"Bana söylemeliydin.""Özür dilerim." diye fısıldayarak, koltukta bana yaklaştı ve kollarını boynuma dolayıp, çenesini kafama bastırdı Nayeon. "Bana onun hakkında konuşmak istemediğini söylemiştin. Bu yüzden cümleleri toparlayamadım dün gece ama bugün söyleyecektim, gerçekten. Onu bu kadar kısa sürede görmeni beklemiyordum."
"Ben de hiç beklemiyordum." Dakikalardır gözlerimi halıya dikmiş bir şekilde hiç kıpırdamadan oturuyordum koltukta. İçimde fırtınalar kopsada, dışarıdan oldukça sakindim. Onu görmüştüm. Üç yıl boyunca onu düşünmemek için elimden gelen her şeyi yapmış, ismini hiçbir zaman sosyal medyada aratmamıştım. Üç yıl boyunca onun hakkında hiç konuşmamıştım. Üzülmek istemiyordum ama şimdi onu görmüştüm ve o, gözlerimin önünde başkasını öpmüştü. "Sevgilisi var."
"Biliyorum." diye fısıldayarak, saçlarıma küçük bir öpücük bıraktı Nayeon. "Sana söylemek istedim ama..."
"Biliyorum."
Nayeon geri çekilip ellerimi ellerinin arasına aldığında, gözlerimi ona çevirdim.
"Hala ondan hoşlanıyor musun?"
"Bilmiyorum." diye fısıldadım. Bunu hiç düşünmemiştim. "Ama onu görünce biraz üzüldüm."
Nayeon kaşlarını çattı. "Aptal Jungkook."
"Hayır," dedim hızlıca. "Onu suçlama."
"Sen suçlamıyor musun?"
"Üç yıl oldu Nayeon." diye mırıldanarak, koltukta kaydım ve kafamı onun bacaklarının üstüne koyarak uzandım. Eli anında saçlarıma gitmişti. "Çok uzun bir süre. Üç yılda her şey değişir. Onu nasıl suçlayabilirim?"
Hiçbir şey söylemedi. Bir süre hiç konuşmadan oturduk. Onu düşündüm. Değişmişti. Kilo almış, boyu uzamıştı. Dövmeleri de vardı. Eskiden ne kadar sosyal olsada, hep boş bakardı ama bugün gözleri parlıyordu.
Ben ise aynıydım. Bu saçma bir şekilde sinirlerimi bozdu. Bir şeyler yapmam gerekiyormuş gibi hissediyordum. Eğer yapmazsam göğsümün üstündeki ağırlık hiç kaybolmayacakmış gibiydi.
"Şimdi ne yapacaksın?"
Hızlıca doğruldum. "Saçlarımı boyayacağım."
"Ne?"
Nayeon'un elleri havada kalmıştı. Şaşkındı çünkü asla saçlarımı boyamayacağımı söylerdim.
"Evet, hadi." Kolundan asılarak ayağa kaldırdım onu ve banyoya sürükledim. Nayeon saçlarını sürekli boyadığı için evde neredeyse her renkten boya vardı. Bunu hemen şimdi yapabilirdik.
Banyoya girmek üzereyken, kolumdan tutup durdurdu beni. "Chaeyoung? Emin misin?"
Kafamı salladım. "Eminim. Lütfen, yapalım artık şunu."
Nayeon bir süre gözlerime tereddütle baktıktan sonra, "Ya kırmızıya boyarsın ya da hiç boyamam." dediğinde, kahkaha atarak, "Tamam." dedim. "Kırmızı olsun."
Çığlık atarak beni banyoya çekti ve klozetin kapağını kapatıp, beni oraya iterek oturtturdu. Bu heyecanına güldüm.
O açıcıyı ve boyayı ayarlarken, hiçbir şey söylemeden onu bekledim. Her şeyi ayarladığında ise gözlerimi kapatıp, kendimi ona bıraktım. Nayeon bu işte ustalaşmıştı artık. Eminim benimki de çok güzel olacaktı.
Aslında düşününce ben de biraz değişmiştim. Eskisi gibi üzgün değildim, kilomu kafama takmıyor, insanları umursamıyordum ve kurtarılmayı beklemiyordum. Çünkü sadece ben kendimi kurtarabilirdim ve kendimi kurtarmıştım. Onun dediği gibi.