~10~ "LÜTFEN"

74 19 50
                                    


Deniz'in sırtı kaldırımın sert duvarına yaslatıldığında kendisine memnuniyetle bakan ve elde ettiği zaferle sırıtan adamın yüzünü artık çok net görebiliyordu.

"Bırak beni Allah'ın belası. İmdaaa..."
Deniz, bağırsa da adamın ağzını sıkı sıkı kapatmasıyla çığlığı kesilmişti.

Ona yine bu anları yaşatan Tolga'nın bizzat kendisiydi. Tolga, ağzını tuttuğu kızı, sürükleyerek daha karanlık ve tenha tarafa çekiştirmeye çalışıyordu. Bir yandan da kısık cümleler savuruyordu.

"Sana yine görüşeceğiz demiştim güzelim. Madem ev olmaz sokaklarda da görürüm ben işimi." Diyerek kızın morartırcasına tuttuğu kolunu daha sert çekiştirip sürüklüyordu.

Deniz, artık sona yaklaştığını hissediyordu. Acıyan bedenini Tolga'nın elinden kurtarmaya çalışırken bir yandan da yoldan birileri geçer de feryadını duyar diye kan çanağı olmuş gözlerini etrafında gezdirip duruyordu.

***

Cenk, Salih'in attığı konuma doğru giderken gözlerine hapsolduğunu düşündüğü kızı ilk defa gördüğü yerden geçiyordu. O güzergahtan geçerken ayakları frene istemsizce basmış ve düştüğü cennetin ilk mekanını yavaşça geçiyordu. O anki ruh halinden navigasyonun uyarısıyla sıyrıldı ve hedefine doğru yol almaya devam etmek için hızlandı.

Geldiği mahalle daha önce Emre'yle Seyyale Kafe'ye gitmek için geçtikleri mahhalleydi. Camını açarak derin bir nefes aldı. Deniz'in bu evlerden birinde oturuyor olması onu bu mahalleye daha çok bağlıyordu.

Cenk, Deniz'in ev aradığını öğrenince Salih'e bu civardan bir ev aldırtmış ve kızın o evde oturmasını sağlamak için uğraşıyordu. Buna hem yardım amaçlı hem de anlamını bilmediği bazı duygularından yola çıkarak karar vermişti.

Salih'in en son dediğine göre her şey hazırdı. Sadece Deniz'in evi kabul etmesi gerekiyordu. Cenk, öyle umuyordu en azından.
Bu yüzden bir geceliğine de olsa Deniz'in muhtemelen artık oturacağı eve hem kendi gözüyle bakıp eksikleri kontrol etmek için hem de geceyi orda geçirip kafa dinlemek için gidiyordu. Kendi zevkine göre döşettiği, Deniz için bizzat hazırlattığı odaya bakmak, havasını solumak ona iyi gelecek tek şeydi.

Cenk, daldığı tüm bu düşüncelerle hala açık olan camdan derin nefesler alarak etrafına sanki buraya bir daha hiç gelmeyecekmiş gibi dikkatle bakıyordu. Verilen adrese yaklaştıkça kalp ritimleri nedensizce hızlanıyordu. İlerledikçe kulaklarına boğultulu gelen bazı seslerin de heyecanından olduğunu düşünüyordu. Fakat gittikçe yükselen kısık kısık bağırışların heyecanla alakalı olmayan başka sesler olduğunu farketmesi uzun zaman sürmemişti.

Cenk, yarıya kadar inik camını sonuna kadar indirip arabasını daha yavaş sürmeye ve sesin geldiği yeri görmek için etrafına daha dikkatli bakmaya başladı. Normalde bu tür şeyleri merak etmek bir yana farketmediği bile oluyordu fakat bu sessiz ve tenha sokaklar, bu mahalle onun dikkatini çekiyor ve her karışını merak ediyordu. Elbette bu durumun Deniz'le çok alakası vardı ve bunu kendisi de biliyordu.

Yavaşça sürdüğü araba biraz daha ilerlediğinde titrek yanan sokak lambalarının gölgesinde zayıf bir gölge görmüştü. Kulaklarına zar zor dolan bir kadın bağırışı onu daha çok çekti sesin geldiği yöne.
Kavşağı biraz daha döndükten sonra yüzünü net göremediği bir kadının kolundan çekiştirilerek sürüklendiğini görmüştü.

Bir kapkaççı olayına şahit olmanın, hele ki bir kadının bu denli zarar görmesinin etkisiyle dişlerini sinirle sıkıp arabadan sessizce indi. Gürültü yapmamaya, sırf adamı kaçırmamak için ekstra dikkat ederek sessiz adımlarla olayın olduğu yere doğru ilerledi. Bugün Vural'dan tam anlamıyla alamadığı hıncını almak için bunu güzel bir fırsat olarak görmüş ve kaçırmak istemeyerek temkinle yaklaşıyordu.

ADI BENDE ''PAPATYA''Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin