-5-

1K 82 20
                                        



Yaralarıma bakıyorum. Daha dün gece kan kırmızısı olan çizikler, bu sabah sadece pembe birer leke.

Burnumun tıkanıklığı geçmiş. Kurumuş kan dökülmüş olmalı. Yastığımda toprak parçası gibi duran kan pıhtıları var.

Merdivenlerde telefonla konuşan Derek'in beni duyduğunu ve yanıma geldiğini bilerek lavabodan çıktığımda bacağım ve kaburgalarım bas bas bağırıyor; 'Yavaşla, lanet olası.'

Düşecek gibi olsamda bir kaç dakikalığına ayakta durabiliyorum, bir elimle duvara yaslanıyorum.

Derek'in endişeli gözleri benim kızarmış gözlerime bakıyor.

Önceki gün acıdan konuşamadığımı, konuşabilseydim ona açılabileceğimi hatırlıyorum.

Şimdiyse korkudan konuşamadığımı farkediyorum.

"Yürüyebiliyorsun."

"Evet."

Mutlu olmuş gibi.

Küçük bir şaka amaçlı gözlerim değişiyor. Kehribardan turuncuya dönen gözlerimle ona gülümsüyorum.

"Ukala."

Gülümsüyor. Eğer bana bu kadar iyi olacaksa kendimi uçurumdan aşağı seve seve bırakırım.

Yada başka bir yaratığı ölümüne sinirlendiririm.

Neden olmasın?

"Öleceğinden korkmuştum."

Gerçekten mutlu olmuş olmalı.

Biraz -fazla- sıkarak kemiklerimizi kırarcasına beni kendine çekiyor.

Acımdan ağlayacak kadar kötü değilim, ama gözlerim yaşarıyor.

"Derek."

Kendini benden ayırmadan mırıldanıyor.

"Hm?"

"Seninle konuşmam gerek."

Meraklanmış gibi kafasını yavaşça ayırıyor boynumdan.

"Hamile misin yoksa?"

Gülüyorum. O da gülüyor biraz. Ama sanırım şaka yapmıyor. Mümkün değil, değil mi?

Şaka yapıp yapmadığını anlayamıyorum.

Ciddileşen bakışlarımı görünce kahkaha atıyor.

"Şakaydı."

"Peki, umarım öyledir."

Gülüşmeler. Tanıdık şeyler. Ciddi olaylar olurken şakalaşmak. Derek ile.
(Derek'i güldürdüm, Derek'i güldürdüm.)

"Bana söylemek istediğin bir şey varsa dinleyebilirim."

Gerginliği ilk orada hissediyorum. Korkuyu ise daha fazla, ama ilk kez değil.

Geçiştiriyorum.

"Acıktım sadece."

"Buna konuşma mı diyorsun?"

"Yemek yerken konuşabiliriz."

Kafasını sallıyor.

Arkasını dönüp gidecekken ağzım açılıyor ama görmüyor.

Öksürüyorum.

Umursamıyor.

Merdivenlerden hızla aşağı iniyor.

Seslensem gelebilirdi. Ama bir tarafım bugünlük gerginlik yeter diyor. Yanlış bir şey yaptım. Ne yaptım?

Belki o an bağırarak ağlamalıydım.

Öyle olsaydı gelir miydi, ilgilenir miydi?

Yaralarımı tekrar açmalıyım, diyorum içimden.

Öyle yapmak yerine odama giriyorum. Battaniyeyi burnuma kadar çekiyorum. Hava soğuduğu için önceki gece kullandığımız çarşaf yerde.

Kullandığımız.

İçinde birlikte uyuduğumuz.

Blood and Tears // S T E R E KHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin