18.Bölüm

1.3K 121 58
                                    

Defne Özdemir

"Deniz, öfkelisin yanlış kararlar alıyorsun." dedi yanındaki oğlan. Deniz öfkeli bir soluk almış, başını hayretle iki yana sallamıştı. "O kız yüzünden az kalsın, sağ kolumu kaybediyordum ben. Ve sen, hala onu mu savunuyorsun ?"

Sıkılmış gibi ağırlığımı sağ ayağıma vererek göz devirdim. "Vuracaksan, vur artık." Yağız, beni arkasına çekerken, adeta kükremişti. "Manyak mısın kızım sen ? Vurulmak mı istiyorsun ?" Rahat bir tavırla omuz silktim. "Daha önce yapmadığım şey değil."

Yağız silahını çekerken, onu ittirmiş önüne geçmiştim. "Ne yapıyorsun lan ?" dedi öfkeli bir şekilde tekrar önüme geçerken. Kaşlarımı çatarak, ayağımı yere vurdum. "Ben geçeceğim !" Öne geçme çabamı kollarını iki yana açarak engelledi. "Önce ben geçtim !"

"Görende sanır, önce sen kapa kavgası yapıyorlar." Beste'nin homurtusuna karşın sırıtarak, öpücük atmıştım. "Kıskanma, bir gün seninde olur." Yiğit saklandığı sandalyenin arkasından, hafifçe başını çıkardı. "Gerçekten, çatışacak mıyız artık ?"

Silah sesleri mümkünmüş gibi daha çok artarken, Yiğit bir küfür savurdu.

"Ciddi değildim !"

Gülerek, kendimi kenara attım. Herkes kendisine, savunacak bir yer bulurken Deniz benimle göz temasını ayırmıyordu. "Sen ve ben." dedi bağırarak. "Teke tek, cesaretin varsa çık ortaya mafya kızı." Meydan okumasına karşın suratımı buruştururken, Karya göz devirmişti. "Vur şunu gitsin !"

Silahımı hafifçe çıkarıp, ona doğrulttuğum sırada, gülmüştü. "Korkak !" 

Bana, 

Korkak

Dedi.

Bana, dedi.

Bana, bana Defne'sine.

İçimdeki fazla aşkı memnu izlemiş tarafa, hayali bir tokat atarak doğruldum ve tedirgin bir nefes aldım. "Ateşi kes, teke tek devam edeceğiz." Verdiği bir işaret ile, tüm silah sesleri kesilirken dağılmış restorana baktım. "Polisler gelecektir, burada olmaz."

Ayağa kalkıp, ona ilerlerken, Yağız kolumu kavradı. "Ne yapıyorsun ?" Güldüm. "Hiç, hesabı ödeyeceğim." Bana, 'Ne diyorsun sen ?' bakışları atarken sıkıntı ile nefesimi dışarı vermiştim. "Dövüşmeye gidiyorum Yağız. Ne yapabilirim ?"

Bana seslenmesine aldırmadan onlara ilerledim ve yaklaştığımda, Deniz kolumu sıkıca kavradı. "Defne sen salak mısın ?" Arkamdan bağıran Karya'ya orta parmak kaldırdım. Normalde olsa beni tek göndermeyeceklerini biliyordum ama bu dördünü de yalnız halledebileceğime inanıyorlardı. Ki, bizi takip edeceklerine emindim.

***

"Sizi yetiştiren adamın adı neydi ?" dedim alakasız bir şekilde. Arabadaki herkes bana en ters bakışlarını atarken gülmüştüm. "Ne ? TC'nizi sormadım ya." Yanımda oturan, Kuzey isimli oğlan gözlerini hayretle açtı. "5 dakika önce TC'mizi sorduğundan bu bakışları atıyoruz zaten !"

Abartıyorsunuz canım !

Sıkıntılı bir şekilde kollarımı göğsümde bağladım. "Nereye gidiyoruz ?" Deniz isimli kız hafifçe burnunu çekti. "Seni öldüreceğim." Bu dediğinin üzerine gülmeme engel olamadım. "Beni Polat Alemdar gibi düşün, günün sonunda hep sağ çıkıyorum." 

Aynı sinirli bakışlara maruz kalırken, rahat bir tavırla omuz silkti. "Bu sefer değil." 

Araba gittikçe yavaşladı ve yıkık dökük bir binanın önüne geldik. Bu bina, yerleşim yerlerinden uzak bir arazide bulunuyordu. Soru işareti dolu gözlerimi fark etmiş olacaklar ki, Enes açıklamada bulundu. "Bizi büyüten adamın, pis işlerini hallettiği yer."

İtiraz etmeden arabadan indim, ve arkalarından adımladım. Az sonra işkence çekecek biri olarak fazla rahattım. 

Çok geçmeden içeri girdik ve dairelerden birine ilerleyip, sadece sandalyenin bulunduğu odaya girdik. Yerimi biliyormuşçasına sandalyeye oturdum ve kollarımı göğsümde birleştirdim. Deniz, kararmış bakışları eşliğinde "Oğuz işkence aletlerini getir." dedi ve Oğuz odadan çıktı.

"Babanız, kim ? Belki tanıyorumdur." 

Deniz hızla araya girdi. "İlk olarak o bizim babamız değil !" bağırarak ekledi. "İkincisi, özel bilgileri seni hiç alakadar etmez."

Evlatlarına sahip çıkamadığı için, babasının kellesini alacaktım.

Ama önce kim olduğunu öğrenmem gerekiyordu.

"Beni öldüreceğine gerçekten inanıyorsan, söylersin. Benimle beraber mezara gidecek sonuçta (!)" Kuzey merakla bizi izlerken, Enes ; "Sakın ona -" demişti ki Deniz sözünü kesti. "Patron."

Patron.

Yağız'ı zehirleyen,

Küçük bir bebeği bu işler için kullanan patron.

Benimle oynayabileceğini sanan, patron.

Zihnimde şimşekler çakarken farkındalıkla gülümsedim. Bakışlarım doğrudan Deniz'i bulmuştu. O adamdan nefret ettiklerini anlamıştım.

İblislerim yine rahat durmuyordu.

Dudağımın kenarı kendiliğinden kıvrılırken, kısık bir tonda mırıldandım.

"Bir anlaşma yapalım." 

***

Sonunda hesabımı geri aldım, hesabı çalan şahısa sesleniyorum.

NE İSTİYORDUN LAN HESABIMDAN ?

ÇALINCA ELİNE NE GEÇTİ ACABA ?

ERDİN Mİ MURADINA ?


Mafya Kızları 2 - Büyük OlayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin