalkan kullanıyordu ama sırtında kınında duran başka büyük bir kılıç daha vardı. Bunlarla uğraşmak can sıkıcı olacaktı bundan emindi. Canmore kılıcını saldırmak için hazırladı, karşılarında ki kişiler onun bu hareketine şaşırdı bu durumdayken kimse birinin savaşmasını beklemezdi. Ayağa kalktığında üzerine oklar gelmeye başlamıştı ama pek problem değildi oluşturduğu bariyer okları rahatlıkla engelledi. Önde duran lider elini kaldırdı okçuların kullandığı yaylar birden üzerinde yayılan aura ile şekil değiştirdi, yayı çektiklerinde sahte bir ok oluşuyordu oklar Canmore'un üzerine geldiğinde bariyerinin bunları engelleyeceğini umuyordu ama oklar bariyere hiç çarpmadan ve de zarar vermeden öylece içinden geçerek ona doğru geldi. Oklardan sadece bir tanesi göğsünün yakınlarına tuttu ama yine de pek bir şey hissetmiyordu okları hiçbir şeymiş gibi çıkararak yere attı. Canmore zayıftı ama yine de Aurasının bir kısmını kılıcına yönlendirdi, kılıcını savurduğunda çizgi halinde bir ışık dalgası askerlerin üzerine doğru ilerledi. Kalkan kullanan tüm askerler öne çıkarak ışık dalgasının önünde durdular, dalga kalkanlara çarptığında savaşçılar hafif şekilde geriledi ama Canmore'un gönderdi dalganın gücü askerlerin kalkanları tarafından emildi. Kalkanların beyaz çizgileri yerini ışık saçan sarı bir renge bıraktı aynı şekilde dalganın gücü zırhlarını da aynı şekilde etkiledi. Canmore kendi içinden 'Müthiş' dedi birde büyü emen zırhları olan kişilerle uğraşacaktı gerçekten muhteşem hissediyordu kendini, derin nefesler alıp verdi. Belli ki büyü gücünden ve Aurasından çok kılıcına ve kendi gücüne bağlı bir savaş olacaktı en iyi şansı onlar saldırmadan önce onun saldırmasıydı ama zırhı hala zarar görmüş haldeydi üzerinde bir sürü parçalanmış kısım vardı, bununla idare etmesi gerekecekti. Canmore yaratıcının zırhını giydi kılıcı elindeydi ve hazır şekilde bekliyordu. Grup lideri saldırı emrini verdiğinde en önde kendisi ilerledi. Canmore sayı olarak az durumdaydı hatta arkasında duran kişilerin bir şey yapmayacağını var sayarsa tek başınaydı. Küçük problemler yaşıyordu kalkan kullanan savaşçılar saldırıları kendi üzerine çekmek için her şeyi yapıyorlardı ve ellerinden geldiğince saldırılarının önüne geçiyordular. Mızraklılar ise sürekli olarak silah avantajını kullanıyordu üzerine her mızrak darbesi geldiğinde bariyer oluşturuyordu ama hançer kullananların saldırıları bariyeri anında parçalayarak geçiyordu ve yanına girmeleri çok basit bir hal alıyordu. Bu grup tek başına gezen kişileri avlamak veya yakalamak için oluşturulmuş gibi duruyordu neyse ki basit biri değildi. Nefes alacak zaman vermiyorlardı sürekli olarak yakınına giriyorlardı bu da saldırması için yeterli alan bırakmıyordu belki de onu öldürmeye çalışmaktan çok yakalamaya çalışıyorlardı. Arkada ki iki büyücü Canmore'un arkasında ve önünde pozisyon aldılar. Üstlerinde beliren hayalet zincirlerin ikisi de Canmore'un kılıcı tuttuğu kolunu yakaladı,iki büyücü de zincirleri yukarı doğru çekti. Canmore zaten hareket edemiyordu bu işini bitirmek için yeterliydi. Zincirleri aniden aşağı doğru salladılar Canmore'un kolu hızlıca yere indi kılıcı yere düştü. Zincirlerden birisi yer değiştirerek sol bacağını sardı zincir çekildiğinde sert şekilde yüz üstü yere düştü. Sinirleniyordu yine kendini işe yaramaz hissediyordu kontrolünü kaybediyordu, her şey göz açıp kapayınca ya kadar gerçekleşti. Canmore birden yerden kayboldu ardındansa askerler parçalanmış zırh ve kılıçlar ile yere düşmeye başladı. Yardımcı sırtındaki büyük kılıcı çıkardı kılıcını ve kalkanını yere attı. İki eliyle taşıdığı kılıcı ileriye doğru savurdu kılıç Canmore'un açık mavi zırhına çarparak onu geriye itti. Canmore tekrar görünür hale geldiğinde korkutucu bir görüntüsü vardı. Yeniden saldırmak için hazırlansa da birden boştaki eliyle başını tuttu başı dönüyordu hemde çok fazla vücudu istemsizce bir ileri bir geri gitti. Başını sallayarak kendini toparlardı, kılıcını yere vurdu kılıcın çarptığı toprak anında ileriye doğru çatladı ve içinden dışarıya bir ışık patlaması gerçekleşti. Patlama lideri ve yardımcıyı birbirinden ayırdı Canmore yardımcıya doğru ilerlerdi kılıcı onun kılıcı ile çarpıştığında savaşçı Canmore'un kılıcını daha fazla tutamayacağını bilse de tüm gücünü verdi. Canmore öfke ile kendini daha da zorladı, onu geriye iterek kılıcıyla yukarından tekrar saldırdı eğer savaşçı hızlı düşünmeseydi Canmore onu bu hareketi ile ortadan ikiye ayırabilirdi. Savaşçı Kılıcı ile yukarıdan gelen saldırıyı engelledi, Canmore gücünü kullanarak kılıcı aşağı doğru daha da bastırdı. Canmore'un kılıcı savaşçının kılıcını parçalayarak omuzuna saplandı ama kılıç daha fazla ilerlemedi Canmore geriye doğru adım atmaya başladı üzerindeki zırh ve Aurası öylece birdenbire yok oldu. Geri geri yürürken baygın şekilde yere düştü. 

Efsanevi Savaş (Serinin 2. kitabı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin