5.Bölüm

2.7K 199 113
                                    


Oğlum kitabı hala okuyonuz mu la ?

Ben olsam çoktan çok saçma ve kötü yazılmış diye bırakmıştım jdkfhljgljdlkhgj Üstelik sayamayacağım kadar fazla mantık hatası var !

***

Defne Özdemir

"Senin seçeceğin elbisenin ben ta -" Karya eliyle ağzımı kapattıktan sonra gözlerini bedenimde gezdirdi. "Boş yapma da rahat mısın onu söyle ?" Alayla güldüm. "Nefes alamıyorum." Karya omuz silkti. "He tamam o zaman problem yok." Ağzım bir karış açılırken ekledi. "En kötü ölürsün."

Alışveriş mağazasının en süslü mağazasında, akşamki davet için Karya ile elbise bakıyorduk. Açıkçası yanlış kişiyi seçtiğimi düşünmeye başlamıştım. Karya kabinden çıktığında bir canavarmışçasına elbiseyi üzerimden çıkardım. Oh be, nefes almak ne güzel şeymiş !

Dışarı çıktığımda Karya suratını buruşturdu. "Ne olmuş kızım sana ? bir elbise deneyecektin alt üstü." Saçımı düzeltirken yanıtladım. "Ne memuru alkol bey ?" Karya göz devirip elimden elbiseyi aldı. "Hadi gidelim seni savaş maduru." Onu taklit ederek kasaya ilerledim. 

Davete gidecek, şu lanet hançer kolyesini bulacak ve patronun münasip bir yerlerine sokacaktım !

***

"Dost nedir bilir misin " dedi Açelya efkarlı bir hava ile. Tekrardan ona dönüp ofladım. "Davete benle gelmeyeceksin -" sözümü kesip devam etti. "Bim'de yoğurt markası." Suratımı buruşturup elimdeki saç maşasını kenara bıraktım. "Allah Belanı Versin Açelya." Gururla gülümsedi. "Cümlemize."

Defne'nin görünüşü ;

İçeri giren Beste bir ıslık çaldı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İçeri giren Beste bir ıslık çaldı. "Taş gibi olmuşsun kızım taş !" Ardından Karya, Beste'nin kafasını iterek içeri girdi. "Ben seçtim elbiseyi ondandır." Göz devirdim. "Egonu sağa çek Karya seni göremiyorum."

Diyene bak !

Ooo,, iç ses nuriye sen buraya uğrar mıydın ?

Burası benim seni slk

Boroso bonom sono solok

Ay senle hiç uğraşamayacağım.

Başa çıkamadım desene.

Kıçıma benzemişsin Defne !

İltifat için sağ ol be içses.

Rica ederim bebem. Eee nereye gidiyoruz ?

Yeter ama lan. Şizofren oldum iyice. Bir de iç sesime hesap mı verecem ?

Acıttı.

Acıtır.

İç sesimle olan saçma diyoloğumdan sonra kızlara döndüm. "Şimdi Karya, sen davetin yapılacağı yerin biraz yakınındaki karavanda olacaksın. Kulaklıklarla haberleşeceğiz. Kameralar sende. Beste sen bir garson kılığında etrafı gözleyeceksin. Şüpheli gördüklerin olursa bildir. Açelya, sen de davetin korumalarından birisin ama görevin davetteki insanları değil bizi korumak. Anlamayan var mı ?"

Herkes beni onayladığında, kulağımın içine görünmeyecek kadar küçük bir kulaklık ile dudağımın biraz üstüne ben şeklini alacak bir telsiz yerleştirdim. Erkeklerin hiç birinin yapacaklarımızdan haberi yoktu. Hepsini kızsal meseleler diyerek yollamıştık. Tabi ne kadar bu numaraya kandıklarını bilemiyorum.

Dışarı çıktım ve soğukta donan münasip taraflarıma aldırmadan siyah porsche'me ilerledim. İçeri girer girmez yaptığım ilk şey Yağız'ı aramak oldu. 

Çalıyor çalıyor ve açtı.

"Alo, güzelim bir sorun mu var ?"

"Yo hayır." Hiç bir sorun yok. Alt üstü biraz sonra bir davete gideceğim ve sen beni evde kızlarla takılıyor olarak bilirken hançer şeklinde bir kolye çalacağım. Sonrasında ise sen uyuduğumuzu sanırken biz gizli görevde patron denen adamın yanında olacağız.

Ne sorunu canım ?

"Pekala, neden aramıştın ?"

"Geçen gün başın dönüyordu. Her şey yolunda mı diye sormak istedim ?"

"Haa tam bilmiyorum aslında sanırım bir doktora görünmem gerek. Kendimi pek hasta gibi hissetmiyorum ama bir anda görüşüm kararıyor. E sevgilinle ilgilenmiyorsun hep ondan bunlar."

Ofladım.

"Aynen Yağız. Aynen." 

diyerek suratına kapattım. Çok iyi bir sevgiliyim kahretsin !

***

"İsim ve davetiye." Gayet havalı bir şekilde çantamdan davetiyeyi çıkarıp korumaya baktım. "Oyun Bozan de tanırlar." Davetiyeyi elinden düşürmemeye gayret ederek - ve resmen koşarak - kumaşı aralayıp beni içeri aldı. "Hoş geldiniz efendim." Homurdandım. "Hoş geleceğim inşAllah."

Gözlerim abartı bir şekilde süslenmiş salonun içindeki masalarda gezindi. Ve beyaz olan masa örtülerinin aksine siyah olan bir kaç masada takıldı. En fazla dört kişinin yerleşebileceği boş kokteyl masalarından birine ilerledim ve çantamı kenara bırakarak mekanı incelemeye koyuldum. 

Gerçekten, koskoca davet salonundaki küçücük bir kolyeyi nasıl bulacaktım ben ?

Hayır, x-ışınlarım vardı da benim mi haberim yoktu ?

Belimde hissettiğim kolla gözlerim irice açıldı. Ve direk yanımdakinin karnına dirsek atmayı denedim ancak çevik bir hareketle geri çekildi. İnsanların bize bakmasını önlemek amacıyla herhangi bir harekette bulunmadım. "Sende kimsin ?" dedim fısıldayarak. Elini belime yerleştirip beni kendine çekti. "Aynı taraftayız sesini çıkarma." 

Etraftan geçenlere mutlu çift pozu veriyorduk. Kara irislerini bana çevirdi ve "Hançeri ben alacağım. Hiç şansın yok." Yapmacık bir tavırda gülümsedim. "İnan bana istediği almadan buradan çıkmayacağım." Önümüzden geçen bir adama gülümsedi. "Sonsuza kadar burada kalacaksın o zaman."

"Şuana kadar hiç kaybetmedim." Mavi gözlerimi ona çevirerek ekledim. "Ve kaybetmeye de niyetim yok." Güldü. "Her şeyin bir ilki vardır ufaklık." Göz devirdim. "Karşındakinin kim olduğunu bilmiyorsun ve sana tavsiyem oyuna girmeden önce rakibini tanı." Önüne döndü ancak sırıtmaya devam ediyordu. "Aynı şey senin içinde geçerli."

Ona cevap verecek iken gözüm siyah bir kutuyu siyah kapılı bir odaya koyan adama takıldı ve karşımdakini oyalamak amacıyla devam ettim. "Neden sen kimsin ki ?" Suratını suratımı yaklaştırdı ve dudağının kenarı mümkünmüş gibi daha çok kıvrıldı. "Adım Pamir."

Kaşlarım çatılırken gözlerini kıstı." Ama beni 'siyah ateş' olarak tanırlar." Ve bunu dediği anda silah sesleri tüm mekanı kapladı. Beni çektiği gibi beraber masanın altına girdik. "Eğil." dedi telaşlı bir tavırla. Fırsat bu fırsattı.

Onu aldırmadan elimi kulaklığıma götürdüm. "Tetikçi, şimdi !"  Ve silah sesleri daha çok arttı. Bir çatışma başlamıştı. Bizi vuranları vuruyorlardı. Çok geçmeden masanın altına Beste eğildi. "Buralar bende. Koş !" Yanımda duran Pamir adlı çocuğa göz kırpıp koşarak odaya gittim.

Siyah kapılı oda kilitliydi ancak saçımdaki tel toka ile kapıyı araladım ve içeri girip ardımdan kapattım. Koşar adımlarla karşımdaki camekanı kırdım ve kolyeyi avuçlarım arasına aldım.

İşte bu kadardı ! 

***

Sizce hayatı hançer adlı bir oyuna dahil olmak ile geçen bir kızın hikayesini yazmalı mıyım ? 







Mafya Kızları 2 - Büyük OlayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin