Lütfen multimedyayı söyledğim yerde başlatmayı unutmayın ✨
Hermione son merdivenlere de geldiğinde durup derin bir nefes aldı. Kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu. Sırtını duvara yasladı. Büyük salondan gelen gürültüyü duyabiliyordu ve bu onun daha fazla heyecanlanmasına neden oluyordu. "Sorun yok." diye mırıldandı kendine.
Başını yavaşça duvardan uzattı. Altın sarısı saçları fark ettiğinde bir anda geri çekildi. Ne yani orda beklemek sorunda mıydı? Topuklularla zar zor yürürken bir de merdiven basamaklarını inmek zorundaydı.
Hermione cesaretini topladığında saklandığı duvarın arkasından çıktı. Eteklerinden tutup yavaşça yukarı doğru kaldırarak merdivenin basamaklarını birer birer inmeye başladı. Fark edildiğinde Büyük Salon'un girişinde bekleyen insanlar onu izliyordu. Draco arkasını döndüğünde öylece kalakaldı. Hermione ne kadar da güzel olmuştu öyle.
Genç cadı son basamağa bastığında yüksek topuklu ayakkabı yüzünden ayağını burktu. Kendini toparlamaya çalışırken Draco kızı ellerinden yakaldı.
"İyi misin?" dedi gülmemeye çalışarak. "Az kalsın bütün okula rezil oluyordum, sence nasıl iyi olabilirim?" Hermione son basamağı güzelce indikten sonra ellerini çocuktan çekti. Draco'nun arkasında dikilen ve kendilerini izleyen arkadaşlarını gördüğünde sarışın çocuktan bir adım uzaklaştı. Bı süreçte Draco'yu inceleme fırsatı bulabilmişti.
Saçları kısalmış ve taranmıştı. Siyah bir takım elbise, siyah gömlek, siyah ayakkabı ve siyah kıravat takmıştı. Neden her şeyi siyah olmak zorundaydı ki?
"Draco, kızın neden elinden tuttun bıraksaydın da düşseydi." Pansy'nin iğneleyici bakışları Hermione'yi rahatsız etti.
Sarışın büyücü Hermione'ye bakıp dudağının bir kenarıyla gülümsedi. "Evet, keşke."
Hermione başını öne eğip gülümsememeye çalıştı, bu yüzden yanakları bile ağrıdı.
"Siz, çocuklar içeri geçseniz iyi olur. Balo birazdan başlamak üzere sadece bina başkanları kalsa iyi olur." McGonagall'ın sesinin duyulmasıyla çocuklar söylenerek içeri geçtiler. Sadece bina başkanları kaldığında Ernie, Hermione'ye baktı. Demek Malfoy ona baloya gitmesi için teklifte bulunmuştu. Ciddi anlamda çok garip geliyordu, Malfoy kıza yıllardır bulanık demiyor muydu?
"Siz, ikiniz mi eş oldunuz?" Minerva şaşkınca başını eğip, yarım ay şeklindeki gözlüğünün üstünden iki genci izledi. "Biz mi?" Hermione Draco'ya döndü. Tabi ya, dans edeceklerdi. Bu ayrıntıyı nasıl unutabilmişti. Bütün okulun karşısında Malfoy ile dans etmek mi? Hayatında daha utanç verici başka bir şey yapmamıştı.
"Ben Granger ile dans etmem. Hemde bütün okulun önünde."
Hermione şimdi rahatlamış hissetti. Draco'nun normal davranışlar sergilemesi onu kızdırmak yerine sevindiriyordu. Kendisine bulanık dese hoşuna bile gidebilirdi.
"O zaman benimle dans edebilirsiniz bay Malfoy." McGonagall gülümseyen bir tavırla çocuğu izledi. "İyi madem. O kadar ısrar ettiniz." Draco omzunu silkerek Granger'a döndü. Kızın gözlerine bakarken dudağının bir yanı kıvrıldı ve kız göz kırptı.
Bir saniye, az önce Malfoy kıza göz mü kırpmıştı? Sanırım bu hayatımdaki en güzel anlardan biri olabilir diye düşündü.
Sıraya geçtiğinde Hermione'de onun yanında durdu. "Eh, biraz garip olacak." dedi Malfoy kapıdan içeriyi doğru süzerken. Ardından kıza elini uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
untouchable | dramione
FanfictionSafkan olan Yaxley Ailesi'nin kızları Isabelle Yaxley aile yadigarı olan korkunç bir lanete sahiptir. Fakat bu sırada Voldemort yükselir ve Yaxley ailesinin lanetini kendi lehine kullanabileceğini düşünür. Çünkü Isabelle'e kendi kanı dışında başka b...