23.Bölüm "Ölümün Kolları"

797 104 12
                                    

Bir ay oldu neredeyse. Farkındayım. Gecikmelerden dolayı özür dilerim. Bu tatilde (ne kadar tatil denilebilirse) sizlere bol bol bölüm yazacağım. Lütfen tek isteğim yorum ve oy. Başka bir isteğim yok.

Hepiniz sağlıkla kalın. İyi kalın. Lütfen evden dışarıya çıkmayın güzellerim.

Bölüm Şarkısı :
Halil Sezai - İsyan
(Ayda'dan dinleyin bence)

🕊️

Gece bitmek üzereydi. Hayatımdaki en güzel günlerden biri olmuştu. Kalbimi verdiğim, ruhumu emanet ettiğim adamın gözlerine bakarak şarkı söylemek benim için çok özel bir an olmuştu. Onun o kahverengi dalgaları, kalbimin kıyısına doğru sertçe çarparken, tıpkı ilk gün ki gibi nefes almam zorlaşıyordu. Ben fark ediyorum ki sevgi, aşk günler geçtikçe ölmüyormuş. Ben onu her sevdiğim güne daha mutlu uyanıyorum. İlk gün benim kalbimde ne hâlde ise şu an aynıydı. Daha fazlaydı hatta. Onun olduğu her gün benim için bu dünyadaki en güzel gündü.

Son şarkıyı da onun gözlerinin içine bakarak seslendirdim. Gülümsüyordu ve gözlerini şefkatle kapatıp açıyordu. Mikrofondan çektim ellerimi ve sahneden inip direkt ona sarıldım. Kafamı boynuna gömdüm. O ara salondakilerden yüksek alkış sesleri geldi. Kafamı çevirdim ve etrafa baktım. Herkes ellerini sertçe biribirine çarpıyor bize bakarak gülümsüyordu. Gözlerimi Asaf'a çevirdim. Alnıma öpücük kondurdu ve gülümsedi. "Böyle bir ortam olacağını bilseydim yüzüğümü alıp gelirdim." dediğinde gözlerim faltaşı gibi oldu ve boğazım kurudu. Yüzümün kireç gibi olduğuna yemin edebilirdim. "Hey sakin ol, yüzük yok yanımda heyecanlanma." dedi ve kahkaha atıp dudaklarını saçlarıma götürdü. Düşüncesi bile heyecanlandırmıştı beni ve, ve by gerçek olursa ben onun ile evlenirsem dünyanın en mutlu kadını olurdum mutluluğun haram olduğu bu dünyada. Bu güzelliğin hiç bozulmasını istemiyordum. O benimle olsun ve biz bütün zorlukları yenelim istiyordum. Kimse aramıza girmesin, gözleri hep bana böyle baksın, sohbetimiz her zaman bol olsun istiyordum. Çünkü benim ailem çok mutlu bir aile değildi. Onun bana aile olmasını istiyordum. Babamdan, annemden göremediğim o sevgiyi onun kalbinde hissediyordum. Bu dünyada beni onun gibi biri sevmemişti hiç. Onun kadar güzel sevmemişti.

"Üzerini değiştirecek misin?" dediğinde kafamı aşağıya yukarıya sallayarak onayladım. Bu kıyafetler ile çok daha güzel görünsem bile rahat bir şeyler giymek tercihimdi. Yanıma kıyafetlerimi almıştım. Bir kot ve boğazlı beyaz kazak biliyorum ki bu elbiseden daha rahattı. Benim için rahatlık daha önemliydi. "Değiştirip, geleyim. Sen burada bekle." dedim ve gamzesine bir öpücük kondurup ondan uzaklaştım. Sahnenin yanından, kulise doğru giden koridora girdim. Yanımdan geçen insanlara gülümseyerek yürüyordum. Sevgi böceği olmuştum resmen...

Kıyafetlerimi aldım ve giyinmek için odada bulunan kabine girdim. Üzerimdeki elbisenin fermuarını zar zor açabildim. Elbiseyi askılığa astım ve kıyafet çantasının içine geçirdim. Kotu mu bacaklarımdan geçirdiğim vakit burnuma gelen duman kokusu kötü bir şeylerin olduğu haberinin sinyallerini gönderdi beynime. Hızla kotumu giydim ve vakit kaybetmeden boğazlı kazağımı üzerime geçirdim. Saçlarımı bile çıkarmadan ayakkabılarımı ayaklarıma geçirip fermuarlarını kapatmadan kabinden çıktım. Bunları yapalı bir dakika bile olmamıştı. Duman odaya doğru dolarken, hızla kapıyı açtım dışarı çıktığımda iki koridorun ucunda dumandan göz gözü görmüyor, insanlar çığlık atıyordu. Lakin kimseyi göremiyordum. Sesler uzak geliyordu ve koridorda kimse yoktu. Kalbim ağzımdan çıkacak gibiydi. Elimi kalbime götürdüm ve Asaf'ın ismini fısıldadım. Korku ile gözümden yaşlar akmaya başladı. Hızla sola doğru koştum. Adımlarımı attıkça turunculuk beni daha çok karşılıyordu. Oradan geçmem imkansızdı. Gözlerimden yaşlar ardı ardına akarken geri döndüm ve otarafa doğru koştum. Duman ciğerlerime daha fazla dolmasın diye boğazlı kazağımın boğaz kısmını, dudaklarımın ve burnumun üzerine doğru çektim. Bir nebze olsun daha iyi hissediyordum. Dirseğimin içini de yüzüme kapattım ve sadece gözlerime izin verdim. Koridorun sonuna geldiğimde başka koridor vardı. Burası çok büyüktü ve şu an gözüme korku ile daha büyük geliyordu. Sağ tarafa baktığımda alevler orada da yükselmişti. Ne oluyordu burada böyle? Alevlerin yansıması gözlerime işlemişken donup kalmıştım. Burada ölecektim. Asaf... Asaf'ın tekrardan aklıma gelmesi ile kendime geldim. Benim ölmem önemli değildi, ama o, o ölürse benim ölmüş olan ruhum rahat uyuyamazdı ebedi uykusunda. Aklımdan bir an olsun Asaf'ı çıkarmadan sola doğru koştum. Alevler burayıda kaplamıştı ama diğer tarafa göre daha azdı. Gözlerimi kapattım ve derin derin nefes alıp vermeye başladım. Bu alevin üzerinden atlayabilirdim. Uzun bacaklarım vardı ve en fazla ayaklarımda yanıklar oluşurdu. Bu beni öldürmezdi, ama şu an sevdiğim adam ölüyor olabilirdi. Ölüm kelimesini ilk kez ensemde, bu kadar fazla hissetmiştim. Mutlu günüm kabusa dönüşmüştü. Ölüyordum ben, ölecektim.

Beyaz Ve DiğerleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin