1

6.5K 242 357
                                    

Merhaba arkadaşlar. Yeni bir kurguyla karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı merak ediyorum. Iyi okumalar...

"Hyung! Bekle beni! Lütfen!"

Jin durdu ve arkasından ona yetişmek için koşan çocuğa döndü. Nihayet yanına geldiğinde ellerini dizlerine götürdü ve eğilerek nefesini düzeltmek için uğraştı. Boğazı yanmıştı koşarken.

"Ne istiyorsun Jungkook?"

Derin bir nefes aldı boğazındaki acıya rağmen ve gülümsedi.

"Hyung, Jimin'e kızdın diye niye bu şekilde çıkıyorsun ki? Yoongi hyung eminim ona ağzının payını vermiştir"

Jin karşısındaki çocuğu ifadesizce izledi. Burnu ve yanakları kızarmıştı rüzgardan. Bunu söylemek için mi koşmuştu buraya kadar?

"Ona kızdığım için çıkmadım evden Jungkook. Yalnız kalmak istediğim için çıktım ve izin verirsen eğer yoluma gitmek istiyorum"

Sesi de en az yüz ifadesi kadar sakin ve netti. Jungkook ne diyeceğini bilemedi ve ensesini kaşıyarak yere baktı. Sadece... Onun üzülmesini istememişti.

Jin başka bir şey demeden arkasını döndü ve yürümeye başladı. Arkasında bıraktığı çocuğun kırılan kalbini düşünmedi. Düşünürse dayanamazdı.

5 arkadaş aynı evde yaşıyorlardı uzun zamandır. Aileleri yoktu hiçbirinin ve birbirlerine aile olmuşlardı kısacık ömürlerinde.

Jimin ve Taehyung sevgiliydi. Başta karşı çıksa da, birbirlerine olan sevgilerini görmüş ve şahit olmuştu. Onları sorgulayamazdı.
Yoongi ise... Sadece Yoongiydi işte!

Jungkook en küçükleriydi. Jin ile aralarında 4 yaş vardı. Tek tek yetimhaneden çıktıktan sonra da hepsi birlikte kalmaya başlamıştı. Birbirlerini çok uzun zamandır tanıyorlardı.

Jin arkasını dönüp ona bakmayı çok istese de yapamayacağını biliyordu. O en büyük hyungdu. O hepsine sahip çıkandı.

Jungkook'un ona olan hislerini anlamıştı bir süre önce ve aralarına mesafe sokmanın en doğrusu olacağını düşünmüştü.

Çocukça bir hayranlık yüzünden ilişkilerini zedelemek istemiyordu. Bu onun da canını acıtsa da ona umut veremezdi. Ikisini de sonu olmayan yolda hırpalayamazdı.

Jin her zaman ilerlediği yollarda yavaşça yürürken bir yandan da müzik dinliyordu. Omzuna değen eli hissettiği an refleksle kolu tutmuş ve omzunun üzerinden yere fırlatmıştı.

"Agh! Siktir Seokjin!"

Jin alaylı bir sırıtışla yerde yatan adama baktı.
"Bana karşı ani hareketler yapmamayı ne zaman öğreneceksin Hoseok?"

"Siktir git! O kadar seslendim arkandan" dedi kaşları çatık bir şekilde belini tutuyordu.

Jin kulaklığını gösterdi ve arkadaşına elini uzattı. Hoseok kötü bakışlarla elini tuttu ve ayağa kalktı söylenerek.

"Nereye böyle dalgın dalgın?"
"Nereye olabilir? Bu gece çalışacağım"

Hoseok yanından geçerek yürümeye başlayan arkadaşının arkasından baktı. Kaşları şaşkınlıkla havalanmıştı.

Onun peşinden giderek "Sorun ne?" diye sordu.

Jin elini boşver anlamında salladı ve yürümeye devam etti.
"Jin, çalışmayı düşündüğüne göre canın sıkkın olmalı. Uzun zaman olmuştu seni böyle görmeyeli. Anlat işte adam gibi"

Jin bıkkınlıkla durdu ve düz bir şekilde arkadaşının gözlerine baktı. Ne demesini istiyordu? Ne bekliyordu? Ona anlatacağını mı? Böyle bir şeyi nasıl söylerdi? Iş meselesi değildi ki arkadaşı onun yerine çözüm üretsin!

Don't Leave Me! #JinkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin