Defne Özdemir
"Yağız ?" Hızla Pamir'i iterek görüş açıma giren Yağız'a baktım. Gözleri dolmuştu. Yağız'ın gözleri dolmuştu. Pozisyonumuzdan bizi yanlış anlamış olamazdı, değil mi ? "Bana yalan söylemenin nedeni bu herif miydi ?" Sıktığı dişlerinin arasından konuştuğunda hızla başımı iki yana salladım. "Bak düşündüğün gibi -"
Bağırarak sözümü kesti. "Dinlemek istemiyor. İnan bana dinlemek istemiyorum." Yutkunarak Pamir'e baktım. "Sen de gördün neden dövdüğüm biri -" Bu sefer resmen kükredi. "Defne sus !" Aralanan ağzım yenilgiyle kapandığında başını geriye attı. "Güvenilmez mafya kızının tekiyle çıkarken, bir kişiyle yetinmeyeceğini düşünmeliydim."
Güvenilmez mafya kızının teki...
Bir kişiyle yetinemeyeceğini...
Kalbimin üzerine büyük bir ağırlık çökmesi, boğazıma yumru oturması normal miydi ? Veya gözlerimin dolması, Yağız'ın arkasını dönüp sert adımlarla giderken dizlerimin üzerine düşmem... Başımı yere eğip saçlarımın suratımı gölgelemesine izin verdim. Pamir'in varlığını arkamda hissedebiliyordum ama bu o an için umurumda dahi değildi.
Görüşüm, gözlerimi kaplayan damlalardan dolayı bulanıklaşırken, bana uzatılan siyah zarfı zorlukla seçebildim. Titreyen ellerimle zarfı yırttım ve içinden çıkan kartta gezdirdim gözlerimi.
Tebrik ederim Defne. Birinci oyunu başarıyla tamamladın. Yağız kurtulacak. Umarım ikinci oyun için hazırsındır. Bu sefer kolay olmayacak.
Sinirle kartı yırtığı parçalarını fırlattıktan sonra Pamir'in boğazını kavradım. "Kim lan bu piç ?" Nefes almaya çalışırken başını iki yana salladı. "Bilmiyorum. Benle de başkaları ile iletişime geçiyor." Hışımla geri çekilip, yorgunca duvara yaslandım. Soluklanan Pamir cebinden küçük bir şişe çıkardı. "Panzehir."
Üzgünce Yağız'ın gittiği yola baktım. "Benim için bir iyilik yapar mısın ?" Tekrardan dolan gözlerimle kesik bir nefes aldım. "Panzehiri Yağız'a sen ver. Evimin karşısında oturuyor." İlk başta itiraz edecek gibi olsa da, en sonunda başını hafifçe eğerek onayladı. Onu arkamda bırakarak dalgınca yürümeye başladım.
Niyetim sokaklarda kaybolmaktı.
***
Yağız
"Abi kaç bugün hiç bir şey yemedin. İyi gözükmüyorsun. Hastaneye gidelim." Bakışlarımı tavandan çekmeden başımı iki yana salladım. Son iki saattir yaptığım tek şey buydu. Kendimi kötü hissetmem umurumda dahi değildi.
Hayatta en çok değer verdiğim kişi beni aldatmıştı.
İlk defa birini sevmiştim.
Ve ilk defa sevdiğim biri tarafından kandırılmıştım.
Zil çaldığında Yiğit hızla ayağa kalktı. Ardından anlık bir duraksamayla bana baktı. "Gelen o'ysa ne diyeyim ?" Omuz silktim. "Siktirip gitmesini söyle." Yiğit odadan çıkarken yatakta yan dönüp biraz da duvarı seyretmeye başladım. Sessizliğe ihtiyacım vardı.
"Çık lan evimden." Yiğit'in bağırışı üzerine odaya birinin girdiğini hissettim. Ani bir şekilde doğrulup arkamı döndüğümde gördüğüm kişi beni sinirlendirmeye yetmişti. Defne peşimden bu adamı mı yollamıştı ? Hışımla boğazını kavrayıp bedenini duvara yapıştırdım. Halsiz olmama rağmen onu öldürmek istiyordum.
"Ne istiyorsun lan it ?" Elimi daha da sıkı hale getirdiğimde kızararak kollarımı asıldı. "B- bir şey söylemem gerekiyor." Kesik kesik konuştuğunda oldukça kararsız kalsam da ani bir şekilde geri çekildim. Bir yanım bunların gerçek olmadığını söyleyeceğine inanıyordu. Soluklandıktan sonra duvara tutunarak ayağa kalktı. Ardından cebinden bir şişe çıkardı.
"Bunu içersen kendine geleceksin." Ne dediğini anlamayarak elinde tuttuğu küçük ilaç şişesine baktım. Soluk soluğa devam etti. "Bir adam var. Büyük patron diyorlar. Sana bir zehir aşıladı ve Defne'ye seni kurtarması için görevler verdi. Kolyeyi almak için bir davete gitmişti. Bu gün de bana aldığı kolyeyi teslim ediyordu. Yani sandığın gibi bir şey -"
Gülerek sözünü kestim. "Yani Defne hala beni seviyor." Saçlarımı karıştırarak tekrar güldüğümde başını iki yana salladı. "O kadar emin olma derim." Kaşlarım çatılırken sinirle üzerine yürüdüm. "Ne diyorsun lan sen ?" Ellerini ceplerine koyarak omuz silkti. "Kız seni kurtarmaya çalışırken ona yaptığın ima..."
Hay sikeyim !
Beste
"Hala eve gelmedi. Adresi de bilmiyoruz ki anasını satayım. Nasıl gideceğiz ?" Ben endişeyle odayı turlarken, Karya erişim sağladığı kameralardan Defne'nin nereye gittiğini bulmaya çalışıyordu. Açelya ise... O çok başka kafalarda takılıyordu. Ona bulaşmama kararı almıştık.
Pencerenin kenarından çekilip, telefonu elime aldım. "Yağız'ı arayacağım. Belki onun yanına gitmiştir." Bir süre çaldı ama Yağız'da telefonu açmamıştı. Oflayarak Yiğit'i aradım. Bir kaç çalışta açmıştı. "Naber bitter çikolatam ?"
"Yiğit ben kumralım."
Bozuntuya vermeden güldü. "Sütlü çikolata olsun o zaman." Göz devirip konuya girdim. "Yağız yanında mı ?" Bir süre cevap vermese de, sonunda konuşabilmişti. "Bir on dakika önce eve bir adam geldi. Yağız'la konuştular falan sonra ikisi beraber berbat bir suratla dışarı çıktılar. " Dalgınca etrafa bakındım. "Defne sizin eve gelmedi yani ?" Hayır anlamında mırıldandığında telefonu kapatıp koltuğa fırlattım.
"Buldum !" Açelya aniden doğrulduğunda bakışlarımız ona kaydı. Kanepeden sıçrayarak yumruğunu havaya kaldırdı. "Gidip bir hamster alacağım." Hışımla yanına gidip omuzlarından tutarak bedenini sarstım. "Kendine gel artık ! Hamster bir işe yaramayacak." Kaşlarını çatarak başını iki yana salladı.
"Ona Defne'nin giysisini koklatıp iz sürmesini söyleriz."
Geri çekilip seslice nefesimi verdim. "Bazen liseye nasıl geçtiğini sorgulamıyor değilim." Karya beni onaylarken çalan kapıyla resmen depar atmıştım. Hızla koşup kapıyı araladığım da Defne'yi görmüştüm. Üstü toprak ve çamur içindeki Defne bakışlarındaki kocaman boşlukla bana baktığında yutkundum. "İyi misin."
İçeri doğru bir adım attı ve ben kapıyı arkasından kapatır kapatmaz yere yığıldı. İrice açtığım gözlerimle yanına çöktüm ve yanaklarını tokatlamaya başladım. "Defne, Defne iyi misin ?!" Yanıma gelen Karya ile birlikte Defne'yi kaldırarak odasında götürdük. Karya üzerini değiştirip yıkanmasına yardımcı olurken çalan telefonuma doğru ilerledim.
Arayan Yağız'dı.
"Efendim ?" Yağız aceleci bir tonla, "Defne'nin nerede olduğunu biliyor musun ?" diye sorduğunda bozuntuya vermedim. "Neden ki ? Beraber falan mıydınız ?" Seslice nefesini verdi. "Hayır, her yerde onu arıyorum ve iyi olup olmadığını bilmiyorum. Beste lütfen, orada mı ?" Göremeyeceğini bilmeme rağmen başımla onayladım.
"Evet burada."
Telefon suratıma kapandığında homurdandım. Aradan bir yarım saat geçmişti ki kapıyı alacaklı gibi çalan Yağız buradaydı. İçeri geçmeye kalktığında kolumu önüne uzatıp, girmesini engelledim. "Dur orada." Gözlerimi kısarak devam ettim. "Ne istiyorsun ?" Eğer Defne Yağız yüzünden bu hale geldiyse, onu yaşatmayı düşünmüyordum.
"Sadece onunla konuşmak istiyorum." Yutkunarak dudağımı dişlediğim. "Şu an konuşabilecek bir durumda olduğunu sanmıyordum." Kaşları çatıldı ve kolumu ittirip içeri girmeye çalıştı. Bunu engellemek adına suratına bir yumruk attığımda acıyla inledi.
"Geri bas !"
Ani bir şekilde ciddileşerek eliyle çenesini sıvazladı. "Hiç body guard olmayı düşündün mü ?" Sorusu karşısında afallamamdan faydalanarak içeri girdi ve kapının önüne geldiğinde duraksadı. İçeri deki manzara onu durdurmuş olmalıydı. Başını sertçe kapı kenarına vurdu. "Ben tam bir aptalım."
Bir pişman gözüken Yağız'a, bir de ıslak saçı ve Karya'nın giydirdiği pijamalarıyla yatakta yatan Defne'ye baktım. Oldukça halsiz gözüküyordu. Elimi Yağız'ın omzuna yerleştirerek fısıldadım.
"Ne yaptın sen ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya Kızları 2 - Büyük Olay
Roman pour Adolescents"Ve o olay olduğu zaman, bir mafya dirilecek ve tüm oyunu baştan yazacaktı. Ve benim tek temennim oyunun bir an önce kazanılmasıydı. Çünkü oyun bozan, çok yakındaydı..."