19

1.6K 113 75
                                    

Karantina bana yaradı sanırım. Canım sıkıldıkça bölüm yazıyorum:)
Iyi okumalar...

"Frenler tutmuyor!"

"Ne? Ne demek tutmuyor?"

Jungkook panikle bağırdığında Jin küfür etti ve vitesteki elini bırakıp, onun eline uzanarak sıkıca tuttu. Güven vermeye çalışıyordu.

"Sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim! Duydun mu beni?" dedi kararlı ifadeyle gözlerinin içine bakarak.

Jungkook başını onaylar anlamda sağladığında dikkatinin dağılmaması için yola döndü ve emniyet kemerini çıkardı. Sevgilisi çok korkacak olsa da aklına başka çare gelmiyordu. Tek kurtuluş buydu.

Jungkook yanında olmasaydı ağaçlara çarparak durdurmayı deneyebilirdi elbette ama onu bu şekilde korumasız bırakamazdı.

"Kucağıma gel!"

"Ne?"

"Çabuk ol! Kucağıma gel! Durdurabilmem için fazla hızlı. Atlayacağız!" dediğinde Jungkook akan gözyaşlarına inat kafasıyla onayladı.

Cesur olmalıydı! Onun yanında korkak birine ihtiyacı yoktu. Ama lanet olsun ki çok korkuyordu. Kalbi kulaklarında atmaya başlarken titreyen bedenini kontrol altına almaya çalışıyordu.

Emniyet kemerini hızlıca çıkardı ve gözyaşlarını silerek Jin'in kucağına geçti. Jin, bir bebeği saklar gibi sarmaladı kollarıyla onu ve boynunu öptükten sonra "Sana bir şey olmasına izin vermem biliyorsun değil mi?" diye sordu kulağına eğilerek.

Jungkook, gözyaşları Jin'in boynunu ıslatırken kafasını sallayabildi sadece. Konuşursa bağıra bağıra ağlardı çünkü. Ona ayak bağı olmamak için uğraşıyordu ama sakin kalabilmek çok zordu.

"Yolun dışına yöneltmem lazım arabayı! Böylece çimenlere düşmüş oluruz. Korkma tamam mı? Yanındayım!"

Korkudan nefes alamıyordu. Konuşamıyordu da.
Elleri sıkıca sevgilisinin üzerindeki gömleğinin göğüs kısmını sıkarken Jin'in nasıl korktuğunu anlamasını istemiyordu ama titremesini de engelleyemiyordu. Başı, Jin'in boynuna gömülmüştü ve kokusunu derin derin içine çekerek sakinleşmeye çalışıyordu.

Jin "Seni seviyorum" diye mırıldandı ve direksiyonu sağa kırdı bütün gücüyle.

Araba, tekerleklerin acı sesiyle yön değiştirdi ve ormana doğru süratle ilerlemeye başladı.
Jin kapıyı açtı hızla giden aracın içinde ve içinden onu koruması için Tanrıya dua etti.

Jungkook'un elleri arasına telefonunu sıkıştırdı ve "Bunu koru!" diye mırıldandıktan sonra ikisini de eğilerek arabadan dışarıya düşürdü.

Jin, kucağındaki bedeni sıkıca sararken ona bir zarar gelmemesi için bütün gücünü ortaya koyuyordu. Kafasında hissettiği acıya rağmen daha sıkı sardı Jungkook'u.

Bir süre yuvarladıktan sonra Jin sırtının yerle birleştiğini hissederek gözlerini açtı. Acıyı hissedemeyecek kadar panik halindeydi. Ilk olarak göğsündeki sevgilisine bakmaya çalıştı.

"Jungkook?" diye seslendi titrek sesiyle ama ses gelmemişti.

Jin, korkuyla atan kalbine söz geçiremezken kollarını çekti ve üzerinden indirerej yere yatırdı onu. Gözleri kapalıydı.

Yüzünü elleri arasına alırken "Jungkook-ah! Aç gözlerini! Lütfen!" diye bağırdı.

Zorlukla doğrulduğu yerde Jungkook'un vücudunda hasar taraması yaptı. Görünürde birkaç çizikten başka bir şey olmaması onu rahatlatmıştı.

Don't Leave Me! #JinkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin