Havanın güzelliği işine, işinin güzelliği tebessümüne vurmuştu Deniz'in.
Sattığı son demet yine papatya olmuş ve bu defa sepeti bile boşalmıştı. Bunun da verdiği memnuniyet ve mutlulukla artık yeni iş aramak için daha önce de çalıştığı kafeye doğru yola koyuldu. Planladığı gibi giderse kafenin sahibi zaten Deniz'i tanıdığı ve sevdiği için onu işe alacaktı. Vakti kalırsa da yeni işine başlamadan önce emlakçılara bir kez daha uğrayıp ev sahibinin ve oğlu Tolga'nın saçmalıklarıyla uğraşmamak için yeni ve kendilerine uygun bir ev bulacaktı. Deniz tüm bu düşüncelerle kafenin önüne geldiğinde arkasındaki gölgeden habersizdi.
Deniz, dış kapıdan girdiğinde kendisini orta büyüklükte, bir patika yolla ikiye ayrılan ve her iki tarafta da kafenin ambiansına uygun renkte olan birkac masa ve sandalyenin bulunduğu şirin bir bahçe karşılıyordu. Bahçeyi geçip kafenin içine girilen kapıyı ittiğinde, kasada oturmuş önündeki kağıtlarla ilgilenen kafenin sahibi Kemal ile göz göze geldi.
Kemal, Deniz'i gördüğünde yüzünde yayılan kocaman ve samimi gülümsemesiyle Deniz kapıdan girer girmez karşılamak için ayağa kalkıp kendisine doğru yürüdü.Deniz, samimiyetle kendisine yaklaşan Kemal'e aynı şekilde karşılık verip selamlaştı. Bugüne kadar birçok yerde çalışmıştı fakat en sevdiği yer bu kafe olmuştu. Kemal babacan tavırlarını hic esirgememiş ve çoğu kez maddi manevi yardımda bulunmuştu Deniz'e. Ek işlerde çalışmak zorunda kaldığında da ilk önce buraya uğramış ve boş dönmemişti.
Deniz, Kelmal ile olanı biteni konuştuktan ve bir kahve içtikten sonra gitmek için izin isteyip ayağa kalktı. Kemal de ayağa kalkıp Deniz'e sarıldı ve elini omzuna atarak hem konuşup hem de dış kapıya doğru birlikte yürümeye başladı.
"Yarın gel başla Deniz'im. Zaten buralar yeniden dekore edilecek ve senin de yardımcı olman benim için bir zevk olur." Dedi Kemal, kafesinin bahçe tarafına bakıp eliyle de işaret etti.
"Seve seve yardımcı olurum Kemal Abi. Hem bu bahçeye koydurduğun renkli masalar çok güzel." Dedi Deniz, hayranlıkla baktığı bahçeyi her zaman bu kafenin en sevimli tarafı olarak görürdü.
"Evet ama yine de senin de birkaç düzenleme yapmanı istiyorum. Kadınların zevkleri daha güzel."
Deniz samimi bir kahkaha attı ve kafenin artık dış kapısına kadar kendisine eşlik eden adama gülümseyerek cevap verdi.
"Bence senin de şahane bir zevkin var Kemal Abi. Hem eğer öyle olmasaydı burası ilk gün ki gibi dolup taşımazdı. Baksana! Garsonlar artık yoruldu gelip gitmekten."
Kısa ve tebessüm dolu sohbet yine aynı şekilde bir vedalaşmayla son buldu. Deniz, kafeden tamamen çıktığında kendisini rahatlamış hissetse de aklına gelen ev bulma meselesi mutluluğunu yine kursağında bırakmıştı.
Deniz bu ev bulma meselesiyle hem gerildiğini hem de yorulduğunu iliklerine kadar hissediyordu artık. Çünkü hasta olan dedesi için uygun bir ev bulmak hep zor olmuştu. Zaten bu güne kadar karşısına çıkan kiralık ev fırsatlarının çoğunu da dedesini olumsuz etkileyecek koşullardan dolayı reddetmiş ve yeni arayışlara girmişti. Fakat yine de umudundan ve kararlılığından vazgeçmeyip karşısına ilk çıkan emlakçıya girdi.***
"Gir"
Vural Kılınç, oturduğu masada önündeki kağıtlardan başını kaldırmadan odasına girenin konuşmasını bekledi."Efendim, söylediğiniz gibi Beyzade Holding ile yapılacak olan toplantı çarsamba gününe ayarladı."
Vural başını memnuniyetle sallarken kapıda bekleyen adamına baktı. Yüzüne kondurduğu memnun ifadenin yerini sinsi bir sırıtışa bırakırken elindeki kalemle masasına melodik vuruşlar yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADI BENDE ''PAPATYA''
RomanceAdam papatyaları ilk kez sevdi. Kokladı. Kolladı. Çünkü kadın PAPATYA idi. Fakat bilememişti. Papatyalar diğer çiçeklerin aksine koparıldıktan sonra kokardı. Bunu çok sonra anlayacaktı... *** Kadınını her şeyden sakınan adamın, acıtan geçmişiyle ken...