Zile basmamdan saniyeler sonra kapıyı açıldı ve beni gören Jongin'in gözleri şokla büyüdü."Saçını mı boyattın?!"
"Evet," Gülerek içeriye girdim ve elimdeki poşeti eline tutuşturdum. Bugün birlikte kahvaltı edecektik, bu yüzden pastaneden birkaç şey almıştım. "Kırmızı hemen akıyor."
Kırmızı ile uğraşmak zor olduğu için ve artık sıkıldığım için dün akşam Nayeon'un da yardımıyla saçımı sarıya boyamıştım. Ve bu rengi daha çok sevmiştim. Bana daha çok yakıştığını düşünüyordum.
Jongin, "Çok iyi." dedi. "Cidden çok iyi."
"Teşekkürler."
Jongin mutfağa ilerlerken, ben de salona ilerledim ve koltukta yatan Jungkook'u gördüm. Sırtı bana dönüktü. Çantamı kenara koyup, yanına gittim ve yüzüne bakmak için eğildiğim sırada, birden bileğimi tutup, beni üstüne çekti.
Dudaklarımdan küçük bir çığlık kaçtığında, koltukla onun arasındaydım. Gözlerini yavaşça açtı ve göz göze geldiğimizde gülümsedi.
"Beni korkuttun." diye fısıldadım. "Ne zamandır uyanıksın?"
Kollarını sıkıca belime doladı ve kafasını boynuma gömüp, derin bir nefes aldı. "Az önce uyandım."
Sonra bir anda kafasını geri çekip, saçlarıma baktı. "Saçlarını boyatmışsın!"
Şaşkınlıkla büyümüş gözleriyle ve hafif aralanmış dudaklarıyla bana bakıyordu. Kahkaha attım, komik gözüküyordu.
"Çok güzel olmuş," diye fısıldadı. Bir elini saçlarıma daldırıp, saçımı parmağına doladı. "Bayıldım."
Gülümseyerek onu öptüm. Kısaca öpüp, geri çekilecektim ama buna izin vermedi. Üst dudağımı yavaşça öpmeye devam etti.
Jongin'in, "Jungkook," dediğini duydum. "Lütfen en kısa zamanda kendine bir ev bul.
Gülerek Jungkook'dan ayrıldım ve üstünden atlayıp, ayağa kalktım. "Hadi, kalk artık."
Oflayarak elini saçlarına daldırdı ve saçlarını dağıtıp, doğruldu. O sırada da zil çalmıştı.
Çantamı yerden aldığım sırada Jungkook da yanıma gelmişti. "Hala ev bulamadın mı?"
Ev bakmamızın üstünden on gün geçmişti. İlk baktığımız evi neden istemediğini de hala anlamıyordum. Çok güzeldi.
Hiçbir şey söylemeden kafasını iki yana sallayarak salondan çıktığında, ben de omuz silkip, mutfağa yürüdüm. Taehyung, Jimin ve Yoongi gelmişti.
Üçünüde masada oturmuş görünce, kaşlarımı kaldırarak başlarında dikildim. "Kahvaltıyı kim hazırlayacak?"
"Sen."
Şokla Taehyung'a döndüğümde sırıtarak ayağa kalktı. "Şaka yaptım."
Gözlerimi devirip, bana yardım etmelerini söyledim ve Jungkook da geldiğinde hep birlikte güzel bir kahvaltı hazırladık.
Kahvaltımızı yaptığımızda, Jimin ve Jongin, Taehyung'un doğum günü için ayarladıkları mekana gittiler. Bugün Taehyung'un doğum günüydü. Her şeyi ayarlamaya söz verdikleri için biz karışmıyorduk ve ne yapacakları hakkında da hiçbir fikrimiz yoktu. Umarım delice bir şey yapmazlardı.
Onlar gittikten sonra biraz oturduk ve daha sonra Jungkook beni eve bıraktı. Akşama kadar biraz evi toplayacak ve daha sonra hazırlanacaktım.
Eve geldiğimde, Nayeon odasını temizliyordu. Hemen üstümü değiştirip, ona yarıdım ettim. İki kişi birkaç saatte evi hızlıca temizledik ve daha sonra duşlarımızı alıp, giyinmeye başladık. Üzerime kadife, siyah mini elbisemi ve siyah çizmelerimi geçirdim.