"J-Hope nerede?"
Jin, başındaki ağrıyla Sejin'e dönerek sormuştu sorusunu. Bir yandan da dirseklerini masaya yaslamış şakaklarına masaj yapıyordu.
"Sen gelmeden önce çıktı. Nereye gittiğini söylemedi"
"Anladım. Gelince haber verin yanıma gelsin. Bu Çığlık ve Jackson hakkında istediğim dosya tamamlanmadı mı hala?"
Gergin sesi isteklerinin bir an önce yerine gelmesini istediğini belli ediyordu. Odasında değil, mekanın içindeki bir masada oturuyor ve dikkatini dağıtacak bir şeyler bulmaya çalışıyordu.
Sejin 1 aydır onda olan değişikliği görmüş ve içi acıyarak izlemişti.
Yüzünde hasar alan bölgeler dikkati çeken ilk şeylerdi. Eski olanlar ise yeşile dönmüştü. Yakışıklılığını engelleyememişti ama yakışmıyordu yine de yüzüne!
Kendisine bunu neden yaptığını bilmiyordu ama Ares'i bu hale getiren sebepten kurtulması için dua etti.
"Neredeyse hazır. Bay Choi sizinle görüşmeye çalışıyor ısrarla. Bay Bang'ın olaylardan haberi olduğunu düşünerek onunla da görüşme talep etmiş!"
Jin küfür etti sinirle. Bir de Avukatı çıkarmıştı başına! Biliyordu ki, bunu konuşarak çözmeye çalışacaktı ama Jin o herifin bedel ödediğini görmeden bu işin peşini bırakmayacaktı!
Kardeşlerinin canını yakanın, canını alırdı!
Tam o sırada içeriye giren Avukatla ayağa kalktı ve tartışmanın bir an önce bitmesini diledi.
"Aress!"
Mekânda Jin hariç herkes gür sesten irkilirken, Jin sadece başının neden bu kadar ağrıdığını düşünüyordu. Çok fazla da içmemişti halbuki.
Avukat büyük bedenine rağmen hızla Jin'in önüne geldi ve "Ne yaptığını zannediyorsun sen? Bay Choi'yi tehdit etmek de ne demek? Çıldırdın mı?" diye bağırdı.
Jin bu konuşmanın bir şeyi değiştirmeyeceğini bilerek eski yerine oturdu ve konuşmaya başladı.
"Tehdit etmedim"
"'Eğer oğlunla görüşmeme izin vermezsen elindeki her şeyi yok ederim. Buna oğlun da dahil!' demek ne zamandır tehdite girmiyor?"
Jin ona düz bir şekilde baktı ve "Ben yaptığımdan beri. Tehdit etseydim kan dökmeden çıkmazdım oradan. Bunu sen de biliyorsun Avukat!" diye cevap verdi.
Avukat alnında biriken terleri sildi hızla ve sinirle kızarmış yüzüyle bağırmaya başladı.
"Lan sen benimle dalga mı geçiyorsun? Seni yok etmelerini mi istiyorsun? Istediğin oysa ben sıkayım kafana hemen bir tane! Vazgeçeceksin Ares! Onlara bulaşmanı istemiyorum!"
Jin dudağını yaladı ve alaycı bir ifadeyle güldü.
"Istemiyorsun? Bu yüzden mi bırakmalıyım peşini? Hiç zannetmiyorum Avukat! Benim kardeşlerime dokunmaya kimse cesaret edemez. Eğer onlardan haberi varsa bile bu, onların kafasına sıkmam için yeterli bir sebep!"
"Ares! Izin vermiyorum. Ben Bay Choi ile görüştüm ve yok sayacağız. O oğlunu durduracak ve ben de... seni!"
Kahkaha attı Jin! Başındaki ağrı kendini iyice belli ederken kafayı yemek üzere olduğunu biliyordu. Sinirini bozan çok şey vardı! Gözlerine yansıyan deliliğin farkındaydı ama engelleyemiyordu.
Çevresindeki insanlar sabrını sınamak için mi gönderilmişti? Eğer öyleyse, çok az kalmıştı sabrının taşmasına. Avukat kendisini ne zannediyordu da ona emir verebiliyordu? Bu işe başladığı ilk zamanlarda bile ondan emir almamışken üstelik!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't Leave Me! #Jinkook
Fanfiction#Jinkook #Vmin #Sope Hayatı gece ve gündüz olarak bölünmüş bir adam. Ares! Kim Seokjin! Hangisi gerçekti? Hangisi doğruydu? En yakın dostlarını geceden korumak tek amacıydı Jin'in. Tehlike kendisi ve birbirinden değerli dostları için baş gösterirk...