20.Bölüm

6 6 0
                                    

Lancaster ve diğerlerinin durumu anlaması uzun sürmedi. Önce Atrium ardındansa gölge onlardan biraz uzak bir noktada belirdi. Baş tanrılardan birisi hemen yanlarına geldi.

Baştanrı: Siz onunla birlikte Canmore'u bulmaya gidin, Atrium bizimle olduğu sürece savaşı kaybetmemizin imkanı yok, Wolf sende onlarla kal ne olur ne olmaz. 

Wolf ve Yaratıcılar söylenene uydular baş tanrılar ve Atrium Gölgeyi onlardan uzak tutabilirdi. Savaşçı çoktan ilerlemeye başlamıştı onlardan arkasından hızlıca takip etmeye başladılar. 

Atrium: Hepiniz geri çekilin ! 

Atrium üzerine gelen kılıcı eliyle kavradı, hızla yaklaşan gölgeye kafa attı. Gölge afallayınca onu tutarak kendine çekip yeniden kafa attı, elindeki kılıçlar tek bir kılıca dönüştü. Atrium kılıcı yerden gölgeye doğru savurdu kılıcın ucu toprağı çizerek doğruca gölgenin sağ bacağını ve zırhı parçaladı. İkinci kez kılıç yerden göğsüne doğru ilerledi hafif çapraz şekilde bir kesik göğsündeki zırhı yararak açtı. Gölge saniyelik saldırıları gözle görmekte zorlanıyordu. Sonraki kılıç darbesi gölgenin göğsünü doğruca delerek sırtından geri çıktı, Atrium kılıcı hızlıca geri çekerek gölgeyi geri savuracak bir darbe indirdi. Gölge bariyer oluşturarak kendini son saldırıdan korusa da bariyerle birlikte metrelerce uzağa yuvarlandı. Atrium öfkeli duruyordu.

Atrium: Sakın savaşa katılıp her şeyi bozmayın ! 

Atrium'un kılıcı tekrar iki ayrı kılıca ayrıldı ve doğruca gölgeye doğru ilerledi. Yven herkesin arasında kendisini belli etmeden bekliyordu, gölgenin onun burada olduğunu bildiğinden emindi ama eğer savaşırsa Syra onun gerçekte ne olduğunu öğrenebilirdi ve ne olduğunu başkalarına söylerse... Atrium gölge ile baş edebilirdi ona ihtiyacı yoktu. Şu anlık. 

Lancaster: Daha ne kadar ilerleyeceğiz ? 

"Az kaldı", cevabını alsa da Canmore'u yeniden görmek için sabırsızlanıyordu hastalık neredeyse çenesine kadar yayılmıştı bundan kurtulmanın vaktiydi. 

Lancaster: Hey hem ismini söylemek ister misin ? diğer türlü seslenirken biraz garip oluyor.

"Bilmenize gerek yok nasıl olsa bir daha görüşmeyeceğiz. 

Tekrar normal boyuta döndü ama karanlık formunu korumaya devam etti, birden toprağın, yerin içine doğru sanki basamaklardan inermiş gibi inmeye başlayarak gözden kayboldu. Lancaster ve Windsor şaşkın şekilde birbirlerine baktılar bir yandan da ilerlemeye devam ettiler. Aynı noktada onlarda aşağı doğru inmeye başladılar bir çeşit illüzyon olmalıydı bu insanları kandırmak için yapılmıştı. İndikleri yer aydınlatılmıştı ve daha çok bir mezarı andırıyordu, büyük ve görkemli bir mezar. 

Lancaster: Bana başka bir yere gidiyor muşuz gibi geliyor. 

kimseden geri cevap alamadı. Etraf biraz yıkıktı, biraz tozlanmış ve eskimiş gibi duruyordu ama yine de hoş ve güzel bir görüntüye sahipti. 

"Geldik."

İleride duran büyük ikili kapıyı açarak onları içeri girmesi için öncelik verdi. 

"Ben buraya kadar gelebilirim işim sadece bunu gerçekleştirmekti o kadar." 

Hızlı adımlarla daha fazla bir şey söylemeden geldikleri yöne doğru ilerleyerek gözden kayboldu, geriye sadece onlar kalmıştı. Açık geniş bir alan hatta fazla geniş bir alan, ileride hasar görmüş bir taht ve bu yeri ayakta tutan uzun ve büyük sütunlar ve tam yerin ortasında beyaz renkli taştan, tabutu andıran görüntüye sahip yüksek pürüzsüz bir parça üzerinde yatan biri. Hepsi korku ve telaşlı şekilde oraya bakıyordu, hiç biri ne hareket etmeye ne de konuşmaya bir süre cesaret edemedi. Wolf yavaşça ilk adımı attığında Yaratıcılar da arkasından takip etmeye başladı bu gerçek miydi ? Canmore ölmüş falan olamazdı, yoksa olabilir miydi ? kafalarında saniyeler içinde bir sürü soru işreti oluşmuştu. Yaklaştıklarında yatan kişinin Canmore olduğundan tamamen emin olmuşlardı bu gerçekten oydu. 

Efsanevi Savaş (Serinin 2. kitabı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin