Jongin'den nefret etmeye lisenin ilk günü başlamıştım. Gülerek sınıfa girmiş ve herkesle bir anda samimi olmuştu. Sonra benim yanıma gelmiş ve kilo almamı söylemişti. Neden herkese iltifat edip, bana kötü davranmıştı? Beni tanımıyordu bile. Üzülmüştüm. Benim diğerlerinden farkım neydi? Neden beni de sevmemişti? Neden bana söylediği ilk şey kilo almamdı?Çok zayıf olduğumu biliyordum. Bunun sağlıksız olduğunu da, çirkin gözüktüğünü de biliyordum ama ne kadar yersem yiyeyim asla kilo alamıyordum. Bu benim elimde değildi işte. Neden bu konuda bu kadar üstüme geliyordu herkes? Artık dayanamıyordum.
Yattığım yerden hızlıca kalktım ve ceketimi giyip büyük adımlarla salona ilerledim. Büyükannem yine televizyon izliyordu.
"Ben dışarıya çıkıyorum." diye seslendim.
Sadece kafasını salladı. Gülerek anahtarımı ve telefonumu da cebime atıp evden çıktım. Daralmıştım, sadece biraz sahil kenarında yürümek ve hava almak istiyordum.
On beş dakikalık bir yürüyüşten sonra sahile ulaştım. Havalar soğuk olduğundan çok az insan vardı. Kumlara oturdum ve bacaklarımı kendime çekip, kollarımı bacaklarıma dolayıp, kafamı dizlerime yasladım ve gözlerimi kapattım. Telefonum titrediğinde sakince cebimden çıkarıp, mesajı açtım.
bilinmeyen numara: bu soğukta orada ne yapıyorsun
Hızla kafamı kaldırıp etrafıma bakındım ama kimse yoktu. Beni mi takip etmişti? Burada olduğumu nereden biliyordu?
chaeyoung: şaka yapıyorsun
bilinmeyen numara: seni takip etmiyorum chaeyoung
bilinmeyen numara: sadece oradan geçiyordum ve seni gördüm
chaeyoung: buna inanmamı mı bekliyorsun
bilinmeyen numara: doğruyu söylüyorum
chaeyoung: inanmıyorum
bilinmeyen numara: evet beni tanımıyorsun falan
bilinmeyen numara: neden bu soğukta orada oturuyorsun?
Küstahlığına sinirle güldüm. Bir de söylediklerimle dalga geçiyordu. Tabii ki ona inanmayacaktım.
chaeyoung: seni ilgilendirmez
chaeyoung: nerdesin
bilinmeyen numara: çoktan uzaklaştım
bilinmeyen numara: boşuna beni arama
chaeyoung: eninde sonunda kim olduğunu öğreneceğim
bilinmeyen numara: öğren bakalım
chaeyoung: dalga mı geçiyorsun sen benimle
bilinmeyen numara: belki
chaeyoung: seni engelleyeceğim
bilinmeyen numara: engellersen yeni numara alırım hiç sorun değil
bilinmeyen numara: ama senin düşünmen gereken daha önemli bir konu var
bilinmeyen numara: jungkook ve jongin sana doğru yürüyor
bilinmeyen numara: oradan uzaklaşsan iyi olur
chaeyoung: çoktan uzaklaşmıştın?
bilinmeyen numara: yalan söyledim
✔️✔️Saniyeler sonra Jongin'in sesi doldurdu kulaklarımı. "Jungkook baksana! Chaeyoung da buradaymış!"
Sıkıntılı bir nefes verip kafamı kaldırdığımda Jongin de yanıma ulaşmıştı. Üzerinde siyah bir pantolon, siyah montu vardı.
"Naber Chaeyoung?"
Jongin yanıma oturduğunda Jungkook'u ve bisikletini görebilmiştim. Daha yeni antremandan çıkmış olmalıydı çünkü üstünde şort, beyaz tişörtü vardı ve spor çantası kolunda asılıydı. Onu öyle görünce ben titredim. Bu soğuk havada öyle üşümüyor muydu?
Kafasıyla selam verdiğinde ben de aynı şekilde karşılık verdim.
"İyi."
Jongin kaşlarını kaldırarak gerindi ve bacaklarını uzatıp, avuç içlerini yere bastırdı. "Ben de iyiyim."
Gözlerimi devirdim. Bundan hiç hoşlanmamıştım. Yalnız kalmak istiyordum.
"Evin buraya yakın mı?"
Jungkook hiç konuşmuyordu. Hatta bize bakmıyordu bile. Gözleri denizdeydi.
"Ne yapacaksın sen benim evimi?"
Omuz silkti Jongin. "Eğer evin uzaksa ve yürüdüysen kötü olur. Zaten zayıfsın..."
Sesli bir şekilde ofladım. "Jongin, neden siktirip gitmiyorsun?"
Güldü. "Bu kadar kaba olma Chaeyoung. Sana hiç yakışmıyor."
"Siktir git."
Jungkook, Jongin'in montunu asıldığında bakışlarımı ona çevirdim. "Jongin eve gitme zamanı."
Jongin kafasını arkaya atıp, ters ters Jungkook'a baktı. "İstemiyorum."
"Babanla kavga edeceksiniz yine. Haydi."
Jongin oflayarak ayağa kalktığında önüme döndüm rahatlayarak. Sonunda yalnız kalacaktım ama keyfim de kaçmıştı. Burada oturmak istemiyordum artık.
Gülerek, "İyi geceler Chaeyoung." dediğinde cevap vermedim. Jungkook'un omzuna yavaşça vurup yanımızdan ayrıldığında ise kafamı iki yana sallayarak ayağa kalktım. Eve gitsem iyi olacaktı ama Jungkook, Jongin'in arkadasından gitmemiş, yanımda kalmıştı.
Karşısında durdum. "Ne yapıyorsun?"
Adem elmasının hareket ettiğini gördüm. Hemen sonra bisikletini daha sıkı tutmaya başladı ve "Seni eve bırakayım mı?" diye sordu.
"Hayır." dedim hemen. O Jongin'in arkadaşıydı. Ondan hiçbir farkı yoktu. Onunla daha fazla vakit geçirmek istemiyordum.
Arkamı dönmüş, iki adım atmıştım ki ismimi söylediğinde durdum. Yavaşça ona döndüğümde, bisikletiyle birlikte bana yaklaştı.
"Ben Jongin değilim." diye fısıldadı. "Onun yüzünden benden kaçtığının farkındayım ama ben onun gibi değilim Chaeyoung." Sertçe yutkundu. "Onunla arkadaş olmam, onun gibi olduğumu göstermez."
Hiçbir şey söylemedim. Sadece gözlerine baktım ve hızlanan kalbimi görmezden gelmeye çalıştım.
Ben bir şey söylemeyince gözlerini kaçırdı ve çekingen bir şekilde, "Şimdi, seni eve bırakayım mı?" diye sordu.
"Olur." diye mırıldandım hafif gülümseyerek. "Beni eve bırak."
Güldü. Saçlarını karıştırıp bisiklete bindiğinde, yavaşça arkasına bindim ve beni eve götürmesine izin verdim.
Beni eve götür, kurtar beni Jungkook.