20

767 70 192
                                    

Yorumlarınızı bekliyorum 🖤 multimedyadaki müzik ile okuyabilirsiniz.


Draco Malfoy, uzun zamandır bu kadar rahat uyuyamadığı uykusundan duyduğu garip tıkırtı ile gözlerini araladı. Odanının karanlığına alışırken göz bebeği de yavaşça genişlemiş ve ardından tekrar eski halini almıştı. Yinede karanlığa baktığından ötürü göz bebekleri büyüktü.

Derin bir nefes alırken yattığı rahat yataktan hızla doğruldu ve etrafına bakındı. Gözler tamamen karanlığa alıştığı için etrafı seçebiliyordu ve bunda camdan vuran ay ışığı da yardımcı oluyordu. Esnerken yanında, yüz üstü vaziyette yatan kıza baktı. Aralarında epey mesafe vardı, ona dokunamayacağını bildiği için yatağın diğer uçlarında, birbirlerinden uzakta uyuyorlardı. Elleriyle yüzünü ovuştururken yorganı üzerinden çekti. Bu garip sessizliği sevmemişti. Kulaklarında kılcal damarlarından, kalbinin her attığında geçen kanın çıkardığı sesi duyabiliyordu ve bu rahatısız ediciydi.

Bacaklarını yataktan sallandırdığında, çıplak ayaklarını soğuk tahta zeminin üzerine bıraktı. Beynine kadar ulaşan soğukluk hissiyle rahatlarken ellerini yatağa, kendisinin biraz gerisine yaslayıp başını tavana dikti. Hala kendine gelmeye çalışıyordu. Boğazındaki kuruluğu gidermek için yutkunduğunda adem elması yukarı aşağı hareket etti. Sırtını dikleştirdiğinde yüz üstü yatan kıza doğru döndü.

Dudağında belli belirsiz bir gülümseme oluşurken duyduğu tıkırtı sesi ile gülüşü bir anda soldu. Camda beliren gölge tıkırtı sesinin sahibiydi. Her defasında cama tıkırdıyor ve o garip sesi oluşturuyordu. Draco Malfoy ayaklandığında gözlerini kısarak cama doğru baktı, ay ışığı gölgenin sahibini görmesini engelliyordu. Temkinli adımlarla cama doğru yaklaştığında gölgenin gerçek sahibini gördü.

Krem renginde tüyleri ve başı kahverengi olan bir baykuş, gagasında tuttuğu bir zarf ile camın dışındaki oluşuma ayakları ile tutunmuş bekliyordu. Malfoy, camı parmakların yerleştirilmesi için oyulmuş kısımdan tutarak yukarıya doğru asıldı. Rüzgar ile birlikte içeri giren soğuk hava ile huzursuz hissetti. Kendisine sarı gözlerle bakan baykuşun gagasındaki zarfı alır almaz, baykuş uçarak gözden kayboldu.

Saman rengindeki zarf kırmızı renkli macun ile mühürlenmişti. Arkasına baktığında hiçbir isim göremedi. Mührü kırmak üzereyken kapının bir anda açılmasıyla olduğu yerde sıçrayan Draco Malfoy, hızla kapıya döndü.

"Sakın açma!" dedi Rigel içeri girer girmez. Nefes nefese görünüyordu. Kapının aniden açılması ile uyanan Hermione çoktan doğrulmuş iki gence sırayla bakıyor ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Burdan gitmemiz gerekiyor. Hepimizi buldular. Acele etmeliyiz. Ölüm Yiyenler gelmek üzeredir." dedi Rigel Black hızlı hızlı aldığı nefeslerinin arasından.

"Ne?" Hermione Granger bir anda ayağa kalktı. "Nasıl?"

"Açıklama için vakit yok Hermione. Acele edin, büyü kullanamayız. Hepimiz izleniyoruz.  Sen ve Draco garajdaki araba ile burdan kaçın, sizinle California eyaletinde buluşacağız. Unutmayın büyü kullanmak yok! Hortkulukları bulmak zorundayız." Rigel Black son uyarısını da yaptıktan sonra gözden kayboldu.

Draco elindeki zarfı yere bıraktı ve telaşla önce çoraplarını ardından da ayakkabılarını giydi. "Eşyalarımızı toplamak için vaktimiz yok, asalarımızı alıp burdan gidelim."

Hermione, de ayakkabılarını çoktan giymiş ve mor çantasını takınmıştı bile. "Ben eşyalarımızı toplamıştım. Seninkilerde burda." derken mor renkli omuz çantasını gösterdi. "Asalarımız da içinde." derken gülümsedi.

untouchable | dramione Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin