Louis, sabah uyandığında prensesini kollarının arasında gördüğünde gülümsedi. Onu üstünden kaldırıp önce banyoya sonra mutfağa gitti. Önce ekmeği kalp şeklinde kesip üstüne Nutella sürdü, sonrasında tabağın kenarlarını çilek ve muzla süsledikten sonra poşe yumurtayla yeşil çay yaptı. Kahvaltı tepsisini odalarına getirdiğinde Harry hala uyuyordu.
"Küçük prenses hala uyuyor mu?" dedi Louis ve Harry yataktan uykulu bir şekilde kalkıp elleriyle gözlerini ovuşturup ona baktığında şaşırdı.
"Bana kahvaltı mı hazırladın?" dedi Harry. Louis onun yanına geldi.
"Geçtiğimiz hafta sana sik gibi davrandım." dedi Louis ve Harry güldü.
"Biraz öyleydin." dedi Harry. "Ama geçti."
"Geçti." dedi Louis ve beraber yatakta kahvaltı yapmaya başladılar.
Harry ona baktı. Sonunda aralarındaki problemin çözülmesi onu mutlu ediyordu. Harry, Louis'in onu sevdiğinden yüzde yüz emindi ama geçtiğimiz günlerde kafasının karıştığına da inanıyordu. Bunun için her ne kadar çok kırılsa da ona kızamamıştı çünkü Louis duygularının onu ele geçirmesine izin vermemişti. Harry, Louis'e yaslandığında Louis onun boynunu öptü. Harry şuanda evde olduğunu ve kimsenin onun huzurunu bozamayacağını hissediyordu. Beraber çok güçlüydüler ve bu gücü kimse kıramazdı.
#
Harry okula geldiğinde kantinde kahve alan Zayn'i gördüğünde yanına gitti.
"Selam yılan!" dedi Harry. "Seni sevgilimle yaşadığım eve alıyorum ve sen ise sevgilime yürüyorsun, tam bir adamlık göstergesi."
"Benimle bu konuşmayı yaptığına göre Louis'in hala aklında ben varım." dedi Zayn.
"Bu konuşmayı seninle yapmak istedim ama bunun Louis'in seni düşünmesiyle bir ilgisi yok. Louis beni seviyor, kendini boşuna kandırma."
"O zaman niye burada benimle konuşuyorsun? Şunu anlamıyorsun değil mi? Louis bana baktığında yeni keşfetmek istediği bir insanı görüyor, benim yanımda heyecanlanıyor, kalbinin ritmi değişiyor ama sana bakınca gördüğü tek kişi çocukluk arkadaşı. Seni bırakırsa en yakın arkadaşını da bırakır, o yüzden seni bırakamıyor. Sen sadece onun için yanında sürekli olan bir alışkanlıksın." dedi Zayn."Ve birisine alışmak aşk değildir."
"Seni bir daha Louis'in yanında görürsem çok kötü yaparım." dedi Harry ve bir şey demeden gitti.
Zayn'e cevap verememişti. Zayn'in söylediklerine karşı bir şey söyleyememişti. Çünkü belki de haklıydı. Belki de Louis onu sadece çocukluk arkadaşı olarak görüyordu. Belki de şuan aklı Zayn'deydi ama Harry'i kaybetmek istemediği için şuan onunlaydı. Çünkü Harry'i sevgilisi olarak kaybederse, bütün arkadaşlıkları mahvolacaktı.
"Selam sevgilim!" dedi Louis ve Harry'nin yanağından öptü.
"Aşkım!" dedi Harry ve Louis'e bakarken onun arkasındaki masada oturan Zayn'e bakıp dudaklarına yapıştı. Louis onun bu beklenmedik tutkulu öpücüğüne karşılık vermeye başladı.
"Styles, Tomlinson, burası bir okul!" dedi öğretmenlerden birisi ve ikisi de öpüşmeyi durdurdu.
"Nereden çıktı bu davetsiz öpüşme?" dedi Louis.
"İçimden geldi. Seni her gün, çok arzuluyorum. Sen arzulamıyor musun?"
"Tabiki de arzuluyorum ama okulda seni düşünürsem derslere odaklanamam." dedi Louis ve Harry ile güldüler. Harry kollarını Louis'in beline sardığında Louis de onun boynuna sardı. "Evet, sana sarılmak çok güzel."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUIN THE FRIENDSHIP.
FanfictionLouis ve Harry çocukluklarından beri birbirinin en yakın arkadaşı. Ta ki bir gece ikisi de deli gibi sarhoş olup beraber olduktan sonra. NOT: Hayatının aşkı burnunun ucunda olabilir.